AKP, CHP, MHP ve HDP’nin ‘Asgari Müşterekleri’ Var mı?

09 Şubat 2015 Pazartesi

Seçimlerde öne çıkacak dört parti arasında herhangi bir “asgari müşterek” var mı?
Demokrasi, üniter yapı, sosyal devlet, küreselleşme ve kapitalizm, kültür ve çağdaş yaşam olarak 5 faktöre göre durumlarını ele alarak bakalım. Bu 5 faktördeki duruşlarına, uygulamalarına ve programlarına göre herhangi bir “asgari müşterek” çıkıp çıkmadığını değerlendirelim.

Demokrasiye nasıl bakıyorlar?
AKP; 2002-2015’teki uygulamaları ve Erdoğan’ın yaklaşım ve söylevlerinden çıkanlar şunlar: Demokrasiyi bir amaç değil araç (tramvay) olarak görüyor. Tek adama dayalı yapılanma ve dine odaklanma istiyor. Kuvvetler ayrılığına karşı çağdaş Avrupa hukuk değerlerine uzak duruyor.
CHP; Avrupa benzeri sosyal demokrasiyi benimsemiş. Kuvvetler ayrılığını ve hukukun üstünlüğünü esas alıyor. Parti içi demokrasi sorunlarını çözmeye çalışıyor.
Demokrasi konusunda AKP ile CHP arasında herhangi bir “asgari müşterek” bulunmuyor, iki karşıt kutuptalar.
MHP; demokrasiyi sağ, muhafazakâr ve milliyetçi bağlamda benimsemiş, güçlü devlet üzerine odaklanmış. Evrensel demokrasiyi yerel ve muhafazakâr öğelere dönüştürmeye çalışıyor.
HDP; demokrasiyi benimsemiş görünmesine karşın bunu Kürt milliyetçiliği ve ayrıştırma zemininde yürütüyor. Demokrasi, terör ve etnik milliyetçilik üçgeninde zikzaklar yapıyor. Bir anlamda demokrasiyi “örtülü bir tramvay” gibi kullanıyor.
Bu bağlamda, “küresel ilişkiler açısından AKP ile benzerliği var.”

Üniter yapı konusu
AKP; üniter yapıya karşı, federatif bir yapılanmaya götürecek uygulamalar içinde. Tek adama dayalı federatif yapı istiyor.
CHP; üniter yapıyı destekliyor. Avrupa’daki anlamda “ademi merkezi” uygulamalara açık.
MHP; katıksız üniter yapıyı savunuyor.
HDP; üniter yapıya tamamen karşı. Kürtlerin ayrı bir siyasi, iktisadi ve kültürel oluşum içinde olmasını istiyor.
Üniter yapı konusunda CHP ve MHP’nin bir-birlerine yakın durduğunu görüyoruz. Müşterek nokta olarak tanımlanabilir.

Sosyal devlet için
AKP; sosyal devlete karşı. Sosyalliğin (toplum-sallığın) İslami örgütler aracılığı ile yürütülmesi görüşünde. 2002-2015 uygulamaları zaten bunu göstermiş bulunuyor.
CHP; sosyal demokrat bir parti olarak sosyal devleti katıksız savunan konumda.
MHP; sosyal devlete soğuk bakıyor. Yerine “güçlü devleti” koyuyor.
HDP; “kendi varsayımları ve amaçlarının” sınırları içinde olmak koşulu ile sosyal devleti savunuyor.

Çağdaş yaşam, kültür ve din
AKP; kültürel (ve dini) hegemonyayı parti politikası olarak benimsemiş durumda. Halkın yaşam tarzını bu kalıplar ve kısıtlamalar içine oturtuyor. Bu amaca ulaşmak için baskıcı bir toplumsal yapılanma uygulaması içinde.
CHP; yaşam tarzı ve kültür olarak çağdaş ve uygar Batı değerlerini esas alıyor. Atatürk’ün devrimci felsefesini savunuyor. Yaşam tarzının bireyler tarafından özgürce seçilmesinden ve laiklikten yana.
HDP; Kürt milliyetçiliği üzerine oturtulmuş laik bir yaşam tarzı söz konusu, çelişkili.

Küreselleşme ve kapitalizm
AKP; kapitalizm açısından küreselleşme uygulamaları içinde olmasına karşın, “yerel, bölgesel ve İslami kalıpları” esas alıyor. Çelişki içinde.
CHP; küreselleşme ve kapitalizme karşı çıkmıyor. Ancak ulusal politikalarla dengelenmesini istiyor.
MHP; bir sağ parti olarak kapitalizme yakın. Ancak küreselleşme konusunda milliyetçilik ve yerellik öğelerini öne çıkarıyor.
HDP; küreselleşmeye karşı ve solda gözükmek istemesine karşın küresel güçler tarafından destekleniyor ve onlara yakın duruyor. “Küreselleşme ve Kürdistan meselesini” at başı götürüyor.
Seçimlere yaklaşırken siyasal partilerimiz arasında asgari müşterekler konusunda zafiyet söz konusu. Ancak CHP ve MHP’nin yakınlaşabileceği noktalar var.
Galiba en başta geleni demokrasiyi ve Cumhuriyet’i kurtarmak. Dört partinin durumları Almanya ya da Fransa’daki gibi değil.
Temel soru; dönüşü olmayan yola girilecek mi, girilmeyecek mi? Seçimler bir anlamda bunu belirleyecek.
 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları