Danışıklı Dövüş Değilse.. Fidan ile Süreç TBMM’ye Taşınıyor

10 Şubat 2015 Salı

Nezaketen de olsa lütfedip haber vermiyor. Rızasını almıyor. Basıyor imzayı istifa ediyor.
Bu istifa, MİT için hiç önemli değil!
Örtülü ödeneğin sağladığı sonsuz maddi olanaklar sayesinde, sınır ve sinir ötesi “her iş” için teşkilatın deneyimli ve kıdemli bir yetkilisi o koltuğu doldurabilir.
Hakan Fidan’ın milletvekili olma aşkının ise anlaşılmaya ihtiyacı var.
Tayyip Bey’e gösterdiği görünürdeki vefa eksikliği ise yoruma çok müsait.
Oslo’da anayasayı çiğneyerek başlattığı Cumhuriyet tarihinin en önemli misyonunu ortada bırakmasını anlamak ve anlatmak elbette kolay değil.
Fidan bu istifası ile “barış süreci”ni açıkça sekteye uğratmıştır.
Kendisi, yıllardan beri gizli ve açık (ve ne yazık ki Öcalan ve PKK karşısındaki) Türkiye Cumhuriyeti’nin başmüzakerecisidir.
Sürecin altyapısını, çerçevesini fiilen ve siyaseten hazırlayan kişidir.
Bu süreci TBMM ve hatta hükümete bilgi vermeden, Tayyip Bey ile kafa kafaya yürüten en yetkili tek kişidir.
Yurtdışındaki korsan buluşmalar nedeniyle “işlediği anayasa suçunu yok saymak üzere” TBMM’de kendisi için bir gecede özel bir yasa çıkarılmıştır.
Bu yasayla Tayyip Bey hem kendisine hem de Fidan’a bir anlamda ömür boyu bir güvence sağlamıştır.
Devletin (yani Tayyip Bey’in) kendisi için yaptıklarını unutup kendisini milletvekili olma sevdasına kaptırmasının bir açıklaması olmalıdır.
Evet, adı Dışişleri Bakanlığı için geçiyor.
Olabilir.
Ama bunun için milletvekili olmasına gerek yoktu ki!
Ahmet Davutoğlu milletvekili olmadan, yıllarca Dışişleri Bakanlığı yaptı.
Efkan Ala da örneğin, milletvekili olmadan İçişleri Bakanı oldu.
Numan Kurtulmuş bile milletvekili olmadan bakan olan ve kurtulanlardan!
Peki öyleyse, Cumhurbaşkanı’nın, (daha önce de başbakan) yetkilerini tek başına kullanan Hakan Fidan, 77 milyonun umutla izlediği müzakere sürecini niye ortada bıraktı da vasat zekâlı herkesin yapabileceği milletvekilliğine heves etti?

***

Kaldı ki bu istifa (eğer ortada danışıklı dövüş ve karşılıklı bir artistlik yoksa) Abdullah Öcalan’a da saygısızlıktır.
Hadi, veremeyiz ama Kandil’e de boş verelim, bu istifa düpedüz HDP’ye de nezaketsizliktir.
Fidan’ın, hiç değilse istifadan önce durumu, SMS ile HDP’li Selahattin Demirtaş’a bildirmiş olduğuna inanalım.
Çünkü, HDP’nin barajı geçmesi halinde, aynı çatı altında görev yapacaklar.
Zaten istifayı hayra yorumlamak için bu gerçeğe önem vermek gerekiyor.

***

“Ben olumlu karşılamıyorum. Başbakan’ın takdiridir!” diyen Tayyip Bey’in doğru söylediğine inanmak zorundayız.
Çünkü arkasında yüzde 51.8’lik bir kitle var. Gerçi, Kenan Evren’in de arkasında yüzde 92 vardı!” derseniz, o da bir derin mesele!
Tayyip Bey gerçek bir “1 taşla en az 2-3 kuş!” karakteridir.
“Olumlu bakmam!” sözü ile, hem “o kadar da diktatör değilim!” demek istiyor.
Ama bu arada “Davutoğlu’nun kukla olmadığını, bağımsız güçlü bir karakter” olduğu mesajını da vermeden etmiyor.
Elbette mesajı alana ve yiyene!
Ama yine de bu “artistlik” çok meşru ve çok alkışlanacak bir amaçla da yapılıyor olabilir.
Hakan Fidan’ın milletvekili olması demek, HDP de 50-60 milletvekili ile TBMM’ye girerse, barış sürecinin TBMM çatısı altında yürütülmesi demek.
Bu ise tam da Öcalan’ın ve CHP’nin önerdiği bir durumdur.
Elbette CHP’nin de masada yer alması koşuluyla.
Bu koşulun gerçekleşmesi ile Erdoğan’ın başkanlık hayalinin suya düşmesi mümkündür.
Tabii bir de CHP ile HDP’nin seçimdeki başarı çizgisine bağlıdır.
AKP’nin 330’un altında milletvekili çıkarması, CHP’nin yüzde 30’a ulaşması, HDP’nin de barajı geçip kadroları ve programı ile Türkiye’nin partisi olması gerekiyor.
Bunların gerçekleşmesi ülkemizi düze çıkaracaktır.
TBMM çatısı altında tüm partilerin katılımıyla yürütülecek süreç, Türkiye’yi gerçekten demokratik, sağlam ve kalıcı bir barışa ulaştırabilecektir.
Hakan Fidan’ın MİT’ten istifasının, milletvekili (ve bakan) olarak sürecin TBMM’ye taşınması yolunda “hayırlara ve  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Erdoğannâme... 14 Nisan 2024
At binenin 7 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları