Turgut Kazan Ne Diyor?

15 Şubat 2015 Pazar

Eski İstanbul Baro Başkanı Turgut Kazan tek başına bir hukuk fenomenidir:
Ömrünü Hukuk Devleti’ne, demokrasiye, insan haklarına adamış bir hukukçudur.
Son “İç güvenlik paketi” ile ilgili olarak bir elektronik posta yollamış:
Güvenlik paketi yanlış tartışılıyor. Eğer sorun molotof ve patlayıcıysa pankart ve slogan niye yasaklanıyor” diye başlıyor...
Ve iktidara yönelik olarak şu soruyla devam ediyor:
Polisin nasıl gaz kullandığı, nasıl ateş edip cinayet işlediği ve durup dururken kelepçe takarak nasıl ölüme sebebiyet verdiği yaşanırken yetkisini arttırarak ne yapmak istiyorsunuz?

***

Kazan’ın mektubu gerçekten de “paketin” tüm çelişkilerini çok açık olarak ortaya koyuyor:
Siyasal iktidar, güvenlik paketi için molotofkokteyli, silah ve patlayıcı maddeyle gösteri yapılmasının bütün dünyada yasak olduğunu belirterek, önerilen değişiklik bununla sınırlıymış gibi bir izlenim yaratmaya çalışıyor.
Elbet, ateşli silahla, molotofla ve patlayıcı maddeyle gösteri yapılması yasaklanır ve ‘yapanlar’ cezalandırılır.
Ama dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde, toplantı ve gösteriler için ayrıca ve özel olarak pankart ve slogan yasağı konulmaz, konulamaz.
Eğer taşınan pankart ve atılan sloganda suç varsa, zaten TCY uygulanır, olur biter.
Bu nedenle, eğer amaç silahlı/bombalı gösteriyi yasaklamaksa, buyurun 8. maddeyle 2911 sayılı yasanın 33. maddesini değiştiren önerinin (b) fıkrasından vazgeçin. Ancak o zaman molotofa/bombaya duyarlı davrandığınız inandırıcı sayılabilir. 
Aksi halde, hırsız var diyen, ayakkabı kutusu taşıyan veya siyasal iktidarları eleştiren afiş taşıyanları, slogan atanları 3 yıla kadar cezalandırmayı amaçladığınız, üstelik onların tutuklanmaları yolunu açtığınız apaçık ortaya çıkacaktır. 
Ayrıca ve asıl önemlisi, daha önceki gün Ankara/ Ayaş’taki kapalı yol tartışmasında kelepçelenip polis aracına bindirilen Yılmaz Koçyılmaz’ın ölüme sürüklenişini ve Gaziantep’te yaşanan gaz sıkma olayındaki polis amirinin o inanılmaz görüntülerini düşünün. 
Ali İsmail Korkmaz’ın, Ethem Sarısülük’ün, Abdullah Cömert’in, Medeni Yıldırım’ın, Berkin Elvan’ın ve Uğur Kurt’un katledilişini düşünün. Ve bu örnekler varken, polise (savcıdan habersiz) insanları yakalayıp 24 saat/48 saat/4 tam güne kadar yargıç önüne çıkarmadan gözaltına alma yetkisi tanınınca neler yaşanabileceğini düşünün. 
Açıkça ve altını çizerek söylüyorum, karşı çıkanları vatan haini ilan ederek, karanlık bir polis devletine sürükleniyoruz. 
Bu nedenle, önerilen değişikliklere karşı çıkmak, hukukçu olmanın ve demokrasiye inanmanın bir gereğidir.” 

***

Sanıyorum, Kazan’ın bu mektupta belirttiği hususlardan dolayı, bütün muhalefet partileri, Türkiye Barolar Birliği ve pek çok baro örgütü de bu “pakete” karşı çıkmaktadır. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yeni anayasa tuzağı 19 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları