Hikmet Çetinkaya

Helal Olsun Sana Mustafam!..

12 Kasım 2008 Çarşamba

Milli Eğitim Bakanlığına bağlı tüm devlet okullarının yönetici kadrolarının yüzde 90ı imam hatip çıkışlı...

İmamdan öğretmen, yönetici olur mu?

Bal gibi olur(!)

Demokrasinin ve özgürlüklerin simgesi AKP iktidarında badem bıyıklıbürokratların sayısı çoğaldıkça çoğaldı... Nakşilere bürokraside önemli görevler verildi; Milli Eğitimde Nurcular-Fethullahçılar sistemi ele geçirdi.

Anadoluda çok sayıda okulda mescit açıldığı, uygulamalı din derslerinin camilerde ve mezarlıklarda yapıldığı zaten biliniyor.

Şimdi de din derslerine imam ve müezzinler giriyormuş!

Bunda şaşılacak ne var?

Demokrasi ve özgürlük kavramlarının sık sık gündeme getirilmesi bu yüzden!

Bir rahibe örtüsü olan sıkmabaşı İslam dininin simgesine dönüştüren; 12 Eylül 1980 döneminin YÖK Başkanı Prof. Dr. İhsan Doğramacının Fethullah Gülenle oturup konuştuktan sonra sıkmabaşı türbandiye yutturan; son yıllarda da başörtüsüne çeviren düşünce iktidarın nimetlerinden yararlanıyor.

İzmirin Güzelbahçe ilçesindeki okullarda imamlar ve müezzinler ders veriyor!

Neden?

Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersleri için öğretmen açığı varmış!

Bizim liberal tosuncuklar ve tarikatçı koçlar demokrasi ve özgürlük istemiyorlar mıydı?

Alın işte!

Biz sıkmabaşı türban ya da başörtüsüsanarsak imam ve müezzin de öğretmen açığını doldurur.

Daha önce İstanbulda bazı okullara mescit açıldığını, din derslerinin uygulamalı olarak camilerde ve mezarlıklarda yapıldığını, çocukların cuma namazına götürüldüğünü yazınca tehdit aldım yobazlardan.

***

Mustafa Kemal Atatürkün ölümünün yetmişinci yıldönümüydü dün...

Anıtkabir dolup taştı!

Günlerdir Can Dündarın Mustafaadlı belgeselini tartışıyor toplumumuz. Can Dündar haklı ya da haksız. Ama tartışma eleştiri çizgisini aşıp asmayalım da besleyelim minoktasına geldi. Neredeyse Can için, Kızılayın göbeğine darağacıkurulacak.

Herkesin kendine göre bir Mustafa Kemali var!

Kenan Evrenin de vardı, Erbakan Hocanın da vardı, Tayyip Beyin de var!

Kenan Paşa, Atatürkçülük adına Türk Dil Kurumunu ve Türk Tarih Kurumunu kapatmadı mı?

Mustafa Kemal yalnızmış, günde bir büyük rakı, üç paket sigara içermiş, kadınlara düşkünmüş!

Yalnızlık çoğalmaktır!

Onun için çocukları sever, yaşamı derinliğine kucaklardı Mustafa Kemal!

Ben hem asker hem de insan Mustafayı seviyorum.

Yaşamın gökkuşağı rengine tutkun, mitolojiyi bilen, Fransız devriminden etkilenen, bireyin kulluğuna karşı çıkan, ulus devleti kuran Mustafaya bakarım.

Ben Anıtkabirde ağlayan gençleri görmek istemem. Ben okuyan, kendini geliştiren, kitap fuarlarında, tiyatrolarda, sinemalarda ve aydınlanmanın ışığında yaşamı çoğaltan gençler isterim.

Mustafa Kemalin bir büyük rakıyı devirmesi, üç paket sigara içmesi, kadınlara düşkün olması Türk Devriminin evrenselliğini örtmez.

Elbet bu filmin eleştirilecek çok yönü var; bu konuya Fikret Bila değindi.

Bilanın eleştirilerine ben de katılıyorum!..

Bu ayrı bir konu!..

Olay öyle bir yörüngeye oturdu ki onun adı linçtir...

Tıpkı Fazıl Saya dincilerin yaptığı gibi.

1934 yılında kadınlara seçme ve seçilme hakkı veren, o günün koşullarında harf, dil ve giyim kuşam devrimini gerçekleştiren, çağdaşlaşma fişeğini atan, çoban ateşini yakan o mavi gözlü devi insan olduğu için sevdim, sevmeyi de sürdüreceğim.

***

Günümüz Türkiyesine bir bakın; Alevi yurttaşlarımız Ankarada miting düzenlerken, AKP kayığına binmiş Aleviler onları nasıl suçluyor:

Aleviliği İslam dışında görenlerle bir olamayız. Bunlar Marksist. Kürt hareketleriyle dirsek temasındalar...

Bunları söyleyen bir Alevi ve üstelik bilim insanı!

Din bezirgânlarının, tarikat şeyhlerinin kucağına düşmüş bu kişiler Marksizmi devlet içinde örgütlü çetegibi görüp Ankarada miting yapan Alevi kuruluşlarını ihbar ediyorlar, Fethullahçı gazetede...

Can Dündara gösterdiğiniz bu tepkiyi, AKP kayığına binmiş Alevilere niçin göstermiyorsunuz?

Atatürkün yetmişinci ölüm yıldönümü.

Amerikan emperyalizminin Ortadoğunun yoksul halklarını kuşattığı bir dönemden geçerken, ben Mustafa Kemali çok seviyorum.

İyi ki bir büyük rakıyı devirmiş, iyi ki üç paket sigara içmiş, kadınları ve çocukları çok sevmiş!

Canına değsin.. çok iyi yapmış!

Ve Nadir Nadinin 12 Eylül faşizmine karşı çıkarken yazdığı Ben Atatürkçü Değilim yazısını bir kez daha okuyorum. Kendisini hem Kanuni hem de Atatürkçü görenlere ve onu putlaştıranlara inat ben de şöyle sesleniyorum:

Helal olsun sana mavi gözleri çakmak çakmak yanan adam; helal olsun sana Mustafam!..

[email protected]

Faks numaramız: 0212 343 72 69



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018
Hoşça kal hüzün... 6 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları