Mehmet Faraç

Başbakanlık'taki Hizbullahçı!..

12 Kasım 2008 Çarşamba

Ankara Emniyet Müdürlüğünün Hizbullah örgütüne yönelik 4 kentte eşzamanlı düzenlediği operasyonlarda yakalanan 11 kişiden 8i önceki gün tutuklandı. Zanlılardan Hüseyin O.’nun Dışişleri Bakanlığında şoför olduğu ortaya çıktı! Bu olay dönemin Fazilet Partisi Genel Başkanı Recai Kutanın 8 yıl önce, Devlet mi Hizbullaha sızdı, Hizbullah mı devleteşeklindeki sorusunu anımsattı!.. Peki Kutan bu ilginç soruyu neden sormuştu?..

Hizbullah lideri Hüseyin Velioğlu, 17 Ocak 2000de İstanbul Beykozda güvenlik güçlerince öldürülünce örgüte yönelik olarak 60 kentte seri operasyonlar yapıldı. 4 ay içinde örgütün yüzlerce militanı ele geçirildi. Yakalananlar arasında, polis, hâkim, avukat, mühendis, doktor, öğretmen, imam, memurlar ve belediye başkanları da vardı. Her meslekten insanın kanlı bir örgütte faaliyet göstermesi en az altından onlarca ceset çıkarılan mezar evler kadar ülkeyi şoke etmişti.

Peki Hizbullahın sızmadığı yer kalmış mıydı?.. Kutanın ilginç sorusuna dayanak olan bir olay da gösterecektir ki hayır!..

Beykoz operasyonunda Hizbullahın bilgi işlem merkezi de ele geçirilmişti. Velioğlu elindeki Kalaşnikofla hücre evdeki bilgisayarları yaylım ateşine tutup tahrip etse de, ABDdeki CIA merkezine gönderilen hard disklerin büyük bölümü kurtarılmış ve örgütün önemli sırları deşifre olmuştu.

17 Ocak operasyonundan 4 gün sonra polise ilginç bir ihbar yapıldı. Ekipler 21 Ocak 2000 günü bakanlar kurulu toplantısı sırasında Başbakanlık binasına girdiler ve birinci kattaki bir odada çalışan bir görevliyi gözaltına aldılar. Bu kişi Başbakanlıkta bilgisayar operatörü olarak çalışan Abdülsamet Yıldızdan başkası değildi. Yıldız Hizbullahın bilgi işlem sorumlularından biriydi. Evi de basıldı ve bazı milletvekilleri ve üst düzey devlet yöneticileriyle ilgili gizli bilgiler ele geçirildi!

5 Şubat 2000de ise Başbakanlıkta, bilgisayar ağına dışarıdan girilmesini sağlayan cihazlar ortaya çıkarıldı. Skandala Başbakan Bülent Ecevitin talimatıyla MİT el koymuştu.

Evet, Kutanın da dediği gibi Hizbullah devlete sızmıştı! Ama bu sızma öyle pat diye olmamıştı. Hizbullahçı Yıldız 1986da Yem Sanayii Anonim Şirketine işçi olarak girmiş, 8 yıl sonra da aynı kurumda teknisyen kadrosuna geçmişti. Sonra nasıl olmuşsa 1997de Başbakanlık İdari ve Mali İşler Müdürlüğünde çalışmaya başlamıştı!

Ancak daha şaşırtıcı gelişmeler olmuştu. 31 sanıkla birlikte 1 Ağustos 2000de Ankara 1 Nolu DGMye çıkarılan Abdülsamet Yıldızın avukatı, müvekilinin, Başbakanlıkta gizli dereceli yazılar yazdırılacak kadar güven sağladığını söylemişti!

Abdülsamet Yıldız 18 Nisan 2002de, Sadullah Arpa ve Abdurrahman Alpsoyla birlikte Yasadışı silahlı örgüt üyesi olmaksuçundan 15er yıl ağır hapis cezasına çarptırıldı. Ancak Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, 2 yıl sonra sanık avukatlarının yeni TCK uyarınca gündeme getirdikleri tahliye talebini yerinde buldu. Ve Yıldız ile Arpa 4 Kasım 2004te tahliye edildi. Yıldız da şimdilerde AKPnin topluma dönüş yasasıyla salıverdiği 2 bin kadar örgüt militanı gibi aramızda dolaşıyor!

Abdülsamet Yıldız Başbakanlık birimlerinde çalıştığında ülkeyi Necmettin Erbakan yönetiyordu. Yıldız AKPnin TCKde yaptığı değişiklik nedeniyle tahliye edildiğinde ise koltukta Erbakanın çırağı Tayyip Erdoğan oturuyordu

Aradan 8 yıl geçti. Dışişlerine 3 yıl önce giren şoförün Hizbullahçı çıkması işte bunları anımsattı. Peki Recai Kutan, Hizbullahı devlete kimin sızdırdığını bulabildi mi?..

 

PKKye Yeni Kumpas Planı?..

Irak Devlet Başkanı Celal Talabaninin lideri olduğu Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) Politbüro Üyesi Arsalan Baez geçen hafta,Silahlı mücadelenin artık bir seçenek olmadığını, hakları elde etmenin en iyi yolunun müzakerelerden geçtiğiniifade ederek, Türkiyedeki Kürt kökenlilerden AKP hükümetini desteklemelerini istemişti. Kuzey Iraktaki Kürt yönetiminin lideri Mesud Barzani ise 29 Ekimde Washingtonda Bushla PKK terörü ve güvenlik konularını görüşmüştü. İşte bu gelişmelerin ardından Kürt yöneticileri PKKyi sınırlama, ablukaya alma ve silahsızlandırmaya dönük orta ve uzun vadeli bir projeyi ugulamaya hazırlanıyor!

Hem PKKnin yayın organları hem de Kuzey Iraktaki kaynakların iddialarına göre, KYB ve KDPnin geliştirdiği ortak plan gereği ilk etapta Kandil-Avrupa iletişiminin engellenmesine çalışılacak. Türkiyeden giden istihbarat uzmanları peşmergeye sığınan PKKlilerin sorgusuna katılarak bu iletişimin boyutlarını saptayacak.

İkinci planda Kürt kamuoyunun PKK aleyhine dönebilmesi için medya kullanılarak bir propaganda çalışması yürütülecek. Örneğin gazetelerde yayımlanacak yazılarda, PKKnin Kürtlere ve devletleşme çabalarına zarar verdiğivurgusu yapılacak. Örgüt yöneticileri özellikle Erbil ve Süleymaniyede yapılacak Kürtlerle ilgili uluslararası toplantılardan dışlanacak. Tüm bu siyasi planı Talabani liderliğindeki KYB uygulayacak.

PKK sitesi ANFnin de yayına soktuğu iddialar bunlarla da kalmıyor. Stratejinin ikinci etabını askeri müdahaleler oluşturuyor. KDPnin üsteleneceği plan gereği Türkiyeden gönderilecek özel harekâtçı polisler, peşmerge birlikleriyle birlikte Kandil Dağı çevresindeki stratejik bölgelerde konuşlandırılacak. Kandil çevresinde denetimler sıklaştırılacak ve örgütün kent merkezleriyle bağlantısı kesilecek. Kandile gıda sevkıyatı tamamen engellenecek. KDP yönetimi, PKKnin bölgeyi en kısa sürede terk etmesi, eylemleri durdurması ve silah bırakması konusunda çağrı yapacak. Örneğin teslim olmaya yanaşmayan PKKlilerin tasfiye edilmesi planlanacak”.

Peki bu plan Kürt yönetimine ne kazandıracak? Örgüte göre Ankara Erbille üst düzey resmi ilişki kuracak, Erbilde konsolosluk açacak ve Mesud Barzani başkente davet edilecek!”...

Kürt yönetiminin Türkiyeye yanaşmasının ardından Barzaninin son ABD gezisinden çantasında yeni bir PKK planıyla döndüğü anlaşılıyor. Aralık ayından bu yana sınır ötesi hava operasyonlarıyla kumpasta tutulan PKKye yönelik kıskacın iyice daraltılması hedefleniyor. Gelişmeler 2009 yılının PKK ile mücadelede çok hareketli geçeceğini gösteriyor.

 

Terör Sigortası!..

Terör örgütlerinin kent merkezlerindeki eylemleri toplumu ürkütüyor. Özellikle araç yakma ve işyeri kundaklama olaylarının artması yurttaşları önlem arayışına sürüklüyor. PKKliler iki ay önce büyük kentlerde 200den fazla araç yakmışlardı. Bu eylemler Öcalanın İmralıda dövüldüğü iddiaları üzerine geçen hafta yeniden yoğunlaştı. Hürriyet yazarı Noyan Doğan, endişe içindeki yurttaşlardan gelen istek üzerine dün Terör sigortasıbaşlıklı bir yazı yazmıştı. Noyan, yurttaşların Sigorta şirketleri terör nedeniyle oluşan zararı karşılıyor mu?şeklindeki sorularını şöyle yanıtlamıştı:

Aracınıza kasko sigorta yaptırdığınız zaman teröre karşı da teminat istediğinizi sigortacınıza bildirmeniz gerekir. Gerçi artık sigorta şirketlerinin sattıkları paket poliçe içinde terör dahil her türlü teminat var. Küçük işyerleri başta terör zararı olmak üzere birçok riske karşı korumasızlar. Oysa sigorta yaptırsalar hasarları sigorta şirketi tarafından karşılanacaktır. Yıllık ödenecek prim tutarı 300-400 YTLyi geçmez.

 

[email protected]



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Rahat Uyu Paşam!.. 10 Kasım 2009

Günün Köşe Yazıları