İlhan Selçuk

Tembelliğe Övgü

27 Şubat 1997 Perşembe

PENCERE


Tembelliğe Övgü

Sabah tatlı bir dinginlikle uyandım, gerinerek balkona çıktım, şaşırdım, erik ağacının balkon camekânına vuran dalları tomurcuklanmış... Çiçeklenmenin eli kulağındadır.

Üstümdeki tembelliği, bahar yorgunluğuna yorumsayıp öğrencilik yıllarımı anımsayıverdim. Gençlikteki avarelik günlerinin mutluluğunu, insaf ancak uzun yıllar geçtikten sonra ayrımsayabiliyor. O dönemde sıra arkadaşlarımızı nasıl tanımlardık.

- Çalışkan..

- Hayta..

- Tembel..

- İnek..

Bizim zamanımızda çok çalışan öğrenciye iyi gözle bakılmazdı. Çaktırmadan çalışmak kurnazlığını yeğlerdik. Çalışkan öğrenci ‘ti’ye alınırdı. Avarelikle bıçkınlık gözdeydi. Hele bahar kapıyı bir aralasın, okulda kim tutabilirdi bizi?.. Doğayla buluşmamızı kim engelleyebilirdi?.. Kim yasakları takardı?.. Başını kitaptan kaldırmayan inek uyarılırdı:

- Yeter ulan!..

*

Çok şey değişti aradan geçen zamanda; burjuvazi palazlandıkça değer yargıları da dönüşüyor; artık çalışkan öğrenci el üstünde tutuluyor.

Neden?..

Çünkü köylülük geride kalıyor, sanayileşmenin koşulları öne çıkmaya başladı.

Peki, köylü tembel mi?..

Hiç kuşkusuz köylünün de çalışkanı var, tembeli var; ancak, ekip biçmek mevsimliktir; baharda ekip yaz sonu hasadını yapacak; sonra kış uykusuna yatacaksın.

Köylü değil, tarım toplumu tembel!.. Neydi eski düzen?.. Derebeyi ya da senyör yan gelip yatar, köylü mevsimlik çabalar. Bir zamanların Avrupası’nda, aristokrat için en büyük ayıp çalışmaktı; bü­yük toprak sahibi, kralın ve kilisenin çifte güvence­sinde soyluluk taslarken kimse elini sıcak sudan so­ğuk suya sokmazdı.

Ya Doğu’da?..

Tembellik baş tacıydı; uyuşukluk yaşamın tadı sayılır, miskinliğin felsefesi üretilirdi.

*

Sanayi toplumunda fabrikaların gürültüsü yılın dört mevsiminde sürer, makinelerin uğultusu insanın başını döndürür. İşçi sabahın köründe çalışmaya başlayacak, akşam karanlığı bastığında soluk alacak!.. Sekiz saatlik işgünü için emekçi kanı dökülmedi mi!..

Neden?..

Burjuvanın burnu soylu bir av köpeği gibi para kokusu almıştı.

Sanayi devriminden sonra çalışmanın erdeminden söz açılmaya başlandı, alın terinin hakkını vermek yolunda politika üretildi, ideolojilerin kaynağını oluşturdu çalışmak!.. Tembellere dünyayı zehir etmeye başladık. Hem avarelik için vakit mi vardı! Yalnız kişiler değil, ülkeler de birbirini geçmek içip soluk soluğa yarışmalıydı.

Neyse ki bu anlaşılmaz çalışma hummasının önüne geçecek numaraları düşünen akıllı insanlar eksik değil; işçinin yerini tutacak robotların üretimi günden güne artıyor; tarımın tembelliğini endüstrinin çalışma seferberliğine dönüştüren teknoloji artık bir başka yaşamın ufuk çizgisini yakalamış gibi...

Eskiden köleler çalışır, efendiler de şiir yazıp mü­zik dinleyerek laklak ederlerdi. Şimdi kölelerin ye­rini robotlar mı tutacak?.. İnsan robotların çalışıp ürettiği bir dünyada, rahatça tembelliğin tadını mı çıkaracak?..

(27 Şubat 1997 tarihli yazısı)



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Patrikhanenin Sicili... 11 Haziran 2012
Mumcu'nun Saptamaları... 7 Haziran 2012

Günün Köşe Yazıları