Bir Muhbirin Ölümü

18 Şubat 2015 Çarşamba

Mahir Kaynak 81 yaşında öldü. Cenazesi önceki gün Ataşehir Mimar Sinan Camisi’nden kaldırıldı. Bir muhbirdi. 12 Mart 1971 Darbesi öncesi Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) tarafından ilerici aydınların arasına sızdırılmıştı. Bilgi topluyor, edindiği bilgileri MİT’e iletiyordu.
Doktora yapmış, doçentliğe yükselmiş 37 yaşında bir akademisyeni “ispiyonculuk” gibi toplumda hoş karşılanmayan bir görevi üstlenmeye zorlayan nasıl bir ruhsal durumdur, bunu bilemiyoruz. Bildiğimiz, Mahir Kaynak’ın yalnızca muhbirlik yapmadığı, sızdırıldığı aydınlar grubu içinde kışkırtıcılığa da soyunduğudur.
Düzdüğü raporlarla emekli Korgeneral Cemal Madanoğlu’nun, gazeteciler İlhan Selçuk, Doğan Avcıoğlu ve İlhami Soysal’ın tutuklanıp İstanbul’daki MİT karargâhlarından biri olan Ziverbey Köşkü’nde ağır işkenceler görmelerini sağlamıştır. İlhan Selçuk, 1987 yılında burada yaşadıklarından yola çıkarak köşkün adını taşıyan bir kitap yazdı. Kitapla birlikte Ziverbey Köşkü’nün işkence iddiaları ilk defa anlatılmış oldu. Selçuk, Köşk’teki işkence iddiasını ifadesinin içine akrostiş yöntemiyle gizlice yerleştirmişti, yazdığı her cümlenin sondan ikinci kelimesinin baş harfi yukarıdan aşağı sıralandığında “işkence altındayım” cümlesi çıkıyordu.

***

Mahir Kaynak, MİT tarafından deşifre edilen ilk ajandır. MİT onu mahkemede suçladığı insanlar hakkında yeterli delil ileri süremediği için, tek çare olarak görüp, tanık sandalyesine oturtarak deşifre edecektir. Ne var ki verdiği bilgiler de, tanıklığı da, ağır işkenceler de bir yarar sağlamamış, yargılananlar beraat etmişlerdir.
MİT, Mahir Kaynak için Ekonomik İstihbarat Başkanlığı adıyla “kişiye özel” uyduruk bir daire kuracak, başına geçirecek, fakat çok geçmeden buradan da dışlayacaktır.
İçine düştüğü durumu bizzat kendisi anlatıyor.Tuncay Özkan’dan aktarıyorum: “Böyle biri için hayat son derece zordur. Çekilmez ölçüde zordur. Bunu tahmin edemezsiniz.Bunun insan hayatında yaratacağı bir sürü sonuçlar vardır. Mesela katil olsanız bunu pekâlâ savunabilirsiniz de benim durumumu toplum içinde savunmak hemen hemen mümkün değildir. Çünkü kalleş bir insan, güvenilmez bir insan imajı uyandırıyorsunuz. Bütün toplum size böyle bakıyor. Bir aile hayatının içinde yaşadığınız için çocuklarınıza baba olarak vereceğiniz imajı da veremiyorsunuz.”
“Güvenilmez bir insan imajı uyandırıyorsunuz” diyor, nasıl uyandırmasın ki, geçin siyasal ilişkilerini, aile dostlarını bile jurnalleyecek yapıda bir kişilikti.
Mahir Kaynak, MİT tarafından dışlandıktan sonra Gazi Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi’nde hoca oldu, ders verdi. İlk derse girdiği gün öğrencilerin protestolarına maruz kalmış ve ders yapamamıştır.
Bu üniversiteden 1993 yılında emekliye ayrılmıştır. Emeklilik yıllarında çeşitli televizyon kanallarında “si-yasal analizler” yapmıştır. Bu konuda da başarısızdı; Türkiye’ye ve dünyaya ilişkin ürettiği komplo teorileri hayatta karşılıklarını bulamadı.

***

Yaşamöyküsünde “iktisat bilimcisi” olduğu ifade ediliyor olsa da tek başına veya Nevzat Yalçıntaş, Emin Gürses, Ahmet Almaz, Ömer Lütfi Mete gibi yazarlarla ortaklaşa kaleme aldığı 18 kitabın, biri (Para İmparatorluğu) dışında, hiçbirinin iktisat bilimiyle doğrudan ilgisi yoktur. Uluslararası akademik dünyada ilgi gören bilimsel bir makalesi bulunmamaktadır.
2002 genel seçimlerinden sonra AKP’ye yanaştı, 2006 yılında AKP yandaşı Star gazetesinde yazmaya başladı. Son yazısı 28 Aralık 2014 günü yayımlanmıştır. Son aylarını kısmi felçli olarak geçiren Kaynak 14 Şubat 2015 günü öldü.
Özenilmeyecek bir hayat yaşamıştı. Ne diyelim? Tanrı taksiratını affetsin.

***

(Bu yazıyı yazarken yararlandığım Tuncay Özkan’ın Milli İstihbarat Teşkilatı adlı kitabını konuyla ilgilenen okurlarıma öneririm.)
 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Veda 28 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları