Cüneyt Arcayürek

Toplumsal Uyanış mı?..

18 Şubat 2015 Çarşamba

Özgecan cinayeti toplumda sadece kadına şiddetle ilgili geniş tepkiler yaratmadı...  
Bu cinayet ola ki, temenni edilir ki toplum
da bir uyanışın ve silkenişin de ilk işareti olsun.
Hatta hükümette de.
Yıllardır kadına tecavüzlere, kadın cinayetlerine bigâne kalan hükümette bile Özgecan cinayeti umut veren bir kıpırdanma yarattı.
İzlediği dış siyasal politikalar sonucunda Türkiye’nin dünya arenasındaki yalnızlığını umursamadığını söyleyen Beştepe’deki,
Özgecan cinayetine değinirken hâlâ CHP’li bir kadın milletvekilinin başka bir zeminde, başka nedenlerle dans gösterilerine katılmasını sorun, kısacası iç siyaset malzemesi yaptı.

***

Tabii hükümetin kadın cinayetlerine, tacizlere karşı alacağı önlemler merak konusu. Başbakan, cinayetin ilk günü parti kongresinde “Kadına uzanan elleri kıracağız” diye inandırıcı bir sesle öylesine bağırdı ki o gün bugündür Bay AD’den, hâlâ kadına uzanan elleri nasıl kıracağını içeren tek sözcük işitilmedi.
Ola ki ağır ol molla desinler diye bekleyiş, önlemler arayışı içindedir.
Oysa, “Yolsuzluk, hırsızlık yapan içimizden de olsa kolunu koparacağız” vaadi hâlâ belleklerde canlı.
Bu nedenle genel kanı: Başbakan’ın “kadına uzanan elleri kıracağız” vaadini öteki vaadine benzeyen aynı akıbet bekliyor.

***

Hükümetin önlemleri beklenedursun, hemen her çevrede, kadın katilleri idam mı, hadım mı edilsin diye bir tartışmadır gidiyor.
O kadar ki bakanların birçoğu, caydırıcı olacağını savundukları idam cezasının geri gelmesini istiyor.
Bu görüş giderek ivme kazanırken Meclis Başkanı Cemil Çiçek, adeta pişmiş aşa soğuk su kattı ve..
...düşünebiliyor musunuz, bakandır diye kamuoyunun görüşlerini önemsediği bakanlar idam cezasının geri gelmesini öneren dayatmalarda bulunurken, bu konuda Türkiye’nin elini kolunu bağlayan uluslararası anlaşmalara dikkat edilmesini önerdi.
Özcümle Başkan, idamı geri getirebilmek sadece iç hukuk sorunu değil, uluslararası bağlantıları olan bir konu, diyor.

***

Sorun oysa toplumsal bir sorun.
Hâlâ kadına cinsel araç gibi bakan erkekler toplumunda, önce kadına karşı toplumun bakış açısını değiştirmek gerekiyor.
Kadın ülkemizde geleneksel anlayışa göre eşya olarak görülüyor.
AKP hükümetleri kadını eve hapsetmeye çalışıyor.
Sosyal yaşam içinde yer alan kadınlara ise çarpık bir anlayışla bakılıyor.
AKP önde gidenlerinin arada bir kadını eşit bireyler olarak gördüklerini içeren söylemlerine kulak asmayın.
Annesinin ayağının altını öptüğünü söyleyen Bay RTE, kadına olan sözde duyarlılığını, batıda doğuda tepkiyle karşılanan şu sözü ile bir anda sıfır düzeyine indirmedi mi:
“Kadınla erkek fıtraten eşit değildir!

***

Bir hâkimin yorumuna göre, “Bu vahşetleri yasalardaki cezaları artırarak önleyemeyiz.
Toplumsal geri kalmışlığımızı sorgulayarak ve bu toplumu çağdaş sosyal normları içselleştiren bir topluma dönüştürerek önleyebiliriz.”
Özgecan cinayeti toplumda öyle bir heyecan yarattı ki kimi güncel önemli sorunlar gündemin alt sıralarına düştü.
Örneğin çözüm süreci. Kandil+İmralı+HDP, sürecin işlerlik kazanması için saptanan bir takvim doğrultusunda bu konuda müzakerelerin başlamasını istiyor.
Ama Beştepe, sürekli olarak PKK’nin silah bırakmasını görüşmelerin başlaması için önkoşul olarak öne sürüyor.
PKK (Kandil) silah bırakmıyor ve bırakacağını da söylemiyor.
Silah PKK’nin dayatmalarını kabule zorlayacak tek araç.
Silahı bırakması demek, her açıdan iktidarın öngöreceği her olanağı kabullenmesi demek!

***

Ha, bir de dün Meclis’te görüşülmesi beklenen İç Güvenlik Paketi sorunumuz var.
Hükümet tasarısı, polise faşist bir devlet yönetimine layık yetkiler veriyor.
Muhalefetin iki kanadı; CHP ile HDP tasarıyı Meclis’ten geçirmemeye kararlı.
Meclis’te çoğunlukta olan hükümet ise tasarının kılına dokunmadan kabul edilmesini istiyor.
Elbette bu tasarı iktidarla muhalefetin her açıdan sınavı olacak.
El mi yaman, bey mi göreceğiz!..



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Viraj ustası 10 Mayıs 2015
Ya sen nesin? 9 Mayıs 2015
Anlamaz 8 Mayıs 2015

Günün Köşe Yazıları