Özgecan ve Devlet Şiddeti...

19 Şubat 2015 Perşembe

Nefret söylemini yasal koruma altına alan Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) iktidarı, şimdi de devlet şiddetini koruma altına almaya çalışıyor.
Televizyonlardaki kimi tartışmalarda dile getirilen nefret suçu kavramı ile AKP’nin aynı kavramın içini boşaltarak Türk Ceza Yasası’nda yaptığı değişiklikle getirdiği tanım örtüşmüyorsa, “şiddet” kavramı da benzer bir tehlikeyi yaşıyor.
Özgecan’ın karşılaştığı acımasızlığın yeşerdiği ortamın sorumluluğunu taşıyanlar, birkaç demeçle kurtulacaklarını sanıyorlar ama yanılıyorlar.
Kadınları giyim-kuşamlarına, çalışıp çalışmadıklarına ve özel yaşamlarına göre bölen, kendi kafalarına uymayanları olmadık tanımlarla aşağılayarak suçlayanlar, hedef gösterenler, seçimde bunun hesabını da vermek zorunda kalacaklar.

***

AKP’nin yasa yapmada iki özelliği öne çıkıyor.
Öncelikle yasa maddelerini, kendi işlerine geldiği gibi kullanabilmenin önünü açacak biçimde kurguluyorlar.
Ve öyle madde gerekçeleri yazıyorlar ki, sanırsınız dünyanın en demokratik hukuk ilkelerini yaşama geçiriyorlar. Tasarı ya da önerinin sunumunu “reform” olarak yandaşlarına anlattılar mı işleri kolaylaşıveriyor.
Getirilen kuralların anayasaya ya da uluslararası antlaşmalara aykırı olması da umurlarında değil.
“İptal edilene kadar uygularım. İptal kararı geriye geçerli olmadığı için yaptığım yanıma kâr kalır. Yeni başkan, yürürlüğün durdurulmasından yana olmadığını açıkladığına göre 7 Haziran seçimine de istediğim gibi ulaşırım” diye düşünüyor olmalılar.

***

Devlet şiddetini yaşama geçirmenin son örneği “İç Güvenlik Paketi”.
Ülkenin doğusu ile batısı arasındaki “kamu düzeni” tanım farklılığı AKP’nin İç Güvenlik Paketi’ni nasıl uygulamaya niyetlendiğini de gözler önüne seriyor.
Silahsız ve saldırısız gösteri düzenleme hakkı, topun ağzındaki haklardan birine daha katı biçiminde dönüşecek.
İktidarın hoşuna gitmeyen pankartlar ve atılan sloganlar bile silah değerinde sayılacak. Özellikle de seçim propagandası aşamasında...

***

Kapıda bekleyen devlet şiddetini özetle anlatmanın yolu, Şair Eşref’in (1846-22.5.1912) bir dörtlüğünden geçiyor. Abdülhamit döneminde de olduğu gibi Babıâli’den ve heyetten maksat hükümet.
Yüz yıldan fazla bir süre geçmiş ama Şair Eşref bugünü de anlatıyor:
Bizdeki sanatı taklid edemez Avrupalı
Sanma aheng-i umumiye bu heyet kapılır.
Milletin ağzı açıldıkça kilit vurmak için
Babı Âli’de ne sanatlı anahtar yapılır.
Aheng-i umumi: Bugün için AKP’ye oy vermeyen yüzde 50 küsur.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları