Canı Yananlar Hak Hukuk, İktidar Şiddet Peşinde...

19 Şubat 2015 Perşembe

Toplumsal kırılma, utanç patlaması yaratan Özgecan’ın tecavüz, yakılmasındaki vahşet karşısında Aslan ailesinin insani değerlerle dik duruşu, ülkenin aydınlığa ya da karanlığa çekilişindeki çelişkiler yumağında, değerler, yargılarımızdaki yaşamsal doğrular ve yanlışlara, ağır suç niteliğindeki siyasal, kamusal, İktidarları icraatlarına da ayna tuttu. Toplumda yaratabildiği ortak acılar, dehşet boyutu ile doğru orantılı, kitleleri, yüz binlerle, “Kadına yönelik şiddet, tacize son” gündemli sokaklara dökecek, milyonları, en doğru tanımı ile halkımızın çok büyük çoğunluğunu “Bir daha yaşanmasın” noktasında birleştiren arayışta, doğru yol nasıl bulunacak?
Aynı gerçekler üzerinden, aynı örneklerle çıkılan bu yaşamsal tartışmalardaki çözüm arayışlarında, sıcak tartışmalarda sunulan reçetelerin kimileri insan hakları, barış, hukuk devleti düzeni, kadın hakları, en sıcak gündem kadına yönelik şiddeti durdurmada işe yarayacak, yürüyüş yoluna çıkışın anahtarları olabilir. Kimileri İktidarlarının döneminde yaşanan şiddet, cinayet patlamalarını daha da tırmandırabilir...
İktidarları liderlik, yandaş kadrolarının ortak korosunun, siyasal İslamcı, şeriat yorumlarının karanlık sınırsızlığında, “kadını, erkeği ayartan şeytan, günahkâr..” rolünde gösteren .. Kadına yönelik her cinsel taciz, şiddet olaylarının ardından yorumların Özgecan üzerinden de vicdansızca yapılan gerçekeri çarpıtma örneklerine, “feminizm, etek, cinsellik” üzerinden aşağılamalarına girmenin anlamı bile yok... Özgecan’ın tecavüz, canlı canlı yakılması vahşetinde öylesine insanlık dışı boyutlar söz konusuydu ki... Cinsel taciz, şiddet mağduru tesettürlü kadınların sokak protestolarındaki başkaldırıları, kameralar önünde kendi yaşadıkları ile bağlantılı anlattıkları, tanıklıkları öylesine çarpıcıydı ki... Kadının geriye püskürtülmesi üzerinden İktidarları sorumluluğunda yaşanan geriye gidiş, şiddet dozu patlamasında, çok çarpıcı, anlamlı yanıtları oluşturdular... Kaç gündür, akıl almaz soğuk, olumsuz koşullarda ülkenin her yerinde kadınlar, genç kızlar, yaşananlardan kaygılanan erkekler.. kadınlara yönelik şiddetin durdurulması için gündüz, gece sokaklara taşar, olumsuz gidişten hesap sorar oldular...

***

İktidarlarının suçluluk, sorumluluk, hesap verme kaygısı, paniği içinde şiddet eksenli çıkışları çok daha da ürkütücü. Başbakan kol kesmekten kapıyı açarken, Bakanlar Kurulu’nun ağırlıklı açıklamalarında idam çözüm önerisi olmaz mı? Kadın bakanın medyatik acıyı paylaşma adına siyah giysileri, kurdelesiyle idam cezasını isteyebilmesi, daha önce kadın haklarında kimi olumlu işler yapmış eski kadın bakanımızın hadım infazıyla çözüm araması... Çocuklarının bu vahşi tecavüzü, yakılması acısının en sıcak saatlerinde Anne-Baba Aslan ailesinin sadece ve sadece suçluların, işledikleri suçların karşılığı olan cezaları almaları, adaletin gereğinin yerine getirilmesini beklediklerini söylemeleri ise iç acıtan değerde onurlu, ders verici...
Cumhurbaşkanı’nın kendilerinin duruşlarına övgü içerse de, İktidarlarının siyasal sorumlulukları üzerinden gerçekleri uzak tutmaya yönelik kadın hakları savunucularını hedef gösteren çıkışından sonra siyah başörtüsü göndermeleri, kızlarının hak ve hukukunun gereğinin yargı yoluyla sonuçlandırılmasından sonra ancak beyaz bir başörtü ile teşekkür ziyareti yapabileceklerini söylemeleri çok daha anlamlı, uyarıcı... Yakın tarihlerin kadına yönelik tecavüz, şiddet, cinayet suçları örneklerinden yargıda sonuçlanmış davaların yeni haberleri ise bir o kadar iç karartıcı... Yasaların öngördüğü ağır suçla ilgili hükümlerinden indirimlerin, hafifletici gerekçelerini açıklayabilmek akıl dışı...
İktidarlarının 13 yıllık İktidar icraatlarından sonra ülkeyi yönetememe sorunları ile yüz yüze, yolsuzluklar, yanlış gidişlerle hesaplaşmama uğruna, baskıcı, hukuksuz, güçler ayrılığı ilkeleri ile çatışan sivil diktatoryal yönetim gücünü, yargıyı elde tutma, polis gücünü yargı gücünün de üstüne çıkarma arayışlarında... İç Güvenlik Paketi’ni çıkarma inadında önceki gece yaşanan Meclis şiddetine hiç girmeyelim... Sabahtan akşama haberler, açıklamalar kapalı oturumda yaşananlar üzerinden İktidarla üç partinin çelişen açıklamalarında bir durum değişikliği getirmeyecek, herkes istediği gibi bilecek. Bugüne kadar İktidarlarının sözde gerekçe yaptıkları maddeler çerçevesinde üç muhalefet partisi ile uzlaşma yolunda bir adım atıp atmayacağı çok daha yaşamsal önemde. Keşke dertleri suçlanmalarını hak ettirecek hukuksuz polis devleti gücü yaratma olmasa...
Cumhurbaşkanı’nın önceki gün, dünkü konuşmalarında da anayasal, hukuksal, hükümetin söz konusu icraatlarını hukuka uygunluk, kamu yararı denetleme görevini ayaklar altına alarak İcraatın başı gibi hem Özgecan hem de söz konusu yasaya yönelik icraat talimatları vermesi çıkışları üzerinden söylenecek söz bile yok. Gazeteci arkadaşımızı kartopunun camına vurması üzerinden bıçakla öldürme öfke patlamasını yaşayan esnafımızın ötekileştirme düşmanlığının siyasal sorumluluğu ne olacak? Ya hastalık uyarısına aldırmayan, kelepçelenerek polis otosunda ölümüne yol açan polis şiddetinin, öfkesinin siyasal sorumluluğu?..  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sallanan piramit 26 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları