Hırsız Kapıya Dayanmışsa

16 Kasım 2008 Pazar

Kitap fuarında kitaplarımı imzalamaktayken sırası gelen gençten bir arkadaş şöyle bir soru yöneltti: Biz sizi solcu biliyorduk, ama Cumhuriyet gazetesine yazalı beri sanki Kemalizme kaydınız. Ne dersiniz?

Aynı konuda bana zaman zaman bu türden sorular ve eleştiriler yöneltildiği oluyor.

Bu soru ve eleştirilerin sahipleri bence iki bakımdan yanılmaktalar.

Yanılgılarının ilki Cumhuriyet gazetesinin niteliği konusunda.

Gazeteyi tanımıyorlar, çünkü okumuyorlar.

İkinci olarak da gazetemizle aynı adı taşıyan Türkiye Cumhuriyetinin ne durumda olduğunun farkında olmayışları, ya da bunu umursamayışları.

***

Kitap fuarında bana soru yönelten arkadaş öğretmen ve Kürtmüş.

Ona öncelikle, aydınlanma düşüncesinin bir ürünü olmakla birlikte Kemalizmin aydınlanmayla bire bir aynı şey olmadığını söyledim.

Kemalizm belli bir dönemde uygulanan ekonomi politiğin, siyasetin, o dönemin koşullarında gerçekleşmiş başkaca toplumsal devrim ve oluşumların toplamına bazılarınca verilen addır. Bu bakımdan çerçevesi belli bir zaman dilimiyle sınırlıdır. Bu nedenle de günümüzde Kemalist olmak bana çok da anlamlı görünmez.

Buna karşılık Atatürkçülük, (bağımsızlık savaşını da içeren)Türkiye aydınlanmacılığının adıdır. Daha genel ve evrensel bir anlamı vardır. Ben Kemalist değilim. Ama sosyalizme inanmış, emekten ve emekçiden yana biri olarak aynı zamanda da aydınlanma düşüncesinin yanındayım ve bu anlamda kuşkusuz ki Atatürkçüyüm. Bunun başka türlü olabileceğini de aklım almaz.

Sosyalizmin kendisi de aydınlanma devriminin süreçlerinde ortaya çıkmış, onun ekonomi politik alanında ve hümanizmden de ayrı düşünülemeyecek bir aşamasıdır.

***

Kitap fuarında bana yukarıdaki soruyu yönelten arkadaşa bunları bu kadar ayrıntılarıyla anlatmaya vakit yoktu. Ona ancak şöyle bir örnek verebildim:

Düşünün ki evinizdesiniz. Duvarlarınızı sevdiğiniz bir başka renge boyatıyor, çatınızı onartmayı planlıyorsunuz. Bu arada koltuklarınızı değiştirmeyi düşünüyor, tablolarınızı ve aile fotoğraflarınızı nerelere yerleştireceğinizi tasarlıyorsunuz. Aynı anda hırsızların kapınızı zorlamakta olduğunu fark ediyorsunuz. Ne yaparsınız?

O ana kadar yapmakta ve düşünmekte olduklarınıza devam mı eder, yoksa hırsızlara karşı önlem mi alırsınız?

Bugün zamanımızın ve enerjimizin çoğunu sosyalizm için savaşım vermekten çok aydınlanma değerlerinin, cumhuriyetin kazanımlarının korunup savunulması için harcamakta oluşumuzun nedeni aynen budur. Çünkü bunları yitirmekle çağdaş anlamıyla insan olma değerlerimizi yitirecek olduğumuz için, sosyalist olmak ya da olmamak da bir anlam taşımayacaktır. Ve zaten sosyalizm düşüncesini aydınlanma düşüncesinden ayrı bir yerde düşünmek, toplumsal evrimleşme olgusuna ve mantığa aykırıdır.

***

Ülkemizin bugün içinde bulunduğu durumu anlatmada kapıya dayanan hırsız örneği de yeterli değil. Hırsız bugün evin içinde, evin sahibi konumundadır. Duvarlar onun sevdiği renklerin en çirkin tonlarında boyandı bile. Çöpe atılan tablolarınızın ve aile fotoğraflarınızın yerinde şimdi onların kimliklerini ve inançlarını sergileyen yazılar ve resimler var. Sevdiğiniz müziklerin yerine pikabınızdan ve onların TV kanallarından ilahi sesleri yükseliyor. Kitaplarınız yakıldı, içki dolabınızda çeşitli ülkelerin damak ve keyif alma zevklerini yansıtan şişeler lanetlenerek parçalandı. Siz ise kendi evinizin kapısının dışına çoktan atıldınız. Sadece bazılarınız bilinçsizlik ya da utanmazlıkla uşaklığı kabullenerek bir arka odaya sığınmayı başardılar.

***

Yukarıdaki tablo kimilerimize karamsar görülebilir. Fakat gerekli bilinç, uyanıklık, kararlılık, cesaret gösterilemezse, daha da beterleri kapıdadır.

[email protected]

Faks: (0212) 343 72 64



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Ülkem için korkuyorum 24 Nisan 2024
Devlet suç işliyor 17 Nisan 2024
Bir bayram kutlaması 10 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları