Kayseri Erciyes maçı gösterdi ki Galatasaray, neticeciliğin ya da bir başka ifadeyle sonuç odaklı felsefenin futboldaki öncüsü.
‘Pragmatist takım’ yakıştırması yapılır mı Sarı -Kırmızılılar için bilinmez ama yeteri kadar oynayıp istedikleri sonuçları alıyor ve galibiyet serisini sürdürüyor. Dün de öyle oldu, Sivas’ta yakaladıkları liderliği devam ettirme adına maça çılgınlar gibi girdiler. Kimi zaman 4-3-2-1 kimi zaman da 4-2-3-1’le rakibi bunaltıp ofsayt kokan golle (Umut Bulut) öne geçtiler. 1-0 sonrasında da Sneijder, Bruma ve Olcan’la skoru zenginleştirecek pozisyonlar yarattılar. Ardından da baktılar fark açılmıyor, ‘şimdilik bu bize yeter’ düşüncesiyle motoru rölantiye aldılar...
Ne var ki futbol bu tip vites küçültmelere göre bir spor değil! Hele asıl savunmacınız Semih yoksa, iyi başladığınız maç birden dönüveriyor. Öyle de oldu; Erciyes, Vleminckx ile golü buldu.
Ama dedik ya, G.Saray vites küçülttüğü gibi büyütebilen de bir takım. Eşitlik sonrası baktılar pabuç pahalı, yeniden alevlendiler ve Chedjou’nun zamanlama harikası golüyle skoru tazelediler. Ardından da Snejder’in kapanış golü, camianın Kadıköy’e dair beklentilerini yükseltti...
Kim iyi onadı kim kötüydü tartışmasına girmek yersiz bu maçta. Çünkü sıkmadılar kendilerini. Yine de Sabri, Selçuk, Umut Bulut ve Melo’nun yokluğunda ön liberoya oturan Hamit, standartlarını koruyan isimlerdi. Olcan da solbeke çekildiğinden beri topla oynama oranını yükseltmiş.
Gecenin iki özel oyuncusuna geçersek; bunlardan ilki Chedjou. Kamerunlu aslında savunmacı ve çok da iyi değildi. Ama o forvetlerden sonra en fazla kafa vuruşu yapan, aynı zamanda gol şansı yüksek bir isim. Attığı gol sayısı da isabetli vuruş oranı da santrforları kıskandıracak düzeyde. Galiba 16 vuruşta 3 gol atmıştı sezon başından beri. Dün gece 17 şut, 4 gol istatistiğini yakaladı. 3 büyüklerdeki hücumcuların gol sayılarına bakarsanız asıl işi kalesini savunmak olan Chedjou’nun kıymetini anlarsınız.
Gecenin öteki değerli ismi ise Sneijder’di. Gerçek bir 10 numara kimliğiyle oynadı, maçın sonlarına doğru attığı ve direkten dönen şut belki golünden daha güzeldi. Ama golünde müthiş bir takipçilik ve ısrarcılık örneği olduğunu söylemekte fayda var...