Böyle Pazar Yazısı Olmaz

17 Kasım 2008 Pazartesi

Başlığımı böyle attım, çünkü pazar yazısı yazma olanağı olan arkadaşlarıma gıpta ediyorum, onların pazarı benim normal yazı günüm. Şen şakrak bir şeyler yazmak istesem de günlerdir içimi kemiren bir sorun var? Şöyle, bu tecavüz, taciz olayları birdenbire neden bu kadar arttı? Yoksa hep vardı da biz mi hasıraltı ediyorduk? Mahreme girer diye es mi geçiyorduk ya da biraz eşeleyince ortaya çıkacak manzaradan mı korkuyorduk?

Bence bunların hepsi ve en önemlisi ortaya çıkacak manzaranın hiç de iç açıcı olmayacağını gizli gizli seziyorduk.

Çünkü ilk insandan bu yana insanoğlunun en büyük korkusunun ölüm korkusu ve disipline edemediği en önemli içgüdülerden birinin cinsellik olduğunu biliyorduk.

Ölüm korkusunu yenmek için hemen her uygarlık bir öte dünya yaratmak zorunda kalmıştı. Cinselliği disipline etmek için de kurallar ve cezalar koymuştu.

Şimdi benimle gelin ve çok uzağa değil, İstanbulun eteğindeki mahallelerden birine gidelim. Önce kendinizi hazırlayın çünkü yüksek duvarlarla ayrılmış sitelerin yanı başındaki gecekonduları ziyaret edeceğiz.

Gecekondumuz bir değil iki odalı olsun. Bu iki göz odada kaç kişi yaşıyor, diyelim ki, anne-baba ve yedi çocuk. Çocukların bir kısmı regl olunca artık kadın olduğu varsayılan ergen kızlar olsun, diğer kısmı da ergen erkekler olsun ve bunların hepsi aynı odada uyuyor olsun. Ve ışıklar sönüyor.

Gezimize devam edelim, diyelim ki, bu kez oldukça uzağa, Doğu’daki bir yerleşim merkezine gidelim. Bu kez tek göz bir ev, anne-baba ve sekiz çocuk, aynı odada yatıyorlar. Ve ışıklar sönüyor.

Ben, ışıklar söndüğünde neler olduğunu en çarpıcı biçimde İtalyan Komünist Partisinin seçkin bir üyesi ve dünyanın önde gelen film yönetmenlerinden Ettore Scolanın Napoli kentinin gecekondu bölgesinde çektiği Çirkinler, Pisler ve Kötüler filminde görmüştüm. Cesur olmak işte böyle bir şey olmalı. Ettore Scola belli ki, çok sevdiği insanların gerçek hikâyesini çekerken bir şeyleri gizlemek ihtiyacını duymamıştı. Gelinini kapının dışındaki tuvalete giderken sıkıştıran kayınpeder, iş iştir deyip sapına kadar erkek olduğu halde kadın giysileri giyip, sakalını tıraş ettikten sonra işe çıkan genç adam, kızının bir erkek dergisinde çıkan çıplak fotoğraflarını herkese gösteren ve kızının ünlü olduğuna inanan bir mahalle sakini.

Scola cesurdu, kadın-erkek on kişinin tek bir göz odada yatıp kalktığı, kimin elinin kimin cebinde olduğunun bilinmediği bir mahalleyi anlatıyordu. Örneğin on kişilik ailenin babası bir yerlerden gelmiş önemli bir miktar paraya sahipti ve bunu eşi ve çocukları çalmasın diye apış arasında saklıyordu. Ve diğer aile bireyleri bir araya gelip bu parayı almak için aile babasına zehirli makarna yedirmeye karar verdiler ama adam ölmedi ve paralar apış arasında kaldı.

Kimi zaman insana kahkahalar attıran bu film sonunda insanı en can alıcı noktasından vuruyordu. Filmin başında işe çıkmış annelerin çocuklarına bakan gencecik bir kızı, filmin sonunda karnı burnunda sek sek oynarken görüyorduk.

Şimdi ben bunları neden anlatıyorum, her ailenin illa ki, üç çocuk yapmasını isteyen Başbakana seslenmek için. Bu ülkenin en önemli problemlerinden biri hızla artan nüfusu. Ve Başbakan artan bu nüfus için hiçbir şey yapmadan sadece emrediyor. Tek göz odalarda çoğalın,diyor. Ne evler buna uygun, ne yeteri kadar okul var, ne de iş var!

Sonra hep birlikte hayret ediyoruz, bu cinsel taciz olayları, tecavüzler neden arttı diye. Belki de hep vardı ama biz biraz daha cesur olmaya başladık.

Not: Sevinçli bir haber, 1999 yılında 12 Eylül darbesini gerçekleştiren emekli generaller için suç duyurusunda bulunan ve bu nedenle Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun disiplin cezası verdiği savcı Sacit Kayasu daha sonra 2000 yılında 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren için dava açma girişiminde bulunmuş, karşılığında 2003te gene Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ona meslekten men cezası vermişti. Kayasu 2008de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesince aklandı ve şimdi Türkiye Kayasuya 41 bin Avro ödeyecek. Paradan daha önemlisi Kenan Evrene dava açma yolu açılıyor, şimdi sıra hukukçularda.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Alay ettiler... 7 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları