Olaylar Ve Görüşler

Yeni Türkiye’de Kadınlarımız

02 Mart 2015 Pazartesi

AKP’nin din merkezli bir yönetim ve dindar bir toplum oluşturmak için kullandığı en önemli ve etkili araç, kadınlar ve kadınların yaşam ilişkileri olmuştur. Kadınlarımız İslami giyim biçimine daha çok yaklaşmakta, sürdürülebilir eğitimden uzaklaşmakta, daha çok evde çalışmakta, işsizliği en çok kadınlar yaşamaktadır.

Türkiye geleceğini göremeyen, karanlık ve huzursuz bir ülke oldu. AKP’ye yakın duranları dahi endişelendiren bu gidişe ülkeyi yönetenlerin, siyasal partilerin, düşünen insanların akıl ve bilim merkezinde bir çözüm aramaları gerekiyor. Demokrat ve laik bir Türkiye’nin yaşaması ve gelişmesini isteyen herkesin destekleyeceği çözüm önerileri, önce siyasal iktidarın elinde.
AKP iktidarı ise bozulan kamu düzenini torba yasalarla hak ve özgürlükleri daha da daraltarak hayatı zehreden basit polisiye tedbirlerle sağlamaya çalışmakta. Ülkenin her köşesinde haksızlığa uğramış grupların taleplerini ve adalet arayışlarını içeren eylemlere en azından kulak vermek, ellerindeki bildirileri okumalarına fırsat tanımak gerekirken göstericileri su ve gaz bombardımanı altında bırakmak, sakat bırakırcasına dayak atmak olayları tırmandırmaktan, nefret duygusu yaratmaktan başka işe yaramıyor.

Din merkezli yönetimde kadınlar
AKP’nin din merkezli bir yönetim ve dindar bir toplum oluşturmak için kullandığı en önemli ve etkili araç, kadınlar ve kadınların yaşam ilişkileri olmuştur. Tarih boyunca kadınların özgür ve eşit bireyler olarak yaşamak için verdikleri mücadele, siyasi boyutu olan bir olaydır. Toplumun erkek bireylerinin tek başına kullandığı hâkimiyeti kadınlarla paylaşmak durumunda olmaları, demokrasilerde “eşit hak ve eşit katılım”ın özünü oluşturmuştur.
Kadınlarımızı tekrar geleneksel ev içi yaşam biçimine dönüştürmek için uygulanan yöntemleri uygulayanlar ne yazık ki yine kadınlar olmuştur. İslami ideoloji ile bütünleşen bu geriye gidişi, Türk toplumu bir süreden beri yaşamaktadır. Kadınlarımız İslami giyim biçimine daha çok yaklaşmakta, sürdürülebilir eğitimden uzaklaşmakta, daha çok evde çalışmakta, evinde bazı sosyal hizmetleri yaparak istihdam edilmekte, işsizliği en çok kadınlar yaşamaktadır. Şu gerçek ki şiddet gören, öldürülen kadınların sayısı da her gün artmaktadır.

Cumhur başkanı’nın kadın söylemleri
Sayın Cumhurbaşkanı’nın her vesile ile tekrarladığı ve ısrarla savunduğu açıklamalarında; kadın-erkek eşitsizliği, 3-5 çocuk doğurmak, doğum kontrolü, özel yaşama müdahale, giyim biçimi, kadınların toplumdaki yeri ile ilgili görüşleri, kadınları sadece nüfusu artırmak için var olan, ailede görev ayrımına göre yaşayan, eşitlikten ve ayrımcılık yasağından nasibini alamayan insanlar olarak gördüğü algısını yaratmaktadır.
Bu ve buna benzer söylemler yaklaşık 100 yıl önce bunları aşmış olan kadınlarımız ve Türkiye için bir geriye gidiştir. İnsanlığın ve kadınların yüzlerce yıl süren eşitlik ve özgürlük mücadelesine darbe vuran bir anlayıştır. “Her insan özgür, onur ve haklar bakımından eşit doğar” diyen uluslararası hukuka da aykırıdır. Unutmayalım ki toplumların uygarlık göstergelerinin en önemlisi kadınların o toplumdaki yasal ve olgusal konumudur. Bu konum kadın-erkek eşitliğinden geçer. Kadına karşı şiddetin merkezinde de bu eşitsizlik yatmaktadır.

Kadın-erkek eşitliği
Kadın-erkek eşitliği kesinlikle biyolojik eşitlik değildir. Biyolojik eşitsizlikten yola çıkarak kadın-erkek eşit değildir demek, basit bir eşitlik anlayışına dayalı yersiz bir açıklamadır. Eşitlik ile kastedilen matematiksel eşitlik değildir. Kastedilen farklı cinslerin insan hak ve özgürlüklerinde doğuştan sahip olduğu eşitliktir.
Kadınların farklı biyolojik yapıları nedeniyle doğal olarak sahip oldukları özel durumlar, onların hak ve özgürlüklerini eşit olarak kullanmalarına engel olmaz. Hamilelik, doğum, emzirme, kürtaj, ırza tecavüz ve benzeri olayları sadece kadınların yaşaması, onların bütün insan haklarından eşit olarak yararlanması ve hakları eşit olarak kullanması ile birlikte yürüyen bir olgudur.
Kadınların özel konumları kendileri aleyhine ayrımcılık oluşturma nedeni olamaz. Kadınlar doğuştan sahip oldukları ayrılmaz ve vazgeçilmez haklara kendileriyle ilgili özel durumlar da (hamilelik, doğum vs.) dahil olmak üzere sahiptirler. Aksi yaklaşım, dar bir eşitlik anlayışı içinde cinsiyete dayalı farklı muamele yapılması demektir ki, ayrımcılık yasağına aykırıdır. Bir işveren hamile ya da emzikli bir kadını verimli olmadığı için işten çıkaramaz. Hamilelik ya da doğum özel bir durumdur, eşitlik ilkesinin uygulanmasına engel olmaz. İşte eşitlik buradadır. Aynı şekilde, kadınları verimsiz olacakları düşüncesiyle istihdam etmemek, işsiz hamile kadınları işsiz erkeklerle aynı haklara sahip kılmamak, eşitliğe ve ayrımcılık yasağına aykırıdır. Eşitsizlik, kadınların aile hukukundan doğan eşitliğe dayalı haklarının ihlaline yol açacağı gibi Türkiye’nin taraf olduğu bütün insan hakları sözleşmelerinin ihlali demek olacaktır.

Kadınların kariyeri annelik değildir
Kadınların kariyeri anneliktir, anlamındaki ailede rol ayrımına dayalı sözler, her türlü şiddet ve cana kast olaylarını artıran sözler olacaktır. Kadına karşı şiddetin temel nedeninin iki cins arasındaki güç dengesizliği olduğu bilimsel olarak saptanmıştır. Cinsler arası eşitliği güçlendirecek ve bu yönde bir toplumsal algı yaratacak eğitim beklenirken kadınlara karşı ayrımcılık oluşturan bütün talihsiz açıklamaları reddediyoruz.
Büyük Atatürk, devrimleriyle kadınlarımıza eşit hak ve özgürlük tanımış ve ayrımcılığı yasaklamıştır. Devrimlerin gözbebeği ve uygarlığa açılan kapı olarak nitelendirilen Türk Medeni Kanunu, 89 yıl önce kadınlarımızı eşit bireyler olarak kabul ederek eşit haklar tanımıştır.
Kadınlarımızı sahip oldukları hakları korumak için Medeni Kanun’a sahip çıkmaya davet ediyorum. Siyasal iktidarın siyasal amaçları için istismar ettiği türban olayını, Cumhuriyetin Türk kadınlarına sağladığı hakların geri alınması için örtü olarak kullanmasına asla müsaade etmeyeceğiz. Her şeyini Atatürk’e borçlu olan biz kadınlar, estirdiğiniz korku ve teröre rağmen bu amacınıza teslim olmayacağız.  

Prof. Dr. AYSEL ÇELİKEL ÇYDD Genel Başkanı



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları