Yaşar Kemal’in Barışı - Kardeşliği...

03 Mart 2015 Salı

En çok yeni kuşaklar için dileğimdir... Eski kuşakların da yılların algı saptırmaları, kavram karmaşasında bilinçlerinde oluşmuş kirliliklerden arınmaları için sil baştan okumalarında büyük yarar olduğuna inanıyorum.. Toplumu her türden alt kimlik ayrımcılığında gettolaştırılmış, önyargılı, çatışmacı iç savaş bataklığına, kaosuna doğru sürüklemiş, ötekine düşman, öfke içinde saldırmaya, patlamaya hazır bir ülkenin bireyleriyiz.
Hâlâ sınırlarımızın öte yakasındaki dibine kadar iç savaş kaosu, bataklığına sürüklenmiş, oluk oluk kan akıtılan, paramparça, ne zaman nereye kadar toparlanabilecekleri öngörülemeyen.. bize de en hafifi ile ölümden kaçmış milyonlarca sığınmacılarıyla ulaşmış ağır bedelleriyle.. Güncel en yakıcı Irak-Suriye-Libya örnekleri.. Yetmezmiş gibi Cumhuriyet’in en uzun soluklu iktidarda büyüyen İktidarlarının saltanatında, sanki askeri darbeler riskleri azaltılmış, sivil, diktatoryal, polis devletinin hukuk devleti düzeni, demokrasiyi ayaklar altına almış, tüm kamu erklerini ele geçirmiş yapılanmasıyla, siyasal İslamcı kimlikli yürüyüşünde, algı yönetimi aracı olarak medyanın sonuna kadar kullanıldığı bir düzende.. Kirli siyasetin kirli çıkarları adına ağızlardan düşürülmeyen “insan hakları, demokrasi, barış, kardeşlik..” kavramlarının içi öylesine boşaltıldı ki... Elimizle dokunabileceğimize inandırıldığımız adımlarla, elimizden uzaklara, uçurumlara kaydırıldığını görmekte bile zorlanıyoruz...
Hafta sonunun son yaşananları ile, ilçeler futbol karşılaşmalarında taraftarların, futbolcuların, kanlı bıçaklı düşmanlıklar ölçeğinde, öfkeli birbirlerine girişlerini, polisin uyguladığı gazlı zırhlı araçlarla şiddetle araya girişlerini kendi kendimize açıklayamıyoruz... Devletin korumasındaki çocukların işkenceye, tecavüzlerine seyirci kalınmış olaylara aklımız basmıyor, inamak istemiyoruz... 1980’li yıllardan bu yana gerçekten etkili kadın hakları örgütlülüğü, savaşımından sonra, kadın cinayetlerindeki patlamanın yıkıcılığını nerelere oturtacağız?..
Yaşamın dayattığı, sınırlar ötesindeki iç savaşlar bataklığında çürüme korkusu, toplumsal sağduyumuzu, iç savaş bataklığında boğulmadan, Kurtuluş Savaşı, Cumhuriyet, Atatürk devrimlerinin önünü açtığı yolda, barış içinde birlikte yaşama ilişkin çoğunluk özlemlerini dipten gelen dalgalar halinde yeşertti... Kürt açılımı, barış süreci kapsamında yaşanan gelişmelerde; ister iç, ister dış odaklı olsun, ister ırk-aşiret, isterse inançlar üzerinden olsun en kirli hesaplar, tuzaklarla yola çıkarak siyaset yapanlar bile, “barış ve kardeşlik” söylem sınırlarının dışına taşamıyorlar...

***

Barış sürecinde, seçimler de yaklaşmışken aynı kavramlar üzerinden yaratılmış uçurum beklentilerle barış ve kardeşlikten söz açarak seçmene ulaşmak, ya da çok iddialı girilmiş süreçten vazgeçildiğini ilan etmek, siyaseten olanaksız gibi bir durum... Halk iradesi öylesine derinden, akan kanın durmasından, barış içinde birlikte yaşamdan yana ki... Beklentileri, çıkarları çok farklılaşmış İktidarları, Kürt cephesi değil sadece, Türkiye üzerinden emperyal hesaplar yapanlar da bir kıvılcıma bakacak iç savaş üzerinden oyun oyanayabilecek hallerde değiller... Anlaşamadan, anlaşmış gibi yaparak bir senaryo yazılmasının çok gerekli olduğu bir zaman diliminde, hatta saatleri içinde.. Bu ülkenin içinden yetişmiş dünyanın da çok iyi tanıdığı evrensel yazarı, Kürt kökenli Türkçeyi şiiri ile en güzel kullanmış yazarı, ömür boyu barış ve kardeşliği, en yoksullar, sol adına da insan eksenli, evrensel değerleriyle sansürsüz, yürekli savunmuş, dışlanma en hafifi, cezavleri sıradan, gereken her bedeli de ödemiş yazarı Yaşar Kemal son nefesini verdi...
Gazetecilik, röportajlar, Anadolu kültür geleneklerinin tüm sanat dalları, öyküler ve romanları ile destanlaşmış, siyaset içindeki duruşlarıyla da kanıtlanmış, barış ve kardeşliğe ilişkin çıkışları, kavgası medyanın gündeminde, odağa yerleşiverdi... Uzun yıllar sadece barış ve kardeşliğe, birlikte yaşam iradesine ilişkin savundukları yüzünden yok sayılmış olmasının hesaplaşılmasının zamanı değil elbet... Ölümünün çakışması ile barış, kardeşlik, birlikte yaşam iradesi, çağrılarının karşılığını görebilmesi de çok anlamlı, önemli... Dün verildiği toprağından bize saçacağı ışıklardan çok mutlu olacağına hiç kuşkumuz yok... Kuşkumuz büyük yazarın savunduğu bu çok büyük değerlerin, “barış içinde, birlikte yaşam koşullarının” algılanmasının içinin boşaltılması yoluyla oynanabilecek oyunlar, kurulacak tuzakların kaygısı, hesapları üzerinden...
Sevgili ailesi bana göre çok anlamlı bir ilkesellikten yola çıkarak, Yaşar Kemal’in anma etkinliğinde, yakın dostlarının bile değerlendirmelerini almak yerine, kendi yazdıkları, söylemleri, çağrıları ile, çok titiz, duyarlı bir sınır çizdiler... Bugüne kadar Yaşar Kemal’i evrensel ünlü yazarımızı, tam da tüm ürettiklerinin, çağrılarının bütünlüğü içinde yok saymaya, yeni kuşaklara tanıtmamaya çalışmış olanlara inat.. Yaşar Kemal’in “barış içinde birlikte yaşam, kardeşlik çağrılarının..” anlamını anlamak istiyorsanız, bugüne kadar okuyamadığınız, okuyup algılamasında zorlandığınız, bizi en çok da en alttakileri, en itilmiş kakılmışlarımızı sansürsüz, içtenlikle, sevgiyle kendi insan sıcaklığını katmış olarak anlatan kitaplarını, bir daha bir daha okuyunuz...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bayram benim neyime? 9 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları