Aydın Engin

Vur HDP’ye, Vur Demirtaş’a… Çünkü…

04 Mart 2015 Çarşamba

Önce çakma sarayın çakma sultanı kültürel birikimini sergileyen bir benzetmeyle hedefi belirledi: İki maymunu oynuyorlar. Ortak açıklama ile eşbaşkanın sözleri birbirini tutmuyor.
Ardından özgül ağırlığı eksi değerleri gösteren -şimdidenmütekait siyasetçi konuştu ve İmralı kaynaklı 10 maddelik metne övgüler düzüp, Kandil’e sataşmamaya özen gösterip HDP’yi ve onun eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’ı hedef tahtasına oturttu.
Söylenenlerin özü özeti ne?
Kısaca: Ortak bir basın toplantısı yapıldı. Orada HDP’liler çözüm için koşullarını ve kendi paylarına düşeni açıkladılar. Hükümet adına da “çözümden sorumsuz” Başbakan Yardımcısı, hükümetin görüşünü aktardı. Birkaç saat sonra da HDP eş genel başkanı, AKP’nin sahiden çözüm ve barış istediğine inanmadığını, inanmasını sağlayacak bir adım atma niyeti de görmediğini açık seçik, lafı eğip bükmeden, evelemeden gevelemeden belirtti.
Hemen ardından AKP elebaşıları, Selahattin Demirtaş’ı ve onun şahsında HDP’yi barış istemeyen, savaşın sürmesi için uzlaşmaz bir çizgi izlemekte ısrar eden bir hareket olarak tanımladılar ve saldırının oklarını Demirtaş ve partisine çevirdiler?
Neden?
Demirtaş’ın sözlerinden incindikleri, çileden çıktıkları, kendilerine haksızlık yapıldığına inandıkları, HDP saflarından eşbaşkanlarına yönelik herhangi bir itiraz sesi çıkmayışına öfkelendikleri için mi?
Haydi canım sen de!..
Peki, eksi özgül ağırlıklı zatın, yakın siyasal tarihimizde pek rastlanmayan, evrensel siyaset ahlakı ile hiç bağdaşmayan bir üslupla kurduğu cümleye ne demeli?
Hükümet sözcüsü gibi resmi bir rütbe taşıyan bir siyasetçinin sözleri bu: HDP ve onun eşbaşkanı bir projedir…
Breh breh breh…
Aynı parlamentonun çatısı altında yer alan, üstelik grup kuracak bir siyasal çoğunluğa ulaşmış bir siyasal parti “bir proje”, o partinin eşbaşkanı daha daha “bir proje” he mi?
Ne demeli?
Mesela “Ufala da civcivler yesin” desem?
Proje!
Yabancı güçler tarafından belli ve besbelli ki uğursuz bir sonuç elde etmek üzere kurulmuş ya da kurdurulmuş bir hareket.
“Yabancı güç” için de seçim serbest: ABD, AB, İsrail, Siyonistler, finans kapital, neoconlar, Pensilvanya, paralel yapı, eski ya da yeni darbeciler, Suriye BAAS rejimi, Charlie Hebdo’yu yayımlayanlar, İslam düşmanları, AKP karşıtları, Tayyip Erdoğan şeyleri...
(Aaaa, sıkıldım. Dileyen dilediğini seçip işaretlesin)…
Ayrıca HDP’yi ve eşbaşkanını “bir proje” ilan edecek kadar zembereği boşalmışlardan da sıkıldım. Ne yani, onların kuyuya attığı taşı çıkarmak niye bizim derdimiz olsun ki?..

***

Ancak bu saldırının, sanki Kandil ve İmralı’ya pek dostmuşlar da HDP ve onun eşbaşkanını düşman bellemişlerin hesabı ya da korkusu ne?
Uzun ince yorumlara hiç ama hiç gerek yok.
Bu 7 Haziran korkusudur ve besbelli ki bacayı sarmıştır.
Hedef elbette HDP olacak, hedefin tam ortasına da elbette Selahattin Demirtaş oturtulacak.
Çünkü…
Çünkü 7 Haziran’da Kandil seçime girmeyecek. İmralı da girmeyecek.
Ama HDP girecek.
Korkunun da, paniğin de sebebi bu ve bundan ibaret.
HDP’ye onca akıl verildi; “Aman seçime parti olarak girmeyin. Barajı aşamazsınız. En iyisi siz yine bağımsızlarla girip 30 civarında milletvekili ile yetinin” diyen öğütler günler, haftalar boyu yinelendi. Aynı koroya “Aslında HDP barajı aşamayacağını biliyor. Ama bizleri (O ‘biz’ kimse artık) sattılar ve AKP ile anlaştılar. Böylece AKP’ye anayasayı tek başına değiştirebileceği bir Meclis çoğunluğu sağlayacaklar. Kendileri de Diyarbakır’da kendi meclislerini kurup memleketi fiilen bölmüş olacaklar” gibi ağır yorumlar döktüren milliyetçi-ulusalcı kalem erbabı da katıldı.
Gel gör ki HDP içinde ağırlık taşıyan kanadın “Kürt inadı” tuttu; bileşenlerin “Türk inadı” da buna eklenince cevap kestirmeden geldi: “Seçime bağımsızlarla katılırsak HDP gerçeğini inkâr etmiş oluruz. Bize düşen barajı aşacak bir seçim çalışması yürütmektir. Seçime parti olarak giriyoruz…
O kadar…
İşte bu “o kadar” AKP tepelerine yetti de arttı.
Artık seçime kadar “Vur Demirtaş’a, vur HDP’ye” adlı siyasal ahlaktan yoksun siyasal komediyi izleyeceğiz. Bugüne kadar olanlar henüz peşrev. Çok daha alçakçalarına, çok daha iğrençlerine hazır olun…
Ya da mideniz bu rezillikleri izlemeyi kaldırmıyorsa, boşverin ve HDP’nin barajı aştığı bir Meclis’teki iskemle dağılımını, bunun başkanlık sistemi hayallerini ne hale getireceğini gözünüzün önüne getirip keyifle gülün…
Kendi hesabıma ben gülmeyi tercih edenlerdenim. Sonunda iyi de güleceğimi düşünerek…  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

25 ay 13 gün sonra 16 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları