Aydın Engin

Ortak Değil Yan Yana… Ortak Değil Yan Yana…

05 Mart 2015 Perşembe

Kendimden kuşkulanmaya başladım. Şu ünlü Dolmabahçe buluşmasından söz ediyorum. Yaşar Kemal Ağabeyimizin ölümüyle bir gün kadar gölgede kaldı ve ardından TV’lerin tartışma programlarının ana konusu haline geldi; gazetelerde köşe yazısı döktürenler tarafından didik didik edildi, ediliyor. Her TV yorumcusu, -galiba ben hariç- her gazete yazarı bu olayı hükümet ile HDP’nin ortak açıklaması olarak nitelemekte.
Sahiden ortak bir açıklama yapıldı mı?
Hatırlayın: 28 Şubat günü HDP’nin “İmralı heyeti” diye anılan milletvekilleri ile AKP hükümetinin çözüm süreci ile ilgili iki bakanı Dolmabahçe Sarayı’nda bir araya geldiler. Yarım saat kadar kendi aralarında görüştükten sonra kameraların karşısına çıktılar. C
anlı yayında izledik. Sizi bilmem, ben Cumhuriyet yazıişleri tarafından açıklama ile ilgili bir analiz yazmakla görevlendirildiğim için tek bir kare kaçırmadan izlemeye çalıştım.
Önce HDP’liler adına Sırrı Süreyya Önder uzunca bir metin okudu. Metin, Öcalan’ın 10 maddelik barış koşullarını ve hükümetçe atılacak adımlara bağlı olmak koşuluyla bahar aylarında PKK’nin silahlı mücadeleyi kesin olarak terk etme konusunu karara bağlamak üzere “olağanüstü kongre” çağrısını içeriyordu.
Sırrı Süreyya Önder metni okumayı bitirdi. Tek kelime eklemeden sustu. Bu kez sözü Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan aldı. AKP hükümeti adına konuştuğunu belirtti ve o da önceden hazırlandığı belli bir metin okudu. Akdoğan’ın okuduğu metinde, HDP’nin metnine ilişkin hiçbir değinme, hiçbir destek ya da itiraz yoktu. Hele hele 10 madde üstüne “Haaa o mu… Aman canım, onlar zaten bizim öteden beri konuştuğumuz konulardı” anlamında geçiştirici ve daha önemlisi önemsizleştirici bir cümle ile yetinilmişti. Akdoğan’ın okuduğu metin “PKK silah bıraksın devamını sonra düşünürüz”den mek parmak ötede bir içerik taşımıyordu.
Akdoğan da metin okumayı bitirdi, taraflar tek kelime konuşmadan gazetecilere teşekkür edip basın toplantısını bitirdiler. Ben de Cumhuriyet’in istediği analiz yazıda bu durumu “Ortak açıklama yapılmayan ortak basın toplantısı” olarak tanımladım.
Bu ayrım bu kadar önemli mi?
Bence evet.
Hele açıklama sonrasında olup bitenleri de eklersek sahiden de bu ayrım önemli.
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, bu “ortak açıklama yapılmayan ortak basın toplantısı”nın hemen ardından konuştu. Yetinmedi, salı günkü Meclis grubu toplantısında da konuştu ve AKP iktidarının somut adım atmadığının, dahası adım atma niyetine ilişkin herhangi bir niyet de göstermediğinin altını çizerek AKP hükümetini ve yönetimini eleştirdi.
Demirtaş’ın söylediklerine tepkilerini, gerek Cumhurbaşkanı, gerek hükümet adına konuşan Arınç pek hoyrat, pek saygısız ve Demirtaş’ı doğrudan hedefleyen cümlelerle dillendirdiler.
AKP tepelerinden gelen bu tavır, ortak açıklama yapılmaması, yapılamaması ile tamamen uyumludur.
Hatırlayın: Bülent Arınç 4 Şubat’ta yapılacak ortak açıklamanın, neden 28 Şubat’a ertelendiğinin hesabını Demirtaş’tan sordu. Demirtaş da o açıklamanın neden yedi ay geciktirildiğinin hesabını Arınç üstünden hükümete sordu.
Bu gecikmelerin bir nedeni olsa gerek.
Acaba nedir?
Yedi ay önce Öcalan’ın hazırladığı ve barış sürecinde atılacak adımları somutlayan ve bir takvime bağlayan “10 madde” AKP tarafından kabul edilemez, dahası kamuoyuna filan açıklanamaz bulundu. Yedi ay ertelendi.
Öcalan, HDP’nin ve Kandil’in de görüşlerini alarak 10 maddeyi daha soyut, daha genel çerçeve diye nitelenebilecek hale getirdi. 4 Şubat’ta kamuoyuna açıklanacaktı. Bu da AKP’ce bırakın kabul etmeyi, kamuoyuna bile açıklanamaz bulundu. Ortak basın toplantısı yine ertelendi. Öcalan bir kerre daha metni “yumuşattı” ve 28 Şubat’a gelindi.
Bugün birçoklarının “Çok genel… İçeriği belirsiz… Somut değil… İçini kim dolduracak” gibi sorularla eleştirdiği 10 madde’nin son hali bile AKP yönetimince benimsenemez, kabul edilemez bulundu. O yüzden ortak basın toplantısında ortak açıklama yapılmadı. Sadece HDP adına açıklama yapıldı. Hükümet o açıklamayı bile benimsediğini gösterecek tek cümle kurmadı.
Önerimdir: 10 maddenin son halini bu yazıda söylenenler ışığında bir kerre daha okuyun.
Önerimdir: “Barışa gidecek yolu tıkayan Demirtaş mı, AKP hükümeti mi” sorusuna bu yazıda söylenenler ışığında bir kerre daha cevap arayın…  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

25 ay 13 gün sonra 16 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları