Haziran Sıcağı

06 Mart 2015 Cuma

Kaptan, “Satırlarınızı sayın artık” dedi, “hem puntolar küçülmesin, hem habere yer kalsın.” Haklıdır. Zaten şu gökyüzünün altında söylenecek fazla söz de kalmadı aslında. Kalmışsa da onu bulup çıkarmak uzmanına yakışmaz mı? Ama köşe yazarlığı denilen “iş” de yine kaptanın dediği gibi tuhaf bir iştir. Yazanla okuyan arasında verimli bir alışveriştir; kimi zaman alıcı kim, satıcı kim hiç belli olmaz.

***

Tamam, “kısa yazın” dedi kaptan. Kısası şu; “binmişiz bir alamete, gidiyoruz kıyamete” diyenlerin sayısında hızlı bir yükseliş var. Karamsarlık bu satırların yazarı da dahil pek çok ihtiyarı sarmış durumda. Oysa ihtiyarlıktan sıyrılıp yaş almanın gençliğe, delikanlılığa engel olmaması gerektiğini kabul etmek bize daha çok yakışmaz mı?

***

Umutsuzluğumuzun kaynağı yenilgilerden yanlış sonuçlar çıkarmamızdır bana sorarsanız. Siyaset sahnesindeki bölünmeleri kendimize dert etmekten vazgeçmedikçe de yukarı doğru tırmanmak zordur. İşte Haziran Hareketi’nin seçimlerle ilgili açıklamasını düzden okuyan da, tersten okuyan da “eyvah” demekten kendini alamıyor. Peki, ne olmuş? Haziran Hareketi’nden CHP ya da HDP için bir destek çıkmamış. Peki, ama sevgili arkadaşlar, kardeşler, yoldaşlar, Gezi’nin izinden gidenler, farklı siyasi eğilimlerin dürüst temsilcileri, Gezi size hedefi mi gösterdi, yolu mu? “Engebelidir hedefe giden yollar” da demiştir belki.

***

Haziran Hareketi yani Hazirancılar siyasi partilerden gelen “bana mecbursunuz, durum böyle gerektiriyor” tuhaflığına evet demediler? Peki neye, kime evet diyecekler; kısası seçime giden yolda ne yapacaklar? Her şeyden önce Türkiye’nin zorbalığa teslim olmasına hayır diyecekler. Bunu yapmanın yollarını arayacak, “bize mecbursunuz” diyen olursa, sokağın hiçbir şeye mecbur olmadığını, kendi gündemi, kendi hedefleri, zamanı ve eylemi olduğunu gösterecekler.

***

Sokak en büyük partidir. İlk hedefle son hedefin diyalektiğini iyi kuran da sokağı kazanır. Sokağı kazanan seçimi kazanamasa da geleceği kazanır. Daha zaman var ve siyasi partiler şantaj yapmayı bırakıp işe girişseler iyi olur. Peki, sokak bu kadar büyükse neden hep yeniliyor? Sokak büyüktür ama daha sermaye siyasetçilerinin, dinle iş görenlerin oyunlarıyla baş edebilecek kadar “akıl baliğ” olmadı, olamadık; peki, olacağımız kesindir ama.

***

“Ne zaman?” diyenlere “bu seçimde ne olacak?” diyenlere halkın umut bağladığı partilerin Gezi romantizmini bırakıp yüzlerini Gezi’ye, yani sokağa dönmelerine, onun ne istediğine, ne dediğine bakmalarına bağlı olduğunu söylemekten başka ne yapabiliriz. “Seçimlerden umutlu musun” diye soruyor bir okurum. AKP’nin gideceğini umuyorum; nasıl gideceğini bilmiyorum; dışarıya değil içeriye bakıyorum.

***

Kaptan “kısa yazın” dedi. Kısa kesiyorum, telgraf çekiyorum, sokak diyorum, ne varsa sokakta diyorum. Partilere bunu iyi düşünmelerini salık veriyorum. Ötekilere de Yaşar Kemal’den selam ediyor; “zulmünüz artsın...” diyorum.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları