‘Bellrock(*)’ – ‘Five Hills(**)’! (15)

06 Mart 2015 Cuma

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 1977’de “8 Mart’ın Dünya Kadınlar Günü” olarak anılmasını kabul etti. Bu nedenle pazar günü dünyada kadınlar günü kutlanacak…
Neden 8 Mart? Amerika’nın Nev York kentinde 8 Mart 1857 günü 40 bin dokuma işçisi, daha iyi çalışma koşulları istemiyle, bir tekstil fabrikasında grev başlatmış, fabrikaya kilitlenen işçilere polis saldırmış, çıkan yangında 129 kadın işçi ölmüştü. Sosyal Demokrat Partisi’nden Clara Zetkin’in, 1910’da Danimarka’da toplanan “Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı’nda” Nev York’ta ölen kadın işçiler anısına 8 Mart’ın “Dünya Kadınlar Günü” olarak anılması önerisi oybirliğiyle kabul edildi.

***

Yunan ordusu ile şiddetli savaşın sürdüğü 1921’de “Bellrock’taki” başkomutanın devreye girmesi ile Türkiye’de 8 Mart’ın “Emekçi Kadınlar Günü” olarak kutlanmasına başlandı.
Kadınların ilk kez oy kullandığı TBMM seçimleri 8 Şubat 1935’te yapıldı, 17 kadın milletvekili ilk kez Meclis’e girdi. Bu kadınlardan birinin öyküsünü Mustafa Kemal Atatürk’ün bilinmeyen yönlerinin araştırıcısı rahmetli Sait Arif Terzioğlu Ağabeyim Cumhuriyet’te şöyle yazmıştı:
“Ankara’da yakıcı bir yaz günü idi. Atatürk beraberinde arkadaşları ve yaverleri olduğu halde Kızılcahamam’a giderken Kazan köyü yakınlarında durmuş ve otomobilinden inmişti. Köyün kadını, genci, yaşlısı, ihtiyarı, köylerinin içinden geçen, şosede duran bu yabancı konukları görünce hep koşuştular. Kimi su seğirtti, kimi ayran, bunlardan biri, güğümünden aktardığı soğuk ayranı Ata’ya uzattı:
- Bir soğuk ayran içer misiniz, dedi.
Bu çorak iklimin kavurduğu yüzünde, bronzlaşmış Türk kadının en bariz ifadelerini taşıyan bir Türk anası idi. Böğrüne sıkıştırdığı kundağı biraz daha bastırdıktan sonra, sağ elindeki ayran bardağını uzattı, bekledi. Ata, ayranı kana kana içmiş ve bir an durakladıktan sonra ona:
- Senin kocan kim? diye sormuştu
Köylü kadını, yüzü tunçlaşmış, elleri nasırlı bir Türk anası, Ankara’nın kendine has şivesi ile kocasının Sakarya Harbi’nde boğazından yaralanmış bir cengâver olduğunu söyledi. Ata bir soru daha sordu:
- Ne zaman doğdun?
- 1919’da Atatürk Samsun’a çıktığı zaman doğdum.
Ata, bir an düşündü. Yıl 1934 idi. Kadının bu ifadesine göre 15 yaşında olması lazım gelirdi. Halbuki karşısındaki kadın 25 yaşlarında görünüyordu tekrar sordu:
- Nasıl olur?
Evet, nasıl olurdu? Bu Satı Kadın hiç tereddütsüz, o her zamanki nüktedan haliyle ve memleketin işgal altında geçirdiği acı yılları ima ederek:
- Evet Paşam, ondan evvel yaşamıyordum ki!
Tam 6 çocuklu bu Anadolu kadını 1890 doğumluydu. Kazan köyünün muhtarıydı. Türkiye’deki ilk kadın muhtardı.
- Babam Kara Mehmet’lerden. Kazan’ın muhtarlık mührü bana ondan miras kaldı. Sizi görmek fırsatını bize bahşettiğiniz için bahtiyarlık duyuyoruz Paşam.
- Peki, kadınların da erkekler gibi çalışıp çeşitli mevkilere yükselmesi konusunda ne düşünüyorsun?
- Şüphesiz doğrudur. Ve kadınlarımız Cumhuriyetin mefkûresi altında bunu başarmak azmine sahiptir. Biz kadınlar hedefe yürüyecek ve Cumhuriyet meşalesini her alanda taşıyacağız Paşam.
Mustafa Kemal bu yanıttan son derece memnun olmuştu. Bu konuşma onu bir hayli düşündürdü. Ayrılırken yaverine kadının ismini ve adresini not ettirdi.”

***

“Five Hills’deki” Sultan, kadınlar için “Kadın ile erkeği eşit konuma getiremezsiniz, o fıtrata terstir. Tabiatları bünyeleri fıtratları farklıdır. İş hayatında hamile bir kadını erkekle aynı şartlara tabii tutamazsınız” demedi mi?
Yazıdaki resimlerden birinde Osmanlı Sultanı Abdülaziz’in kızı Saliha ve 2. Abdülhamit Han’ın torunu Neslişah görülüyor. Üstelik bu sultanlar İslamiyetin kurucusu Muhammed’in “dinsel ardılı” olan “halife” unvanlarına da sahiptiler!
Bir de altındaki resme bakın Yeni Türkiye’nin “Five Hills’deki” Sultan’ın Esra ve Sümeyye adlarındaki kızları… Nerede yaşıyorlar “laik” Türkiye Cumhuriyeti’nde…

***

Türkiye İstatistik Kurumu’nun dün açıkladığı (TUİK) “Kadın 2014” araştırmasının sonuçlarına göre nüfusumuzun yüzde 49.8’ini kadınlar oluşturuyor. Kadınlarımız, erkeklerden 5.7 yıl daha uzun yaşıyorlar!
21. yüzyılda Sultan’ın Yeni Türkiyesi’nde kadınların yüzde 9.4’ü “okuma yazma” bilmiyor ve yüzde 6.9’u kendilerinin onayı olmadan ailelerinin kararı ile evlendirilmişler!
“Yaşam Memnuniyeti Araştırması” sonuçlarına göre, “mutlu olduğunu” söyleyen bireylerin oranı 2013’te yüzde 59 iken 2014’te yüzde 56.3’e düşmüş. Kadınlarda “mutluluk oranı” 2013’te yüzde 61.9 iken 2014’te yüzde 60.4; erkeklerde ise 2013’te yüzde 56.1 iken 2014’te yüzde 52’ye gerilemiş.
Rakamlar herhangi bir araştırma şirketinin değil, devletin resmi kurumu TUİK’in olduğunu da anımsayalım.

***

Sait Ağabey’in Satı Kadın ile ilgili yazısı şöyle sona eriyordu:
“Satı Kadın niçin milletvekili seçildiğini bilmiyordu. Ama Mustafa Kemal onu neden seçtiğini bilecekti. Çünkü kurduğu Cumhuriyetin temelinde bu ülkenin kadınlarının da olduğunu biliyordu. Seçmek ve seçilmek onların da haklarıydı. 1923’te İzmir’de yaptığı konuşmasında diyordu ki: ‘Şuna inanmak lazımdır ki, dünya yüzünde gördüğünüz her şey kadının eseridir!’

(*) Çankaya – (**) Beştepe  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları