Seçeneksizlik Çöldür!

09 Mart 2015 Pazartesi

Siyasetin doğasında vardır; bir yandan seçim gününe hazırlık yapılır, bir yandan da seçimin hemen sonrası için senaryolar konuşulur.
AKP için seçim sonrası işin ortası yok; ya zafer ya çöküş…
AKP gibi iktidar olmak üzere kurgulanmış, çizgisi olmayan, çıkar amaçlı partiler seçimi kaybedip iktidardan düştüğünde dağılırlar.
Bunu AKP koalisyonunun tarafları da biliyor. En iyi Erdoğan biliyor. O nedenle de kendince hesaplar yapıyor. Biliyor ki, anayasayı değiştirme gücüne sahip bir iktidara, kayıtsız şartsız yöneteceği bir çoğunluğa sahip olmazsa başkanlık bir yana, keyfince bir cumhurbaşkanlığı da zor.
Bütün bunları dikkate alarak siyaset üreten AKP takımı topluma şöyle bir seçenek sunuyor:
AKP iktidarlarında hangi AKP iktidarını tercih edersiniz; Erdoğan’ın tam hâkim olduğu mu, araya Gül serpiştirilmiş olanı mı, Davutoğlu vitrinli geri dörtlüsü olan bir takım mı?
Hangi AKP?

***

Siyasetin doğası böyle bir dayatmayı kabul etmez, etmemesi gerekir.
Siyasette seçeneksizlik çöldür.
Böyle bir durum mevcut iktidarı da çürütür.
AKP koalisyonu her yöntemi deneyerek seçeneksizliğe oynuyor. ‘’En iyisi benim’’ yok; “ben gidersem mahvolursunuz’’ var… Eşit koşullarda bir yarış yok; iktidara doping serbest, muhalefete her türlü esaret zinciri var…
Bütün bunlara karşın iktidar oy kaybediyor. Bunu kamuoyu yoklamalarıyla gündeme getiren kuruluşların üzerine gidiyor, devlet gücüyle saldırıyor.
Nefret söyleminde Erdoğan’la yarışan Davutoğlu’nun partiyi taşıyamayacağı görülünce Gül’lü çözümlerin arandığı anlaşılıyor.
Kamuoyu Erdoğan’ın her şeyine alıştığı için Gül’ün AKP’ye gelişini uygun bulan sözlerini olağan bir açıklama olarak verdi!
Cumhurbaşkanının bağımsızlığı, anayasal olarak partisi ile tüm bağlarını kesme zorunluluğu kimin umurunda…

***

Erdoğan bunlarla da yetinmiyor, iktidarının 13. yılında hâlâ mağduriyet edebiyatı yapıyor. Hakkını teslim edelim; hem mağduriyette hem de herkese tehditler savurup toplumu germede mangalda kül, tespihte püskül, edebiyatta fasikül bırakmıyorlar…
Bu döngünün kırılması siyasetin seçenek üretmesine bağlı. AKP bunu engellemek için de çok şey yapıyor. Ancak ne olursa olsun bunun bahanesi olamaz. Hele gelinen noktada hiç olamaz.
Sürekli karanlığa karşı bağırarak aydınlığa ulaşılmaz.
Şu sözün evrenselleşmesi ne güzel; karanlıktan yakınacağına bir ışık da sen yak.
Bu anlamda ilk ışık şudur:
AKP’lerden AKP beğenmeye mecbur değiliz… AKP’nin dayattığı gündemi reddediyoruz…



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İYİ Parti çıkmazı! 18 Nisan 2024
Zafer sorumluluğu... 17 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları