Başbakan Düşünmeden Konuşmayı Sürdürüyor

19 Kasım 2008 Çarşamba

Biz alıştık, ama yabancılar; özellikle uluslararası ilişkileri yönetenler, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanının ağzına geleni olduğu gibi açıklamasına bakalım alışacaklar mı?

Sayın Başbakanın Washington ve New Yorkta ABD kamuoyuna Türkiyenin dış politikasını anlatmak amacıyla düzenlenen iki toplantıda da özellikle İranın nükleer silah yapımını koşullu olarak savunan konuşmalarının Batı dünyasındaki yankıları -bu yazı hazırlanırken- henüz gelmemişti. Ama bizim uluslararası ilişkilerimizi yönetmiş olan bir dizi emekli diplomatımızın da önceki gün bir gazetede yer alan açıklamalarında söyledikleri gibi, Batı dünyası ve özellikle de NATOnun; Washingtonda Brookings Enstitüsünde, hemen arkasından da New Yorkta Colombia Üniversitesinde İrana yöneltilen kuşku ve eleştirileri göğüslemeye kalkışması tam anlamı ile bir diplomasi gafıdır.

Erdoğanın, ABD başkentindeki konuşmasında İran böyle bir silahı, eğer kitle imha silahı olarak yapıyorsa, her şeyden önce ona bunu yapma diyenlerin de kendilerinin nükleer silahı olmaması gerekir. Sizde nükleer silah olacak, karşı tarafa sen yapma diyeceksin. O da kendini savunmaya geçiyor. Bu her ülke için geçerlidiye gazete ve televizyonlara yansıyan konuşmasından söz ediyorum.

Türkiye, bir NATO ülkesi olmasa; özellikle de AKP iktidarı ABDyi her fırsatta stratejik müttefikimiz diye tanımlamasa, dahası dış politikamız bağlantısız olarak adlandırılacak bir stratejiye dayanmış olsa, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanının bu sözleri elbette önemli bir anlam ifade eder.

IMF’den borç isterken...

Ama ABDye görünürde G-20 zirvesi için gitmiş de olsa, dünya âlem biliyor ki Erdoğanın asıl amacı IMF ile yeni bir borç anlaşmasını gerçekleştirmektir.

Gerçi Başbakan, sadece birkaç gün önce hızla yayılan ekonomik krizi olabildiğince hafif atlatabilmek için kendisine IMF ile bir an önce anlaşma sağlanmasını salık verenlere meydan okuyarak Ümüğümüzü sıktırmayacağız demiş olsa da, o sözlerin etkisi daha çok bizim sınırlarımız içinde kaldığı için IMF Başkanı ile New Yorkta hafta sonunda gerçekleşen görüşmesinde sözlerine dobra dobra Sizden para istemeye gelmiştim diye başlamakta da sakınca görmemiştir.

Öylelikle, yaptığı doğaçlama açıklamaların, sade vatandaş deyimi ile hiçbir kıymeti harbiyesi olmaması gerektiğinide onlarca defa örneklemiştir. Ama o örneklerin büyük çoğunlukla ayaküstü yapılan iç politika ağırlıklı olaylarla ilgili olması başka bir şeydir. Kamuoyumuz onlara bir ölçüde alışabilir ve dahası bazı kesimler Kasımpaşa jargonu içinde gördüğü bu söylemlere hoşgörü ile de bakabilir.

Hem arabuluculuk önermek..

Türkiye, komşusu İrana ABDden yönelen tepkilerin, tıpkı Saddam Irakına olduğu gibi, bir sıcak savaşa dönmemesini çok isabetli olarak savunmaktadır. Bunun için de ABD ve İran arasında arabuluculuk yapmaya da hazır olduğunu söylemektedir. Ama o söylemleri unutmuş görünen bir başbakanın, İran ile ABD ya da İsrail arasındaki nükleer silah yapımına dayanan gerginliği gidermek için öteki tarafa da sen de aynı şeyi yapdemesinin ciddi yönü olmadığı da biliniyor.

Bazı yorumcuların daha şimdiden Erdoğanın bu gafını, Batı ittifakının üyesi Türkiyeden çok, İranın nüfuz alanına kaymış küçük bir Ortadoğu ülkesinin liderine yakışacak türden görmesi abartılı gelmemelidir.

 

Faks: 0 216 302 82 08 obirgit@e-kolay.net



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları