Atatürk'e Yalan Söyleyenler ve O'nu 'Taşıyamayanlar'...

19 Kasım 2008 Çarşamba

Yeni bir 10 Kasım haftası geçirdik. Atatürkün ölüm yıldönümünde İstanbuldaydım. Televizyonda herkesi sırayla dinledik. Hepsi Ataya olan saygısı, sevgisi ve hayranlığını aktardı. Sakince dinledim: Meğer Onu ne çok seven devlet büyüğü vekurumsalbaşkan varmış

Ben herhalde başka gezegende yaşıyorum. Her gün Atatürkü savunduğu için susturulan gazeteciler, görevden alınan eğitimciler, içeri alınan yazarlar, herhalde benim uydurduğum senaryolar! Riya, inkârcılık ve çıkar adına neler yapılabileceğini tekrar dehşetle gördüm.

AtatürkeAnıtkabirin gözüne baka baka’’ nasıl yalan söylendiğini gördüm. Onun mirasını en sinsi taktiklerle çökertmeye çalışanların, Onun karşısında nasıl ezilip büzülerek bir şey olmamış gibi Ataya Atayı övdüklerini gördüm. Hayat dersi diye ibretle seyrettim. Sonra her şeyi seyreden diğer bazılarına baktım. Herkesin bir hesabı kitabı vardı ve tek ortak noktaları, Atayarahat uyucümlesini sarfettikleri zamanki umursamazlıklarıydı. Ülke kabaca üç gruba ayrılmış: Atatürk Cumhuriyetini toptan değiştirmeye çalışanlar, onları durdurmak için canları ve gelecekleri pahasına demokratik haklarını kullanarak tepki verenler ve... bu iki gruba dahil olmadan korkakça, çok zeki bir şeyler söylüyor görünerek Dini istismar edenlerle, Atatürkü istismar edenlere eşit derecede karşıyım gibi bir cümleyle ortaya harika inciler dökenler... İşte en çekemediğim grup onlar. Oh ne rahat! Hem bir şey yapma, hem yapanlara çamur at, kabahat tepki verenlerdeymiş gibi ortadan yorumlar yap, böylece ne şiş yansın, ne kebap!

İşte başta onlar olmak üzere, bu ülkenin aymazlarına, Hasan Âli Yücelin, Atatürkün naaşı Etnografya Müzesine taşınırken yazdıklarını okutmak istiyorum. Sevgili arkadaşım, yazar Turhan Feyizoğlu yolladı. 21 Kasım 1938 günü naaşı taşıyan 12 vekil şu isimlerden oluşuyordu: Naşid ULUĞ (Kütahya), Mehmed SOMER (Kütahya), Eyüb DANIŞOĞLU (Trabzon), Kenan URAL (Manisa), Hasan Âli YÜCEL (İzmir), Hikmet IŞIK (Erzincan), Hilmi ÇORUH (Mardin), Zühtü AKIN (Kırklareli), Galib PEKEL (Tokat), Hamdi Mustafa GÜRSOY (İstanbul), Osman ERÇİN (Manisa), Atıf BAYINDIR (İstanbul). Yücelin sözleri (özetle) kulaklarımızda patlıyor:

Biliyor musun, bu ağaçtan kolunu tutarak taşıdığın tabutun içinde kim var? O insan mı? Olamaz. O bir cihandı. Fezalara sığmamalıydı; nasıl bir soğuk mahfazanın içinde durabiliyor?.. Sen bu muammayı çözemezsin. Önüne bak. Taşı, o cihanı bu tabutun içinde belleyerek taşı!.. Sen Onu daima kendi arzularına göre yürür ve yaşar görmüştün. Şimdi O, hareketlerini sizin iradelerinize bırakmıştır. İstediğiniz yere koyup, dilediğiniz yere kaldırıyorsunuz. Niçin bu hür ve hareketlerine sahip insan, hürriyetinden ve iradesinden vazgeçmiştir? Şimdi senin götürmek istediğin yer, Onun gitmek istediği yerdir. Gözlerinin nemini kurutmadan, bol bol gözyaşı dökerek Onu taşımak vazifendir. O kadar!.. Taşı Onu Bir cihan götürüyorsun. Cihanları yaratan bir insan götürüyorsun. Korkma ezilmezsin. O, kendini ezilmeden taşıtmak için sana kendi kudretinden vermiştir. Dikkat et, bu tabutun içindeki varlığında da O seni taşıyor. Sen kendini taşıyor gibisin. Karanlık meçhullere dalma. Ellerinin üstünde en büyük hakikati götürüyorsun. Maziyi istikbale halkediyorsun. Taşı; yükün ağır, fakat paha biçilmez bir kıymettedir. Taşı; Onu taşıyarak sen de tarih oluyorsun! Yer nemli, gök nemli, gözlerin nemli. Bu ıslak hava içinde kaskatı ve kupkuru bir şey taşımaktasın. Üzülme. Maddenin ve ruhun bu çiseleyen yaşlarıyla o katılık yumuşuyor, o kuruluk yavaş yavaş yok oluyor. Taşıdığın cansız şeye yepyeni, başka bir hayat gelmektedir. Ve onun için değil midir ki Onu taşırken bu hayat sana da sirayet ederek o aziz yükün altında dipdirisin. Canlısınız; taşıyanda ve taşınanda ölüm artık siliniyor. Fanilik, beka (kalım) ile omuz omuza Bu kadar yakınlık içersinde Onu hayatta hissetmiyor musun? Taşı, Onu taşıyarak yaşayacaksın. Yaşadıkça O’nu taşıyacaksın. Taşı, taşı!..”

[email protected]

Faks: 0212 227 34 65



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Erken seçim mi dediniz? 18 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları