Neden Kozmik Oda?

23 Mart 2015 Pazartesi

Casusluk kokan bir operasyon, Bülent Arınç’a suikast uydurması ile kozmik odaya girilmesinin Seferberlik Tetkik Kurulu’nun ortadan kaldırılmasına neden olduğunu bu köşeden dile getirmiştik.
Kimileri, Seferberlik Tetkik Kurulu’nun ortadan kalkmasının çok hayırlı bir iş olduğu kanısında.
Doğrudur. Uğur Mumcu’nun da yazılarında dile getirdiği gibi, NATO’ya üye olmamızın hemen ardından olası bir Sovyet işgaline karşı örgütlenmiş olan Seferberlik Tetkik Kurulu, Türkiye’de 1923 devrimcileri ile solculara karşı büyük birader ve ortaklarının yön göstericiliğinde düzenlenen tezgâhları, öldürümleri, provokasyonları kurgulayan Gladyo yapılanmasının odağı olmuştu.
Ancak... Sovyetler’in içten ve dıştan yıkılmasından sonra; öngörülmüş tehdidin yok oluşu ile birlikte Türkiye’de başgösteren davranış biçimi, büyük birader ve ortakları açısından “tehlikeli” bir hal almaya başladı.
1. Körfez bunalımı sırasında ABD’nin güvenilir adamı Turgut Özal’a rağmen baba Bush’un isteklerinin yerine getirilmemesi, oğul Bush döneminde de ABD’nin Irak işgaline karşı Türkiye’nin sınırlarını açmakta direnmesi; NATO’nun Çevik Güç aracılığıyla bölücü terör örgütü PKK’ye yaptığı yardımlar, Irak’ın kuzeyinde Türk askerlerinin kafasına çuval geçirilmesi gibi olaylar “yakın müttefikliği” zedeledi.
Emperyalizmin küreselleşme masalı çerçevesinde Türkiye’nin içinde bulunduğu bölgeyi yeniden biçimlendirme çabaları da, Türk ordusunda giderek gelişmekte olan laik ulus devleti koruma içgüdüsü ile çelişmekteydi.
Soğuk savaş boyunca Pentagoncu generaller aracılığıyla kurulmuş sağlam müttefiklik bağları gevşeme eğilimi göstermekteydi. Büyük birader ve ortakları; Türkiye’de piyasasever, tam bağımlı, etnikçi, cemaatçi bir tür federatif yapı peşindeydiler. Bu yapı, boyun eğmeye her an hazır, esnek, yeterince küçük, kontrol edilebilir olmalıydı. Bunun karşısındaki en büyük engel, varlığını sürdürmekte olan ulusal, Cumhuriyetçi kurumlardı.
İşte tam bu aşamada Ergenekon, Balyoz, Bülent Arınç’a suikast savları ile toptan temizleme harekâtı devreye sokuldu. Hazır, Cumhuriyet devrimine kinli AKP de iktidardayken; Pentagoncu generaller ile ABD’ye sığınmış vaizin cemaati el ele verip ordunun laik, ulus devlet yanlısı kadrolarını tasfiye ettiler.
Onlarca yıl emperyalizmin emrinde kullanılan Seferberlik Tetkik Kurulu da, gizli tutulan yapısı ile olası bir “bağımsız davranma yetisi kazanma” olasılığına karşı, uluslararası istemleri yerine getiremez, dolayısıyla “denetlenemez” hale gelebilir kaygısıyla “Bülent Arınç’a suikast” uydurmasıyla ortadan kaldırıldı.
Kozmik oda operasyonunun, Türkiye’nin üzerinde çevrilen dolapların en önemli parçalarından biri olduğu kuşku götürmez.
Egemen güçler, Türk devriminden arda kalan en ufak bir ışığın bile sızabileceğinden endişe ettikleri yerleri kendi karanlıkları ile tıkamakta kararlılar. Hem de “Hayırlı iş, yeni, yenilik” diyerek...

Oy Cemaat, Oy...
Geçen eylül ayı sonuydu. Talip Apaydın’ın cenazesindeydik. Kocatepe Camisi’nin avlusunda YARSAV üyesi olduğunu bildiğimiz bir yargıç ile söyleşiyorduk. Konu, ekim ayında yapılacak HSYK seçimleriydi.
O sırada, geçen yıllarda CHP’den milletvekili adayı olduğunu bildiğimiz biri yaklaştı yanımıza ve yargıca dönerek “HSYK seçimlerinde tavrınız nasıl olacak” diye sordu.
Yargıç henüz yanıt bile vermeden o CHP’li, “Cemaat adaylarına vermelisiniz oyunuzu. Başka çaremiz yok.”
Çok şaşırmıştık. “CHP’liler bile cemaatten medet umuyorsa, vay halimize” deyince o CHP’li yanımızdan sessizce ayrılmıştı.
Duyduk ki, aynı CHP’li, Ankara’dan yine milletvekili adayı olmak için önseçime giriyormuş. Bulursa, cemaatçilerden oy ister artık...

Hangisi?
CHP Genel Başkan Yardımcısı Selin Sayek Böke, Haber Türk ile yaptığı söyleşide, bir kez daha AKP iktidarının ekonomi kurmayı Ali Babacan’ın politikalarını doğru bulduğunu yineledi:
“Bazı söylemlerine bakınca Ali Babacan’ın adeta CHP’li olduğunu düşünüyorum! Doğru şeyler söylüyor.”
Aynı günlerde, CHP’nin diğer Genel Başkan Yardımcısı Burhan Şenatalar, Datça’da konuştu: “Ekonomik tablo kötüdür. Ekonomik tablonun kötüye gitmesinin bir nedeni, AKP’nin iktisat politikasıdır.”
Hangisi CHP’nin resmi görüşü acaba?  

Önseçim Sandığı
Siyaseti bir sorumluluk,yurt görevi, düşünce ve ilke savaşımı olarak gören CHP’liler, tüm parti üyelerini ön seçimde sandık başına çağırıyorlar. Üyeler sorumluluklarını yapmazlarsa, meydanın hemşehricilere, delege ağalarına, aşiretçilere, paragöz simsarlara, naylon üyelere kalacağı konusunda kaygılılar.
Bir kısım CHP üyesi de bilgisunar üzerinden bir kampanya başlattı. Diyorlar ki:
“Kılıçdaroğlu, ön seçime katılıyor. Enis Berberoğlu, Gürsel Tekin, Mehmet Bekaroğlu, Sezgin Tanrıkulu, Erdoğan Toprak, Murat Özçelik ve diğer yöneticiler, haydi siz de ön seçime girin. Partiye demokrasi gelsin.”

 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Şamar örnekleri 6 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları