Müzik ve Çanakkale...

25 Mart 2015 Çarşamba

Savaşlar tarih boyu bestecilerin duygularını resimleyebildikleri konulardır. Orkestra ise imge güçlerini kullanmaya elverişli zengin bir alan yaratır onlar için

Askerin saldırısını trompetlerle ya da trombonların fanfarlarıyla duyarsınız; kahramanlık duygularını vurmalı çalgıların devasa sesinde, savaşın dehşetini kemanların, viyolaların tremololarında yaşarsınız; incecik hüzünleri arp, pikkolo flüt ya da viyolanın ağıtıyla dinlersiniz.

“Çanakkale içinde vurdular beni/ Ölmeden mezara koydular beni” ezgisi bu korkunç savaşın acısını kuşaklar boyu yansıtmış, en dokunaklı ezgilerden biridir. Savaşlardan esinlenen yapıtlar orkestranın geniş olanaklarında kahramanlık coşkusuyla, yok olmanın acısını iç içe işlemişlerdir.
Askerin saldırısını trompetlerle ya da trombonların fanfarlarıyla duyarsınız; kahramanlık duygularını vurmalı çalgıların devasa sesinde, savaşın dehşetini kemanların, viyolaların tremololarında (titreşimli çalış) yaşarsınız; incecik hüzünleri arp, pikkolo flüt ya da viyolanın ağıdıyla dinlersiniz. Topluluğa koro ve solistler de eklenirse şiirsel, destansı bir yapıt oluşur. Savaşlar tarih boyu bestecilerin duygularını resimleyebildikleri konulardır. Orkestra ise imge güçlerini kullanmaya elverişli zengin bir alan yaratır onlar için.
Geçen hafta Çanakkale Zaferinin 100. yılı anılırken İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası Süleyman Alnıtemiz’in yeni yapıtı “Kanlı Sırt/ Anzak” başlıklı senfonik şiiri seslendirdi. Polonyalı Şef Pijarowski’nin yönettiği bu konseri ne yazık ki izleyemedim. Ama çağdaş müzik tarihimize dönüp baktım ve yüz yılın en hazin olaylarından biri olan Çanakkale Savaşı’nı yansıtan yapıtların bir panoramasını çıkartmaya çalıştım: Necil Kazım Akses’in Ölümsüz Kahramanlar başlıklı 6.Senfonisi (bestecinin son çalışması- 1999. Ne yazık ki sadece 1.bölümü tamamlanmış); Çetin Işıközlü’nün Çanakkale Kahramanları adlı destansı oratoryosu (2005); Ali Hoca’nın Çanakkale Oratoryosu (2006); Münir Nurettin Beken’in Çanakkale Senfonik Şiiri (2005); Hasan Niyazi Tura’nın Çanakkale Şehitleri İçin Senfonik Şiiri (2005, 2006); Musa Göçmen’ in 18 Mart Süiti, ilk gözüme çarpanlar.
43. İstanbul Festivali’nin açılışında Sasha Goetzel yönetimindeki BİFO tarafından Hasan Niyazi Tura’ya ısmarlanan Çanakkale Savaşı için yeni bir senfonik şiir seslendirilecek. Hasan’ın büyükbabası, değerli bestecimiz Yalçın Tura’nın babası Mustafa Niyazi Bey Çanakkale gazilerindenmiş. Çocukluğundan itibaren Çanakkale’nin acılarını bilen bir ailede yetişen Hasan’ın bu senfonik şiiri Şehitin Türküsü başlığını taşıyor.
Çanakkale Savaşının 100. yılında Bilkent Senfoni Orkestrası da genç kuşak bestecilerimize yapıt ısmarlamış. Yurtdışında ödüller kazanarak adını duyurmuş bu bestecilerimiz: Yiğit Aydın, Mahir Cetiz, Evrim Demirel, Recep Gül, Füsun Köksal, Turgut Pöğün, Onur Türkmen ve Tolga Yayalar.
Şef Matthew Coorey yönetimindeki Bilkent Senfoni Orkestrası, mezzo soprano Asude Karayavuz, bas Tuncay Kurtoğlu solistliğinde; Arda Aydın ve İrem Aydın’ın sunumuyla Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda bu yepyeni yapıtları seslendirecek. Truva’dan, Birinci Dünya Savaşı’na; asker anı ve mektuplarından, Avustralyalıların ziyaretlerine farklı temaların bir bütün içinde yer aldığı projenin direktörlüğü Nusret İspir’e, küratör ve kurgusu Hasan Ali Karasar’a ait. Bence bu konser Çanakkaleyi 100. yılında anmak kadar, önemli bir grup bestecimizin son çalışmalarını tanıtmak açısından çok büyük önem taşıyor.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Eski bayramlar 10 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları