Olaylar Ve Görüşler

Terapistimiz Sanat

26 Mart 2015 Perşembe

Her gün bir kaos ortamının yaşandığı Cumhuriyet Türkiyesi’nde ve böyle bir atmosferde sanat ve kültür etkinliklerinin ivme kazanması insanlarımızı şaşırtmamalı.

Engeller, imkânsızlıklar, ne söylerseniz söyleyin sanat furyası dur durak bilmiyor.
Müzik, tiyatro, bale, opera, konserler, festivaller, yarışmalar, turneler, sergiler, bilimsel konferanslar, gelen giden ve kapalı gişe oynayan dünyanın ünlü divaları ve toplulukları...
Bu ilgiyi kimse kulak arkası yapamaz ve artık mümkün de değildir.
Milyonlarca insanı ilgilendiren, medeni ve çağdaş olmak için daima ileri giden bu yaşam biçimini, topluluğumuz olmazsa olmazların başına koydu.

Sanat lüks değildir
Bu serüveni Müzik-i Mualim Mektebi ile başlatan yüce Atatürk, Devlet Opera ve Balesi, Devlet Tiyatrosu, senfoni orkestraları ve güzel sanatlar; sanatın bir lüks ve boş zaman değerlendirmesi olmadığı anlayışıyla, sanatın bilgili, duyarlı, kişilikli ve sorumluluk duygusuna sahip, demokratik ve laik bir toplumun kültürünün oluşmasında öncü oldular.
Sanatçılar bu yönde sözleri ile oyunlarıyla ve duygularıyla birleşip bir medeniyet oluşturdular.
Barış ve sevgiyle ve ilgiyle izlenen, ne olursa olsun tıkır tıkır çalışan bu kurumların sanatçılarının zamanımızdaki tedirginliği üzücüdür.

İngiltere’deki durum
Gelelim İngiltere’deki sanat konseyine. Bilgili, bilinçli kendini tanıtan demokrat insan kimliğinin oluşması sonrasında bu hazzı ve güzelliği topluluklarla paylaşma zevkini amaç edinen İngiliz Sanat Konseyi’nin en faal üyesi bize hiç de yabancı değil. İngiliz ve Türk balesinin kurucusu Ninette de Valois -biz ona madam derdik-.
Londra dahil Covent Garden Opera binasındaki kraliçenin locasının hemen yanındaki loca ona aittir.
Bu saygın ve dünya sanat fenomeni hanım, Türk insanına orkestra olsun, opera - bale olsun bu alandaki yardımları bu konseyin desteğiyle yaptı. Ülkemize getirdiği orkestra şefi, rejisör, koreograf ve misafir sanatçılarıyla sahnelerimizi renklendirdi. Onun bu duyarlılığının, çok masraflı ve zor olan bu olağanüstü yardımlarının nedeni, insanlarımızı sevmesi ve en önemlisi bizlerin bu işteki yeteneği.

Varsa yoksa sanat
Bu organik bağlantı sonrası bu kurumlar altın devrini yaşadı. İngiltere’deki sanat konseyi, sanatçılarıyla dünya çapında kariyer yapmış besteci, rejisör, koreograf ve varlıklarını sanata ve sanatçı için harcayan, varlıklı sanatseverlerdir. Onlar için varsa yoksa sanattır.
Avrupa’da iktidarların ve siyasetçilerin, 6 asırdan bu yana katmerleşerek zamanımıza kadar gelmiş bu güzelliklere karışmak, yön vermek zaten akıllarına gelmez ve getirmezler de.
Senelerce bu taşın üzerine bir taş koymayan bu zihniyete rağmen kurum olarak gelinen nokta mucizedir.  

OĞUZ ÖZLEM ADOB Sanatçısı

 

-

 

Senfoni Bitiriliyor mu?

SANATIN YAYGINLAŞMASI VE SANATSEVER SORUNLARININ AZALTILMASI KONUSUNDA KÜLTÜR BAKANLIĞI’NIN BU ÖNEMLİ SORUNA İLGİ GÖSTERMESİ GEREKİYOR.

Yirmi beş yılı aşkın bir süredir, İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası’nın (İDSO) konserlerini düzenli olarak izlerim.
Kendisi de hekim olan eşimle birlikte, yıllarca hastane ve hekimlik ortamının getirdiği stresi ve bedensel yıpranmayı, Atatürk Kültür Merkezi’ndeki (AKM) cuma akşamı konserleri ile eritmeye çalışırdık.

AKM’nin önemi
AKM, klasik Batı müziği etkinliklerinin yanı sıra, Türk sanat müziği ve klasik Türk müziği konserlerini de izleyebildiğimiz güzel ve çekici bir ortamdı.
İstanbullu sanatseverler gerek toplu taşıma araçları, gerekse kendi araçları ile AKM’ye kolayca ulaşabilir, kentin göbeğindeki bu güzel ortamda, sanatı doya doya özümseyerek haftanın tüm olumsuzluklarının ve yorgunluklarının etkisinden kurtulabilirlerdi.

İDSO konserleri
Son yıllarda, İstanbulluların elindeki bu güzel olanak ortadan kalktı. AKM’nin sanat etkinliklerine kapatılması nedeniyle, İDSO konserleri, yersizlikten farklı farklı yerlerde icra edilmek zorunda kaldı.
Fulya Sanat Merkezi’nin konser salonu, Avrupa yakasındaki izleyiciler için, bu amaç için kullanılmaya başlandı. Buna karşın son iki yıl içinde, Fulya’daki binanın önemli bir bölümünün bir özel sağlık kuruluşunun spor tesislerine tahsis edilmesi nedeni ile sanatseverler, konser salonuna ulaşmak için, yağmurlu ve karlı havalarda, yürümeyi güçleştiren, su birikintileri için drenaj sistemi olmayan, uzun ve çapraşık bir yoldan geçerek salona ulaşmaya zorlandılar.
Bu zorluklar bile sanatseverleri yıldıramadı. İDSO’nun yıllık abonman kartlarının ve biletlerinin alındığı gişelerin AKM’den Anadolu yakasına taşınması bile biletli izleyici ve abonman sayısını azaltamadı.

Senfoninin geleceği
Bununla beraber, Kemal Atatürk’ün “devletin ileri gelenlerinden bile üstün tuttuğu” gözbebeğimiz olan senfoni orkestrası sanatçılarının son zamanlarda, yüzlerindeki mutsuzluk, umutsuzluk iyice belirgin hale gelmeye başladı.
Bu durum gitgide sanatseverlerin ilgisini çekti; nedenlerini araştırmaya itti.
İDSO ile ilgili olarak pek çok olumsuzlukların ortaya çıktığı, orkestranın geleceğinin bile sorgulandığı duyuldu.
Üstüne üstlük, son 1.5 yıllık süre içinde, hemen her konserde 2-3 sanatçının yaş sınırı ve emeklilik nedeniyle orkestradan ayrıldıklarını, buna karşın ortaya çıkan boşluğun, arkadan gelen taze kuvvetle, yani yeni konservatuvar mezunları ile takviye edilmediğini öğrendik.
Üzülerek, yeni elemanlar için kadrolar oluşturulmadığı duyumunu aldık.
Acaba, ülkemizin gözbebeği olan bir kurum olan İDSO, hiçbir mantıklı düşünce ile bağdaşmayacak bir yöntemle, yavaş yavaş bitirilmek mi isteniyordu? Unutmamak gerekir:
Sanatçıların ve sanat etkinliklerinin olmaması, bir toplumun önemli yaşam damarlarından birinin kopması anlamına gelir. Sanatın ve sanatçının desteklenmesi, kültürel etkinlikler için yatırım yapılması, toplumumuz için, en az biz sağlık çalışanlarının gördüğü hizmetler kadar önemlidir. Çocuklarımızın eğitimi için vazgeçilemez bir gereksinimdir. Toplumumuzdaki hoşgörüsüzlük, kadın cinayetleri, silah taşıma oranının artması, hep sanatsal etkinliklerin azalması ve zayıflamasına paralel olarak artmaktadır.

Sanatın sesine kulak vermek
Kültür Bakanlığımızın bu önemli soruna ilgi göstermesini, sanatın yaygınlaşması ve sanatsever sorunlarının azaltılması konusunda gerekeni en kısa sürede yapmasını diliyoruz.
Yakın bir geçmişte “Avrupa Kültür ve Sanat Başkenti” olma onurunu taşıyan 15 milyonluk İstanbulumuzda yaşayan sanatseverlerin, kent yaşamını benimseyen büyük çoğunluğun, gençlerin ve öğrencilerin sesine kulak vermelerini bekliyoruz...  

Prof. Dr. CENK BÜYÜKÜNAL



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları