İlhan Selçuk

İçki yasakları

04 Aralık 2005 Pazar

İtalyan yazarı Giovanni Papini ‘Tersine Tarih’ başlıklı yazısında özetle der ki:

- Tarihi anlayabilmek için tersinden okumalı, bugünlerden geçmişe doğru gitmeli...

20’nci yüzyılın ortasında birisi çıkıp İsmet Paşa’ya:

- Paşam, deseydi, çok partili rejime geçiyoruz; ama 21’inci yüzyılın başında iktidara geçecek bir parti içki yasağına başvuracak...

İnönü’nün yanıtı ne olurdu:

- Haydi canım sen de!..

*

Bugünden geçmişe baktığımızda içki yasağını Dördüncü Murat döneminde görüyoruz; o çağda bile toplumun sağduyusu konuyu mizaha dönüştürmüştür...

Dördüncü Murat zamanında Bektaşi’yi rakı içerken yakalamışlar...

- Ulan, seni bırakırız, ama, bundan sonra içmeyeceğine ant iç bakalım...

Bektaşi’nin yanıtı:

- Vallahi de içmem, billahi de içmem!..

*

Dördüncü Murat tüm meyhaneleri kapatmış, içki gizli gizli kahvehanelerde içilir olmuş...

Padişah tebdil geziyormuş, bir kahveye dalmış, bakmış ki Bektaşi önüne kırmızı şarabını koymuş içiyor...

Sormuş:

- Bardaktaki nedir?..

Baba Erenler durumu çakmış, karşısındakinin Dördüncü Murat olduğunu anlayıp yanıtını vermiş:

- Sudur Sultanım!..

- Be adam!.. Hiç kırmızı su olur mu?..

Bektaşi:

- Sizi görünce utanç ve korkusundan kızardı Padişahım!..

*

İslam kültüründe içki üzerine nice şiir, fıkra, özdeyiş var, bu yoldaki edebiyat zengin mi zengin...

Ömer Hayyam’dan bir dörtlük:

“Dünyaları değişmem kızıl şaraba;

Ay da ondan sönük, çoban yıldızı da.

Şarap satanların aklına şaşarım

Ondan iyi ne alacaklar acaba?”

*

Dördüncü Murat, Bektaşi’nin bağ evine uğramış...

Baba Erenler’e sormuş:

- Bağın büyük, bu kadar üzümü ne yapıyorsun?..

- Biz kalabalığız, yeriz sultanım...

- Yemekle biter mi?..

- Yiyemediğimizi sıkıp suyunu içeriz sultanım!..

- Bu kadar üzüm suyu içilir mi?..

- İçemediğimizi fıçılara doldurup kaldırırız...

Padişah:

- Peki, üzüm suyu fıçıda dura dura şarap olmaz mı?

Bektaşi lafın nereye gideceğini anladığı için:

- O Allah’ın bileceği iştir sultanım, demiş, biz fıçılara doldurup üzüm suyunu Allah’a havale ederiz; sirke mi yapar, şarap mı yapar, kendisinin bileceği iştir, biz ona karışmayız...

*

Bir softayla bir Bektaşi yan yana dua ediyorlarmış:

Softa:

- Allahım, demiş, beni dinden imandan yoksun kılma!..

Bektaşi:

- Allahım, demiş, beni rakısız bırakma!..

Softa kızmış:

- Bre!.. Bu ne biçim dua?..

Bektaşi:

- Kızma be imanım, herkes Allah’tan kendinde olmayanı ister, sana iman lazım, bana da rakı!..

(4 Aralık 2005 tarihli yazısı)
 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Patrikhanenin Sicili... 11 Haziran 2012
Mumcu'nun Saptamaları... 7 Haziran 2012

Günün Köşe Yazıları