Bir MGK Anısı

30 Mart 2015 Pazartesi

Dönemin insan haklarından sorumlu Devlet Bakanı Algan Hacaloğlu, Temmuz 1995’te Süleyman Demirel başkanlığında yapılan ve konusu terörle mücadele olan Milli Güvenlik Kurulu’nda yaptığı konuşmayı aktarıyor:
“Silahlı Kuvvetlerimiz olaylara doğrudan müdahale etmeye başlamaları sonucu, terörle mücadele daha somut ve olumlu sonuçlar alınmaya başlanıldı. Ancak belli ki, silahlı kuvvetlerimiz, operasyonları için geniş harekât alanlarına ihtiyaç duyuyor; bu kapsamda güvenliğin sağlanmasına dönük olarak belirli köy ve mezraların zorunlu olarak boşaltılması öngörülüyor.
Halen zorunlu olarak boşaltılan köy sayısı 800’e, boşaltılan mezra sayısı 2 bin 500’e, evlerini boşaltmaya, göçe zorlanan insan sayısı 400 bine yaklaşıyor. Köylerindeki doğal yaşam koşullarından kopartılan bu yurttaşlarımız, Diyarbakır, Elazığ, Van, Şanlıurfa, Hakkâri gibi en yakın çevre illerinde yaşama tutunmaya çalışmakta. Kent merkezlerinde barınmaya, korunmaya, çoluk çocukları ile varlıklarını sürdürmeye çalışan bu insanlarımızın sorunlarına hızla el uzatılmaz, devlet kendilerini kucaklamaz, ‘barınma, iş, geçim, sağlık, eğitim’ sorunlarına acil çözümler üretilmezse, önümüzdeki yakın dönemde bu konunun, en önemli ‘güvenlik, huzur ve toplumsal’ sorun olarak ülkemizin karşısına çıkması kaçınılmaz olacaktır.”
Bu sözlere kimse yanıt vermemiş, itiraz etmemiş. Hacaloğlu, bu suskunluğun günün DYP-CHP koalisyon iktidarının “kararsızlığı, yetersizliği ve çaresizliğinin” yansıması olduğunu itiraf edip bugüne geliyor:
“Aradan yıllar geçti. Sorunlara bugüne değin çözüm üretilmedi, üretilemedi. Güvenlik, gönüllülük ve devlet doğrudan desteği altında Köye Dönüş Projesi’nde ciddi bir adım atılmadı. Mağduriyetler, insan hakkı ihlalleri (barınma, yaşam, sağlık, çalışma, eğitim, konut hakları) tırmandı; bu sorunlar dönerek önümüze, tırmanan terör eylemleri olarak geldi. Devletin elini uzatmadığı, sokağa terk ettiği, o günlerin 5-10 yaşındaki çocuklar, bizim çocuklarımız, takip eden on beş- yirmi yıl içinde terör örgütünün ‘militan’ kaynağını oluşturdu.”
Ne o dönemde ne de AKP döneminde, yöre insanı ve çocuklarına sosyal devlet ilkeleri çerçevesinde sahip çıkılabildi.
Hacaloğlu, bu yanlışların üstüne AKP’nin, Cumhuriyetin kuruluş değer ve yapılarına duyarsız, ABD’nin Ortadoğu stratejisine bağımlı, Kürt sorunu ile terörle mücadeleyi birbirinden ayırmayan siyasetinin eklendiğini anımsatıyor ve diyor ki:
“Bedeli, ülkemizin farklı etnik kökenden yurttaşları olarak ağır ödedik.”
Ödüyoruz da...

Azalarak Çoğalmak
Basitle yetinen bir yığın düşünün. Neyin güzel, neyin çirkin, neyin anlamlı, neyin saçma olduğunu ancak içgüdü düzeyinde farkına varabilen bir yığın. Pompalananı en üstün, şişirileni en ünlü, pofpoflananı en değerli, böbürleneni en seçkinden sayan bir yığın.
Şair Ahmet Telli, kendisiyle yapılan söyleşileri “SöyleSen” adlı kitapta toplamış. Tanımladığımız yığın karşısında bir şairin, aydının çaresizliğini yansıttığı bir yanıtı var o kitapta:
“Algılama tembelliğini sarsmak kolay değil. Dünyanın en zor şeyi belki budur. Öyle olmasaydı kitlelerin en gerici sendikalarda, partilerde, derneklerde birikmemesi gerekirdi.”
Bir şey daha söylemiş Ahmet Telli:
“Azalarak çoğalmak daha anlamdır.”
Telli’nin söylediği hiççilik, yokçuluk gibi algılanmasın, sakın. Bugün yaşanan gerçekliği çok yalın anlatıyor sadece.

Kurucu
Ahmet Altan, Recep Tayyip Erdoğan’ın, Mustafa Kemal’in siyasi tavrını izlediğini söylemiş.
Atatürk; eğitimi, kişiliği, birikimi, önderliği, ufku, üstün zekâsı, iyi ve örnek insanlığı, düşün gücü, örgütçülüğü, kahramanlığı, cesareti, ilkesel tutumu ile kurtarıcı ve kurucudur.
Yıkıcı olmak ise kolaydır. Hiçbir özel yetenek istemez. Yıkar, geçer.

Dert
Laforizma İbrahim Eroğlu’ndan:
Burası Türkiye: Kimi aş, kimi de a.ş. derdinde.

Çeyiz Yardımı
En son torbaya çeyiz yardımı ile konut yardımını tıktılar. Laf olsun, torba dolsun diye...
İki yardımın da yaşamda yeri olmadığını CHP Kocaeli Milletvekili Haydar Akar şöyle anlatıyor:
“Torba kanunla getirilene göre, 5 bin lira çeyiz yardımı alabilmek için üç yılda 25 bin liranın, yani aylık ortalama 700 liranın birikmesi gerekiyor. Ford fabrikasında çalışan 6 bin 500 sanat okulu mezunu ve iki yıllık meslek yüksekokulu mezunu genç, 1200 lira ücret alıyor. Şimdi, bu arkadaşımızın ayda 700 lira yatırıp üç yıl sonra çeyiz yardımı alma şansı var mı?
15 bin lira konut yardımı alabilmek için de 75 bin lira birikmesi gerekiyor. Bunun için de ayda 2 bin lira yatırmak gerekiyor.”
Aklı yok sayanlar, herkesin de aklı olmadığını sanıyorlar.

Alışkanlık
Ahmet Davutoğlu, Kemal Kılıçdaroğlu’nun emeklilere iki ikramiye vereceğine ilişkin vaadine “Kimin cebinden veriyorsun?” diye karşı çıkıyor.
Alışkın değiller çünkü. Şimdiye değin milyonların cebinden alıp üç-beş kişiye dağıtmışlar hep.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Şamar örnekleri 6 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları