Kime Yaradı?

02 Nisan 2015 Perşembe

31 Mart’ta olduğu gibi, benim için oturduğum semtte 20 saate yakın elektrik kesintisi yüzünden 30 Mart günü de karanlık bir gündü. Elektriksizlik yüzünden için-de yüzdüğümüz gözle görülür karanlığın bilincine varmış durumdaydık. Öbür günler ise “ol mahiler ki, derya içredir deryayı bilmezler” misali, karanlığın farkında değildik.
Türkiye’nin, interkonnekte sistemin iflasıyla, karanlığın bilincine vardığı gün, Çağlayan Adliyesi’nde başka karanlık bir eylem daha yapıldı. DHKP-C’li olduğu ileri sürülen iki militan, Berkin Elvan soruşturmasının savcısı Mehmet Selim Kiraz’ı rehin aldılar.
Sekiz saat süren eylemin müzakereler aşamasında telefonum çaldı. Arayan, istihbarat işlerine bulaşmış, kulağı delik bir tanıdığımdı. Zaman zaman arar, istihbarat örgütleri ile ilgili konular-da, uyarıcı, aydınlatıcı bilgiler verirdi.
Bu kez de öyle oldu. DHKP-C’nin gücünü yitirdiğini, ama son zamanlarda MİT tarafından bir eylemde kullanılmak üzere palazlandırıldığını ileri sürüyordu.
Türkiye’de yaşamış olanlar için söyledikleri akla aykırı değildi.
Biz bu konuşmayı yaparken, henüz savcı ve eylemciler hayattaydılar.
Henüz, olayların sonucu bilinmiyordu ama, yine de belliydi.

***

-Kimse sağ çıkmayacak görürsün, dedim muhatabıma.
Gerçekten de başka türlüsü beklenmezdi. Herkes ölünce, ısmarlanan terör eylemi gerçekleşmiş olacak ve ardında ipucu da kalmayacaktı.
Nitekim öyle de oldu.
Berkin Elvan’ın babasının “Bana yeni bir acı daha yaşatmayın, kanı kanla yıkamayın!” çağrılarına karşın olay bilindiği şekilde sonuçlandı.
Bir istihbarat fenomeni olan ve olacakları önceden isabetle haber veren Fuat Avni’nin de yaklaşık bundan 2 ay önce, DHKP-C’nin yeniden aktif hale getirilerek eylemler yaptırılacağını yazdığı dünkü Cumhuriyet’te yer aldı. Cumhuriyet’in dün yazdığına göre (sayfa 8) “DHKP-C’nin içindeki Fidan’ın özel ekibi MİT’çiler, İstanbul-Ankara arasında mekik dokuyorlar” yazıyordu bir tweet’inde Fuat Avni. Fuat Avni, DHKP-C’nin yeniden aktif hale getirileceği planlarının hazırlandığını, kullanılacak isimlerin belirlendiğini de belirtiyordu.
Bu bilgilerin ışığında “kime yarar”ı da sorunca 31 Mart eyleminin ardındaki gizli güce ulaşırız.

***

Hukukun üstünlüğünü, üstünün hukukuna çevirmek için hukuka savaş açmış olan bir iktidarın, şu olayı hukuka ve savunmanlara karşı kullanmaya başlamasının örneklerini hemen olayın ardından yaşamaya başladık bile.
Aynı şekilde, eylemin seçim arifesinde, İç Güvenlik Yasası’nın nasıl elzem olduğunu göstermek üzere iktidar tarafından kullanılacağını da göreceğiz.
Olayın anahtarı şurada:
Genellikle siyasal iktidarlar seçime giden ortamda sükûnet ve istikrar isterler. Siyasetini gerginlik üzerine bina etmiş olan Tayyip Bey, bir yandan istikrarsızlık tehdidini gerginlik unsuru olarak tutarken, kendi iktidarını istikrar güvencesi olarak gösterebilmek için, seçim ortamlarının sakin, olaysız geçmesine çalışırdı.
Eylemsizlik, çatışmasızlık AKP’nin özlediği ortamdı.
Şimdi ise olay tam tersine dönmüş bulunuyor.
Buradan seçime ya da seçimsizliğe kadar geçecek zaman içinde, artık istikrarsızlık AKP’nin, daha doğrusu Tayyip Bey’in işine daha çok geliyor.
Önümüzdeki günlerde, başka alanlarda, başka eylemlerle, çatışmalarla, provokasyonlarla karşılaşacağımızdan hiç şüpheniz olmasın!
Hepsi de karanlığı koyulaştırmak üzere hazırlanmış bu düzenekler karşısında altın soruyu aklımızdan çıkarmayalım:
-Bu iş kime yarar?
Keşke bilmeden tezgâha alet olanlar da bu soruyu baştan sormuş olsalardı.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları