Benim Canım Annem...

08 Mayıs 2011 Pazar
\n\n\n

Benim Canım Annem,

\n

Bugünün Anneler Günü olması, sana seslenmem, seninle konuşmam için sadece ve sadece bir bahane Bunu sen de, ben de, tüm okurlar da elbet biliyor Bir de yine biliyoruz ki, sana seslenmek, senin aracılığınla tüm anneleri, tüm çocukları kucaklama isteğimden ve niyetimden başka bir şey değil Kimileri bugünü tam bir tüketim yarışına soksa da, ben yine de fırsat bu fırsat annelere sarılmak için kullanıyorum bu özel günü.

\n

Canım Anam, Sen gideli, yedi yıl olmuş. Kimi zaman dün gibi, kimi zaman tüm bir ömür ya da yetmiş yıl gibi Yaşadığımız korkunç haksızlıklar karşısında hep, iyi ki yoksun diyorum.

\n

Örneğin basına yönelik baskılar, haksızlık, hukuksuzluk, tehdit karşısında, arkadaşlarıma, meslektaşlarıma reva görülen zulüm karşısında hem nasıl öfkelenip isyan edeceğini, protesto yürüyüşlerine katılacağını; hem de korku ve endişeden bin kez ölüp, aman yavrum dikkatli ol tembihlerini geçeceğini görüyor gibiyim. Sanki bu baskı ve tehdidin dikkatle ilintisi olabilirmiş gibi

\n

Canım Anam, o var diye kendimi bu ülkede, bu dünyada daha güvende, daha zengin, daha insan gibi hissettiğim Halit Çelenki de kaybettikKoca Çınar, üç fidanla buluştu. Bize, ona bir kez daha teşekkür etmek düştü.

\n

Benim canım arkadaşım, annem, yaşadığımız güzellikler karşısında da eksikliğin hep omuz başımda Sanki birlikte izliyor, birlikte değerlendiriyoruz yaşadıklarımı Bütün o güzellikleri, yaratıcı eylemleri, sanatsal etkinlikleri sanki sana anlatırmış gibi, okurlara anlatıyorum.

\n

Hani derler ya, insanın çocukluğu, annenin ölümüyle biter diye Belki de yaşamın en değerli anlarını hep seninle paylaştığımdan, sanki benim çocukluğum hiç bitmiyormuş gibi geliyor bana

\n

‘Hayatımızın mimarı’

\n

Benim Canım Annem,

\n

Şu son günlerde Anneler Günü kutlamaları arasında rastladığım bir tanımlama çok hoşuma gitti. Arkitera haber bültenindeydi: Hayatımızın mimarı annelerimiz…” diyordu.

\n

Ne doğru bir tanımlama:

\n

O mimarinin temelinde sevgi ve şefkat var. Çocukların hiç ama hiç dinmeyen gereksinimi; yaşları kaç olursa olsun hiç doyamadıkları; hep daha çoğunu, ama kendi tayin ettikleri zamanlarda istedikleri sevgi ve şefkat

\n

O mimarinin çizimlerinde elbet özgürlük var, bağımsızlık var Sevgiyle, şefkatle çocuğunu sınırlamamak, kısıtlamamak, boğmamak; bırakmayı bilmek var.

\n

O mimarinin perspektifinde, bakış açısında, vericilik, almadan, karşılık almayı beklemeden vermek var Anneler, çocuklarına verdikçe zenginleşendir Çocukların borçları, asla anne ve babalarına değil; kendi çocuklarınadır. İşte bu mimarinin perspektifinde bunları asla unutmamak, hep anımsamak var!

\n

Bu temel öğeler üzerine eklenen, bilgi ve birikim, deneyim ve gelecek düşü

\n

İşte canım anam, annelerin mimarisi hazırlıyor, gelecek kuşakların yaşam biçimlerini, hayatlarını ve nasıl bir insan olacaklarını... Nasıl bir toplumda yaşamak istediklerini

\n

Benim Canım annem,

\n

Şu yukarıda bir çırpıda sıraladıklarımı ben senden öğrendim. Ve bugün senin aracılığında tüm Anneleri” \t-doğurmuş olsunlar ya da olmasınlar tüm anneleri- bir kez daha kucaklıyorum.

\n

Sevgili okurlar ve tüm çocuklar; Nerede olurlarsa olsunlar, bugün annelerinizikucaklayın. Kollarınızla değilse bile gönlünüzle Onlar hissederler bunu

\n

NOT: 10 Mayıs, Leyla Gencerin ölüm yıldönümü. Salı günü saat 18.00de Kadıköy Süreyya Operasında La Diva Turcayı anacağız. Onun sesini, aryalarını dinleyeceğiz. Hepinizi bekleriz.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları