Çapkınlar Yandı!

01 Aralık 2008 Pazartesi

Hayırlı sabahlar, vallahi billahi ben derim ki, kadın-erkek çapkınlar iyice bir köşeye sıkıştı. En büyük yardımcıları cep telefonları 2009 Temmuz’u itibarıyla artık görüntülü.

Aman canım bundan bana ne demeyin, insanız, hepimizin başına gelebilir, önlenemez bir hızla gelişen iletişim teknolojisi eski zaman casuslarının, dedektiflerinin işini iyice bir zorlamıştı, şimdi çalım atmaya hazırlanıyor.

Neden söz ettiğimi anlamışsınızdır, afilli adıyla üçüncü nesil cep telefonlarından söz ediyorum. Artık bütün konuşmalarımız görüntülü olacak. Gerçi kameralı bilgisayarlar sayesinde epey bir zamandır görüntüye aşinaydık ama bu üçüncü nesil cep telefonları tam bir baş belası olacak, benden söylemesi. Çünkü cep telefonlarının görüntüsüz hali bile pek çok çapkınlık vakasının şıp diye öğrenilmesine neden oluyordu, hadi utanmayın, ya sizin başınıza gelmiştir ya da çevredeki bir arkadaşınızın ya da orada burada duymuşsunuzdur, görüntüsüz cep bile birer usta dedektif gibi her türlü yamuğu belli ediyor, görüntülü olanın ortalığı nasıl karıştıracağını hayal bile edemiyorum.

Biraz pazar keyfi yapalım, bende çok fazla cep vakası var, birkaç tanesini anlatacağım, siz de bir düşünün, bazılarınızın kıs kıs güldüğünü tahmin ediyorum. Şimdi adam çapkın, öyle böyle değil, karısı delirmiş durumda, adamın en büyük özelliği çok başarılı yalanlar uydurması. Şöyle bir durum bile var, adam eve geliyor, soyunuyor, karısı bakıyor adamın sağ göğsünde kocaman bir kızarıklık, kadın bağırmaya başlıyor, “Bu nedir böyle?” Adam gayet sakin, “Canım bugün işte birdenbire kalbimin üstünde bir ağırlık hissettim, korktum, durup geçsin diye biraz ovaladım. O yüzden kızarmıştır.”

Bu yanıt üzerine kadın birden telaşlanıyor, şefkatle kocasına sarılıyor ve dramatik bir sesle adamın kulağına fısıldıyor. “Sen ölürsen ben de ölürüm.”

Kahraman adamımızın ne denli inandırıcı bir biçimde yalan söylediğini anladınız değil mi, durumu çakmayanlara ben söyleyeyim, kalbimiz sol tarafınızdadır. Neyse adam böyle bir adam, kadın şüphe içinde ama elde delil yok, kadın dedektife gidecek ama bunu da kendine yediremiyor. Neyse efendim bir gün kadın alışveriş dönüşü bir merhaba demek için eşinin işyerine gidiyor ve şansa bakın ki, adamın her zaman ofise gelen cep telefonu faturası o gün masanın üstünde. Adam bir ara dışarı çıkıyor ve kadın bir anda bir eski zaman casusu gibi masadaki cep telefonu faturasını kapıp hemen oracıktaki faks makinesinden kendine bir fotokopi çıkarıp çantasına atıyor.

Sonrası kadın eve geliyor ve bir de bakıyor, bilmediği bir cep telefonu her gün aranmış, kadın kalbi çarparak o cep telefonunu çeviriyor ve neşeli bir kadın sesi “Alo” diyor, kadın adeta korkarak telefonu kapatıyor. Bir süre kocaya hiçbir şey belli etmiyor, bir gece koca iş toplantısına kalacağını söylüyor ve kadın kahramanımız o gece elleri titreyerek yüreği ağzında ele geçirdiği cep telefonu numarasını çeviriyor, gene aynı kadın sesi “Alo,” diyor ve kadın kahramanımız telefonu açan kadına çok net bir biçimde, kocasının adını söyleyip onu telefona çağırmasını rica ediyor, “Çok acil bir durum var,” diyor, öteki kadın şaşkınlıktan yanı başındaki kocaya “Seni arıyorlar,” diyerek telefonu uzatıyor. O başarılı yalan senaryoları yazan adam bu durum karşısında “pes” ediyor. Yüklüce bir nafaka ödediğini söylemeliyim.

Bir hikâye daha, eh hep erkekler çapkınlık yapacak değil ya, bu kez çapkın kahramanımız bir kadın. Fevkalade akıllı biri. İki cep telefonu var, biri herkesin bildiği, ortalıklarda bırakılan bir cep telefonu, öteki sadece kendinin ve sevgilisinin bildiği bir başka cep telefonu. Yani önlem müthiş. Bu özel cep telefonu çantaların en gizli köşesinde sürekli sessizde tutuluyor. Ama insanın bazen şeytana inanası geliyor, karı-koca tatile çıkıyorlar, koca denizde, kadın odaya çıkmak için bir bahane bulup hemen öteki cep telefonuna sarılıyor, konuşuyor, konuşuyor sonra telefonu yatağın üstüne bırakıp banyoya giriyor. Sahildeki kocanın canı sıkılıyor, odada kitabı var ama karısı cep telefonunu plajda unutmuş, adam üşenmiyor, kitabını almak için odaya giriyor, onda da oda kartı var, odaya giren koca karısının banyoda olduğunu fark ediyor, “Ben geldim, kitabımı alıp çıkıyorum,” diye seslenip masanın üstünde duran kitabını alıp çıkıyor, yok hayır, tam çıkarken yatağın üstündeki cep telefonunu görüyor, ne olduğunu pek kavrayamıyor ve cep telefonunu eline alıp konuşulan son numarayı çeviriyor, bir erkek sesi “Söyle canım,” diye telefonu açıyor.

Böyle hikâyelerden bol bir şey yok. Ama gelecek şu üçüncü nesil hayatımızı tümden gözetim altına alacak. Birini arıyorsunuz açıyor, “sevgilim neredesin,” “canım şu anda filanca bardayım,” “şöyle biraz telefonu çevrede gezdir, kimler var, kimler yok göreyim,”durumu anladınız mı? Ama buna karşı benim ve arkadaşlarımın geliştirdikleri muhteşem bir senaryo var. Onu da telifini alınca açıklayacağım. Zengin olmaya karar verdim.

İyi pazarlar...

[email protected]



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları