Üçleme Üzerine...

03 Haziran 2011 Cuma
\n

Silivri üçlemesinin ilk kitabı Zulümhanenin yayımlanmasından kısa bir süre sonra bu planlamanın öyküsünü okurla paylaşmış, ikinci ve üçüncü kitabı

\n\n\n

tasarladığım zaman dilimini de okurun önüne koymayı sorumluluk edindiğimi yazmıştım.

\n

Geldiğim noktayı da paylaşmalıyım.

\n

Her yazar olabildiğince çok okura ulaşmak ister. Benim arzum şu oldu:

\n

Balbay kardeş, dilerim bu kitapların sana saldıran kitaplardan çok satar.

\n

Üç kitap, çerçevesi genişleyerek devam edecekti. Silivri Toplama Kampı-Zulümhaneyi iddianame analizi, savunmam ve hapiste yaşam çerçevesinde tuttum.

\n

Düşünüyorum O Halde Sanığım-Zulümhanede dili ve duruşu öne çıkarmak istedim. Cumhuriyet Kitaplarından arkadaşlar bu duruşuselamlamak için kitabı güvercine sardılar Silivriye binlerce güvercin uçuyorsloganı Türkiyenin dört bir yanından yankılandı.

\n

O güvercinlerin arkasına yazılanları, beraberindeki mektupları toplasam, abartmadan söylüyorum, ayrı bir kitap olur. Her yaştan, her kentten, her meslekten duyarlı insanlar yalnız olmadığımı hissettirdi bana. Antalyanın Kaş ilçesi Yeşilköy beldesinde oturan Ahmet Bucaktan Mustafa Denizliye kadar geniş bir yelpazeden gelen güvercinler yalnızlık ormanını cıvıl cıvıl yaptılar. Ahmet Bucak, Ömrümde ilk kez bir kişiye mektup yazıyorumdiyordu.

\n

Bir anaokulu öğretmeni, 6 yaş çocuklarına, Özgürlük sizin için ne ifade ediyor, çizindemiş. Güvercin eşliğinde orijinal çizimleri göndermiş.

\n

Bir çocuk, hayvanat bahçesindeki hayvanları kafesten çıkarmaktır, demiş. Bir diğeri, kapının anahtarına sahip olmaktır demiş, onu çizmiş. Bir başkası, prensesin şatosunun olmasıdır deyip, dağ gibi bir şato çizmiş. Birine göre de özgürlük anne-babanın kollarını ona açması.

\n

Bütün güvercinlere bir kez daha teşekkür ediyorum.

\n

***

\n

Üçüncü kitap, Demokrasi Tanrısı-Zulümdarın açısını biraz daha geniş tuttum. Dini kullanarak iktidara gelen, demokrasiyi kullanarak iktidarını değişmez kılmak isteyen, bunun için her yöntemi denediğinden, halk arasında adı Zulümdara çıkan bir kişiyi anlatıyor.

\n

Anlatımı roman türünde denediğim için taslağı bir ustaya okutmak istedim. Hücrede de yapayalnızım.

\n

Aklıma Adnan Binyazar geldi. Tam o sırada basılmamış kitap toplatma baskınları vardı. Bir an düşündüm, ya taslak Binyazara ulaştığında başına bir şey gelirse... Ya, Ergenekonun edebiyat kolunu da buldukdiye Binyazarın üstüne giderlerse...

\n

Yaşamı romanlara sığmayacak çilelerle geçmiş Binyazarla ilgili böyle bir tatsızlığın olasılığı bile beni rahatsız etti.

\n

Taslağa son şeklini verdim, kapattım. İki gün hiç ilgilenmedim. Üçüncü gün bir yabancı gibi alıp, bulutlarla ve demir parmaklıklarla birlikte okudum. Ertesi gün duruşmalar başlıyordu, yayınevimize gönderdim.

\n

***

\n

Mayıs 2010da başladığım, bir yılda bitirmeyi tasarladığım üçleme Nisan 2011de tamamlandı.

\n

Mayıs başı güzel bir iç rahatlığım, topluma karşı sorumluluğumu yerine getirmiş olma huzurum vardı. Kapalı bir yerde iç rahatlığı çok geniş bir durumdur.

\n

Bu kitapları, içeride, her şeyi yaşarken yazmak istedim. Hem bugüne hitap ederim, hem de geleceğe miras bırakırım diye düşündüm.

\n

Bugünü görmek istemeyenler, yıllar sonra geçmişe baktığında zorlanmamış olur!

\n

Silivride ilk bir yıl tamamen okumaya dayalıydı. Şu tabelayı asmıştım kendime:

\n

Silivri dolum tesisleri!

\n

Üçlemeyi yazmaya başlarken tabelayı değiştirdim. İkinci yıl şu asılıydı:

\n

Silivri üretim tesisleri.

\n

Mayıs başında kendime bir hafta izin verdim. Beşinci gün, içimdeki ses yeni tabelayı asdiye bağırıp duruyordu.

\n

Mecburen izni kesip döndüm. Tabelayı astım:

\n

Silivri planlama tesisleri.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İYİ Parti çıkmazı! 18 Nisan 2024
Zafer sorumluluğu... 17 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları