çArşı’nın Rıza’sı

19 Nisan 2015 Pazar

Sevgili, Cumhuriyet’in bir zamanlar efsanevi bir çaycısı varmış, ben yetişemedim, ama öyküleri dillere destan. 1950’li yıllarda bir gün, Vasfi Rıza, Necmi Rıza ve Raşit Rıza gazetenin Türkocağı Caddesi’ndeki ahşap binasında bir araya gelmişler. Çay servisi yapmak üzere odaya giren Cemal bu konukları görünce hemen lafı yapıştırmış: - Maşallah burada bir tek Allah’ın rızası eksik! Öyküyü anımsamamın nedeni, Beşiktaş’ta Başkan Fikret Orman ile çArşı grubu arasında çıkan “Rıza” tartışması. Beşiktaş Kulübü’nün Başkanı Fikret Ormanlar’ın 17-25 Aralık sürecinin baş “kahramanı!” Rıza Sarraf ile yemekte buluştuğunun, Sarraf’ın 1.2 milyon TL ödeyerek yeni stattan bir loca aldığının ortaya çıkması üzerine, ünlü çArşı tepki koydu. “Beşiktaş parası yetenlerin değil, Hakkı Yeten’lerin takımıdır” mesajıyla olayı protesto eden çArşı, baskıya, zulme, Gezi’deki talana, nükleere karşı çıktığı gibi, Sarraf Rıza’ya da karşı çıktı. “H..... Rıza’nın değil Atom Karınca Rıza’nın Beşiktaş’ı” sloganıyla tavrını koyan çArşı’nın tutumu üzerinde düşünmekte yarar var. Bir spor kulübünün taraftarlarının veya üyelerinin hepsinin aynı meşrepten, aynı kökenden, aynı adaptan, aynı edepten olması gerekli mi?

***

Spor kulüplerinin, bir anlamda da toplumsal renkliliği ve çeşitliliği, bir ahenk içinde gerçekleştirmek olarak tanımlayabileceğimiz işlevleri, onların tabanlarının çok değişik adaptan, edepten, kökenden, mezhepten, meşrepten olmalarıyla daha iyi yerine getirilir. Spor kulüplerinin tabanlarındaki siyasal, sosyal, sınıfsal, etnik ve mezhepsel çeşitlilik yararlıdır. Çünkü böylelikle değişiklikler, farklılıklar arasında ortak alanlar oluşturmak olanağı doğar. Bunun demokrasiye katkılarını tekrar tekrar anımsatmak bilmem gerekli mi? Galatasaray’ın Avrupa’daki başarılarının, İstanbul-Ankara- Diyarbakır düzleminde yarattığı ortak coşkuyu unutmayalım. Ancak her konuda olduğu gibi, burada da dozun, özü etkilediğini de akıldan çıkarmayalım. Bir spor kulübünün körü körüne yandaşlığı, futbolun bir oyun olduğunu unutup onu her şey sanmanın bağnazlığının ne gibi sonuçlar doğurduğunu da yaşayarak gördük. Demek burada yine ne yaptığımız kadar, onu nasıl yaptığımız konusundaki altın kural geçerli, hatta futbolu toplumların afyonu olmaktan çıkarmak açısından zorunlu.

***

Burada şu sonuca varıyoruz: Bir futbol takımı bir siyasi parti veya bir fikir kulübü değildir. Değişik düşünceden dünya görüşünden insanları bir araya getirebilir, getirmelidir de... Bunu hoşgörüyle karşılamak hatta yüreklendirmek zorundayız. Spor kulübü siyaset odağı değildir ve olmamalıdır. Ama bununla birlikte spor kulübünün üyesi veya taraftarı da onda bazı moral veya toplumsal değerlerin bulunmasını isteyebilir, ona bazı değerler yükleyebilir. İşte Beşiktaş’ın çArşı grubu öyle yapıyor. Geçenlerde Galatasaraylılar Derneği’nden bir T-shirt aldım. Üzerinde Fransızca olarak “bir liseden fazlası” yazıyordu. çArşı da onun gibi, bir taraftar grubundan fazla bir şey. Takımı Beşiktaş’tan maçlarda galibiyet, sezon sonlarında şampiyonluğun yanı sıra, hatta onun kadar, belki de ondan da fazla, bazı değerlere uymasını, bazı örnekleri izlemesini bekliyor. Yani sağlam kafa-sağlam vücut dengesi durumları... Böyle bir grubun emek simgesi Rıza Çalımbay’ı (Atom Karınca), neyin simgesi olduğunu burada söylemeyeceğim Rıza Sarraf’a tercih etmesini yadırgamamak gerek. Bir de düşün! Ya aksi olsaydı? Daha mı iyi olurdu?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları