Adnan Binyazar

Ad Anmaktan Korkanlar...

03 Aralık 2008 Çarşamba

Yurtdışında olmanız sizi yurttan uzaklara düşürmüyor. Teknik gelişmeler çok şeyi değiştirdi; uyduya bağlıysanız dünyanın her yerine ulaşabiliyorsunuz.

Bir ayağınız bir anakarada, öbürü başkasında...

Kabloyla yetinmeniz bile nice olanaklar sunuyor; düğmeye bastınız mı, en az 10 Türk kanalı ekrandaki yerini alıyor.

Evrende dönüp duran iki dünya var: Bildiğimiz yerküre, tekniğin yarattığı sanal gösterim dünyası...

***

Devlete güven duygusuyla yetişmiş bizim kuşaklar, yurtdışında televizyon izleyeceklerse yine de TRT-INTi seçiyorlar.

24 Kasımda düğmeye basınca karşıma Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik çıktı. Öğretmenlerin bayramıdır diye televizyonu kapatmadım.

Çelik de, benim gibi, darlıklar içinde okumuş.

O, Vanın Gürpınar ilçesinde doğmuşsa, benim ilk atandığım yer de Gürpınar...

Zorlasam akraba çıkacağız!

Çiçek sunan Doğayı kucaklaması, özürlü Burçakı bağrına basması gözümü yaşarttı.

***

Böyle bir günde eğitim sorunlarına eğileceğine, eski müsteşarı Prof. Dr. Necat Birinci ve Vandan arayan yeğeninin telefonlarıyla, Bakan, öğrencilik, öğretmenlik başarılarını sıralamaya geçti.

Geçti de, Bakanın sıradan başarılarını yırtıcı gür sesiyle,Doğrusunuz... Doğrusunuz..diye onaylayan bayan sunucunun içeriksiz soruları devlet televizyonunun ciddiyetine hiç mi hiç yakışmadı.

Sunucu, süslü sözcüklerle Bakanın iyi şiir okuduğunu dile getirince, o da, Cahit Sıtkı Tarancıdan seçtiği Memleket İsterimşiirini, hakçası, gerçekten güzel okudu.

Güzel okudu da, neden şairin, okuyanın dilini onurlandıracak adını söylemedi...

Neden?..

***

Bakan edebiyat eğitimi görmüş; Başbakanı gibi, ad karıştırmaktan çekinmiş olabilir miydi?

Çekinmediyse, büyük bir şairin adını es geçmek ona yakışır mı?

Dilinizi tutsanız, aklınız dürter; Bakan, şiiri kendisinin yazdığı izlenimi vermiş olma yanılgısına düşebilir miydi?

Yoksa, sosyalistçe çağrışımları olan bu şiirin yazarını anmanın iki katlı suç olacağını mı düşündü?

Ben de düşünüyorum; Öğretmen lokomotif, öğrenciler vagondur,özdeyişsel tanımını yapan, Öğretmene varamadım/Naylon çorap alamadım dizelerini öğretmenlik mesleğinin altın çağları olarak dile getiren bir Bakana bunlar yakıştırılır mı?

Bildiği halde koca bir şairin adını anmayana yakıştırılır!

***

Köy Enstitüleri soruluyor;Cumhuriyet döneminin en başarılı milli eğitim bakanlarından biriolduğu vurgulanan Çelik, Hasan Âli Yücelle İsmail Hakkı Tonguçun adını ağzına almıyor...

Belki kaçırdım;Günbegünprogramında Atatürk adını da anmadı.

Bir emekli öğretmen, Atatürkün eğitime ilişkin özdeyişlerini okudu; o da Bakanına uydu.

10 Kasımda sahneyi ad anmaktan korkanlar doldurmuştu.

Ne yazık!

TRT-INTin yürekli çalışanları Bakanın arkasına düşen panoya sözleriyle birlikte adını yansıtmasalardı, Atatürk’süz bir öğretmenler günü kutlanacaktı Türkiye Cumhuriyetinde...

***

Her karanlığın aydınlığı var; Artvinin bir dağ köyünde çalışan Nuray öğretmenin, çocuklarını ısıtmak için evinden sınıfa odun taşıyan elleri ekrana yansımamış olsaydı, bu yıl da boş laflarla avutulan meslektaşlarımın bu güzel gününü kutlamak, onlara en büyük hakaret olurdu...

[email protected]



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Romeo ve Juliet 12 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları