Kılıçdaroğlu ve Kürt Meselesi

21 Nisan 2015 Salı

Kılıçdaroğlu’nun Kürt meselesine yaklaşımı önemli. Önemli noktaya değindi Kılıçdaroğlu. CHP ki, AKP-PKK arasındaki çözüm süreci dalaşmasının içine düşmeye ramak kaldı. Bazen sanki girdi, ama dışarıda tuttu kendini. Halbuki AKP’nin oyununu sergilemeye girişseydi belki de mesele bu raddeye gelmez ve kendi tutumu üzerinde büyük bir enerji toplayabilirdi. Bu fırsatı, bakalım görelim politikasından kaçırdı.
Dün Kılıçdaroğlu dört noktanın altını çizdi, önemli buluyorum... “Bu sorunu ancak biz çözeriz, başka kimse çözemez, en yürekli parti biziz” biçiminde çok iddialı bir giriş yaptı konuya.
Ve şunları dile getirdi: “Sorunu çözmek için 4 koşulu milletin önüne koyduk; 1) samimi ve dürüst olacaksın, 2) gizli kişisel bir ajandan olmayacak, 3) millete hesabını veremeyeceğin angajmanlara girmeyeceksin, 4) millete ve Meclis’e bilgi vereceksin.. dedim ama hiçbirine uymadılar.”
Bu konuşma, RTE iktidarının Kürt meselesi çözüm sürecine esaslı bir eleştiridir.

Gizli kapaklı çözülemez
Hep yazdım: Gizli kapaklı işlerle bu iş çözülmez, bu konu ne AKP’nin kişisel sorunudur ne de PKK elinde silah var diye istediği şekilde çözülebilir. Türkiye’yi çözüm sürecine katmak zorundasın, çünkü işin işinde özerklik isteği var, ayrı bayrak var, var oğlu var. En sonunda konuyu halka götüreceksin, gerekirse ayrı devlet istiyor musun istemiyor musun sorusunu sormak bile var. Buna kim yanıt verecek...
İktidar samimi ve dürüst değil, gizli kapaklı işler çeviriyor. İmralı ile ne tür angajmanlara giriyor bilmiyoruz. Türkiye’nin üzerinden, ver başkanlığı al özerkliği gibi kişisel hesaplar var... İşte çözüldü derken yine silahlı külahlı işler içine girdiler. AKP için Kürt meselesi bir oy meselesidir. Bunları hep yazmadık mı?!
Ama sorunu getirdiği nokta, PKK’nin bölge egemenliğidir. AKP iktidarı pek çok yerde şeklen var.

***

Kürt sorununu neredeyse “uluslararası destekli” ve PKK’nin artık Kürtlerin büyük çoğunlukla yaşadığı bölgeler üzerinde kontrolünü sağlamlaştırma noktasına getiren bir AKP ve lideri, iki hafta içinde birden “Kürt meselesi çözülmüştür” noktasına geldi. Ağrı olayı patladı, bir de HDP merkezinin tüfekle saçmalanması olayı. Başka neler beklenir bilemem, ama İmralı/ Kandil’in PKK’lilere seçimlere kadar görünmez oluntalimatını, arkadaşımız Mahmut Lıcalı’nın haberinde okuduk.
Şüphesiz, bu olay PKK’nin siyaset üzerinde silahlı vesayetini net gösteren bir olgu olduğu kadar, her zaman bir çatışma ve tahrik olasılığının da varlığının kanıtı. Provokasyonu bugün bu taraf, yarın o taraf yapar, önemli mi? Kimin işine geliyorsa artık!
6-8 Ekim’deki (2014) kalkışma PKK’nin işine geliyordu, sadece burayı değil, tüm Türkiye’yi, ortalığı yakıp yıkarım mesajını verdi ve iktidar da yelkenleri suya indirdi. Sonuç, Dolmabahçe Deklarasyonu oldu. Bugün ise PKK görünmezliği tercih ediyor. Ama dikkat edin; seçime kadar! İktidar için ise seçime kadar horozlanma dönemi!

Oy devşirme mekanizması
Yani Kürt meselesi, her ikisinin elinde bir siyaset aracı. Tamam, PKK’yi anlarım. İşleri o. Ama iktidar için çözüm süreci, tam siyasi çıkarlar için araçsallaştırılmış bir olaydır, bir oy mekanizması aracıdır.
Çözüm sürecinin gözü kapalı mutlak destekçileri, AKP’ye süreçte hiç eleştiri getirmeyen medya/ekran silahşörlerinin açık bir cabası daha vardı: CHP’yi bu gizli kapaklı çözüm sürecinin kuyruğuna takmak. Böyle bir sürece girseydi, sonunda olan bitenler CHP’nin omuzlarına yüklenecekti. Onlar çözüm sürecine girmezsen Kürt bölgesinden de oy alamazsın, gibi, siyaset cambazlığının bile şampiyonluğunu yaptılar. Kasıtları veya siyasi körlükleri tamamıyla sırıtarak.
Burada yazdık, bu çözüm oyununa kimse girmesin, desteklemesin, yoksa okkanın altına gider, dedik. Bakıyorum Kılıçdaroğlu gelinen noktada rahat konuşuyor.
Dünün yetmez ama evetçilerinin büyük çoğunluğu şimdi aynen PKK’nin safında. Ortak bir çözüm, birlikte yaşamanın koşullarını aramak falan yok, tamamen ayrılıkçılığın destekçileri.
Türkiye seçim sonrası yeni bir Kürt meselesi virajına girecek. Bu açıdan konuya sonra bakacağız...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları