IMF'yi Bekliyoruz Gözlerimiz Kapalı...

04 Aralık 2008 Perşembe

IMFyi bekliyoruz gözlerimiz kapalı.

Önce hafiften bir paket geçiyor;

Adına önlem paketi dedikleri..

Açmıyorlar bir türlü, sımsıkı sarılı

Uzaklarda çok uzaklarda Goldman Sachsın,

Moodysin anlaşma yapmazsanız durgunluğa girersiniz uyarıları...

IMFyi bekliyoruz gözlerimiz kapalı.

İnsanlar akıyor sokaklardan işsiz güçsüz...

Peş peşe kapanıyor fabrikaların kepenkleri.

Önce kriz bizi teğet geçer diyen Başbakan;

Bu kez inişe geçti fetvasını veriyor.

OECD üyesi bütün ülkeler kendi önlem paketlerini açıklarken

Biz IMFyi bekliyoruz gözlerimiz kapalı...

***

Her ülkenin istisnasız o ya da bu şekilde etkilendiği bir ekonomik küresel kriz söz konusu olan. Finansal, sosyal, psikolojik, siyasi boyutları ile alabildiğine derin, alabildiğine çetrefil...

Ulusal strateji ve planlamaların çok daha fazla önem kazandığı bir dönem. En liberal ekonomiler bile devletlerinin korumacı şemsiyesi altına sığınmış durumda. Ülkelerin her biri, Avrupa Birliği üyesi olanlar da dahil, kendi kriz önlemlerini kendileri alıyorlar.

Türkiyede ise çıkış yolu her zaman olduğu gibi IMF ile yapılacak olası anlaşma üzerine kurulu.

Mali boyutun da ötesinde, zamanlaması ve piyasalara güven vermesi açısındanönemi dillendiriliyor sürekli. İç seslere kredi derecelendirme kuruluşlarından gelen dış sesler de eklendi. Koro bir ağızdan IMF de IMFdiye bağırıyor.

Tamam; iyi hoş da, niye IMF?

Kendi zaafiyetimizin koskoca yeni bir kanıtı olarak mı?

TÜSİAD Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ önceki gün sorunun yanıtını bir konuşmasında verdi: Gelişmiş ülkelerde hızla harekete geçildi? Türkiyede ise küresel krizin yansımaları ile ilgili olarak spekülatif değerlendirmelerle karşı karşıya kaldık. Siyasi iradenin gerçekçi, zamanlı ve bütüncül bir yaklaşımla tespit ve çözümleri şekillendirmemesi, piyasada güven zafiyeti yarattı...”

Açıkçası, bizim kendi hükümetimizin vermekte aciz kaldığı güveni IMFden bekliyoruz. Üstelik IMFyi beklerken bile/ya da beklediği için, en ufak bir adım atmıyor hükümet. Paketi açıklayamıyoruz çünkü önce IMFnin onayı gerek; işsizliğe karşı da somut bir önlem yok haliyle... 37 milyar YTLlik büyüklüğe sahip olan İşsizlik Sigortası Fonunun istihdam sağlamak için kullanılıp kullanılmayacağı hâlâ aylardır tartışılıyor.

Sonuçta kendi insanının kendi üreticisinin derdine deva olmak için en küçük çözüm bile üretemiyor bu hükümet. Sektörleri tek tek ele alıp, el birliği ile ortak çözüm önerileri geliştiremiyor, Kardeşim krizi en rahat atlatman için ne gerek? Ben şunları sağlarım ama sen de şu şu kriterleri yerine getirmelisin. Taşın altına hepimiz elimizi sokacağız diye karşılıklı bir görüş alışverişinde bulunamıyor.

Bu işin bir boyutu. Sorgulanması gereken bir diğer boyut IMFnin kurum olarak kendisi. Bugüne kadar küresel krizlerde ülkeleri kobay olarak kullandığı bilinen bir kuruma yeniden kurtarıcı gözüyle bakmak niye?

IMF Başkanı Dominique Strauss-Kahnın Le Monde gazetesinde yayımlanan bir röportajı önümde. Yaklaşık bir yıldan beri kuruma çekidüzen vermekle meşgul olduklarını ve belli bir aşamaya geldiklerini belirterek Artık IMF eskisi gibi değil. Örneğin oy hakları yeniden düzenlendi. Etkin sonuçlarını birlikte göreceğiz. 500 ücretli çalışanımız işten ayrıldı. Yerlerine 100 yeni eleman aldık. Yeni misyonumuzu ve görevlerimizi yerine getirmede bize yardımcı olacaklar. IMF geçmiş hatalarından dersler çıkardı. Aynı hataları tekrarlamayacağız. IMF artık daha pragmatik: Borç para verirken kendi ideolojik çizgimiz ve kriterlerimiz kadar ülkelerin kendi ihtiyaçlarını da göz önünde bulunduracağız. Eğer küreselleşmenin hataları düzeltilmezse bu sistemden bir yarar beklemek imkânsızdiyor.

İtirafların açıkça yer aldığı söyleşi, yeni yapılanma ile yeni politikaların da geliştirileceğinin sinyalini veriyor. Bundan 10 sene sonraAaa bu da hataymış. Kusura bakmayın, özür diliyoruzsözleri karşımıza çıkabilir. Sakın şaşırmayalım...

[email protected]



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Biz modern insanlar... 12 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları