HDP’nin ‘Radikal Demokrasi’si Üzerine

26 Nisan 2015 Pazar

HDP’nin (Halkların Demokratik Partisi) seçim bildirgesi 30 sayfaya yakın. Doğru dürüst eleştiri yapılmadı. Yapılanlar ise bir övgü bir övgü, hiçbir partinin bildirisi yanına yaklaşamazmış.
HDP bildirgesini, Mirgün Cabas’ın geçen haftaki programında (Herşey, CNNTürk) HDP milletvekili adayı Prof. Mithat Sancar ve MetroPoll araştırma şirketinden Prof. Özer Sancar ile tartışmıştık. Şüphesiz bu tür programlarda Moderatör’ün çizdiği çerçeve ve yönelttiği sorularla sınırlı kalıyorsunuz, zaman dar ve her şeyi ele almanız mümkün değil.
Ben bildirgenin, ilgilendiğim “belkemiği” üzerinde durmak istedim. Şunu vurguladım: Bildirge ana ilkesinde Türkiye’ye yeni bir idari ve anayasal yapılanma öngörüyor. Örneğin demokratik özerkliği önemle vurguluyor. Şüphesiz bunlar anayasa değişikliği gerektirir. Bu, HDP için varlık sorunu. Anayasa değişikliği AKP ile HDP’nin örneğin 10 maddelik Dolmabahçe Deklarasyonu’nun da belkemiği, iki parti Meclis’te bu konuda işbirliği, al-ver uzlaşma yaparlar...
Prof. Mithat Sancar, “bildirgenin içinden cımbızla bir sözcüğü çekiyorsun, ve işte anafikrin bu olduğunu söylüyorsun” diye nutuk attı. Ekrandan HDP propagandası için yanlış söylemek yakışmaz, hele hele bir akademisyene... Şimdi bakalım şu özerklik, bildirgede kaç kez ve nasıl geçiyormuş:

‘Tüm Halklara Demokratik Özerklik’
“Bütün halkların kendi ana-dilleriyle, kendi kimliklerini ve kültürlerini demokratik özerklik anlayışı çerçevesinde gerçekleştirme hakkıdır.”

“Merkezi idarenin yerel yönetimler üzerindeki vesayetine son verilecek, halkların ihtiyaç duyduğu özerklik modellerinin ve kendi kendilerini yerinden ve yerelden yönetmelerine olanak sağlayacak demokratik yönetim biçimlerinin geliştirilmesi ve yaşam bulma-sı için gerekli adımlar atılacak.Demokratik Özerklik, halkların yönetim ve karar süreçleri-ne katılımının sağlanması için hayata geçirilecek.”
“Demokratik Özerklik” (Ara başlık olarak bildirgede yer alıyor)
Demokratik özerklik, bütün halkların farklılıklarıyla birlikte, özgürce yaşamalarına imkân yaratacak ve gönüllü birliği sağlayacak gerçekçi ve gerçekleşebilir bir modeldir.”
Demokratik özerklik, Kürt sorununun çözümünde, Türkiye’nin demokratikleşmesinde, toplumsal barışın gerçekleşmesinde, halkların özgür ve gönüllü birliğinde önemli bir rol oynayacak...”
“Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’na konulan şerhler kaldırılacak ve ilgili ek maddeler imzalanacak...”

***

Bildirgenin ilk sayfaları, özerk yönetim talebi üzerinedir! Daha sonra kadın, çocuk, ekonomi vb. konuları ele alınıyor.
Bildirgede bol bol “tüm halklar” sözü geçiyor. 7 kez Kürt Sorunu, bir kez “Kıbrıslı Türk ve Rumlar” bağlamında Türk sözü geçiyor.
Bildirgede millet/ulus sözcüğü geçmiyor. Tek yerde “millet” geçiyor, o da Türkiye’nin yapısına eleştiri yaparkan “tek millet-tek mezhep anlayışını..” cümlesinde...
Bildirge aslında “ulus-millet” gerçeğine karşı çıkıyor. Ulus, ulusal devlet, ulusallık vb. yok. Bunun yerine, yukarıdaki alıntılarda da net gördüğünüz gibi, çeşitli dinsel, mezhepsel, kültürel, etnik yapılar, halklar geçiriliyor. Ve bunların özerk yapıları...
Şu cümleyi aktarıyorum: “HDP, Türkiye’nin çok kimlikli, çokkültürlü, çokinançlı, çok dilli yapısına uygun yeni bir ‘toplumsal sözleşme’ ihtiyacını ertelenemez temel bir politik görev olarak önüne koyacak.”

Ulus yok,topluluklar var
Türkiye’ye önerdiği budur. Ayrı ayrı topluluklardan oluşan (umarım içlerinde Türkler de vardır!!), ne idüğü belirsiz bir yeni “ülke yapısı”. Mezhepler, etnisiteler, kültürler ve toplulukların özerk yapılarından olu-şan, bugün için ancak ucube diyebileceğim bir yapı. Bunun adına da radikal demokrasi diyorlar. Mithat Sancar’a göre bilimsel terminolojide var olan bu radikal demokrasi kavramı bana yabancıymış. Öyle dedi!
Tam emperyalistlerin parçalayıp istedikleri gibi dağıtacakları, yok edecekleri, kendi etki alanlarında minik uşak devletçikler kurabilecekleri bir “yeni Türkiye”ye hazırlığı dile getiriyor “radikal demokrasi”, Mithat Bey, bilmez olur muyum! En son Libya’da, Suriye’de, Irak’ta hâlâ yaşıyoruz, “radikal demokrasi” deneyimini.
HDP bildirgesi(*), bu açıdan bakıldığında, Türkiye Cumhuriyeti ile tam bir hesaplaşmanın da altyapısını öneriyor.
Belki 200 yıl sonrası için bir ütopya olarak kabul edebileceğimiz “radikal demokrasi”, “büyük insanlık” rejim önerisinin dışında, başka ve iyi yönleri de var.
(*) Şunu esas aldım: .cumhuriyet.com.tr/haber/siyaset/259275/iste_HDP_nin_secim_bildirgesinin_tam_metni.html Ayrıca bu buradan yola çıkarak sözlü olarak yaptıkları “büyük insanlık” başlıklı bir de çağrı metinleri var.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları