Bahçeli, RTE’ye Damardan Girdi

04 Mayıs 2015 Pazartesi

Ortalıkta 400 milletvekili isteyen, Başkanlık için milleti yemin ettiren AKP’nin totaliter liderine karşı, MHP’yi dinleyince, işte AKP’yi aşağı doğru itecek bir kampanya daha, dedim. Sen yeminle ve düş başkanlığınla oyalan.. millet altını oymak bir kenara, kazdığı tünelin içine yuvarlanacağın koşulları yaratıyor.
Doğrusu Bahçeli, RTE ve Davutoğlu’na, kama ne demek, hançer sapladı dün. AKP’nin 13 yıl boyunca yarattığı veya yok edemeyip belki de çoğalttığı halk mağdurlarını kucakladı. Başta emekliler, hemen her kesime bir şey vaat etti. Meseleye salt cebine girecek 100200 lira açısından bakacak, hemen her uçtan, yandan merkezden seçmen kitlesinin MHP’ye koşmaması için bir neden yoktu dünkü konuşmada..
Üstelik “kaynak nerede” soytarılığına yanıtları da hazırdı Bahçeli’nin.. Bu vaatleri için gerekli 71 milyar TL’yi nerelerden sağlayacağını da, yaratacağı ekonomik hamlelerle ekstra kaynakları da belirtti. Kimsenin el atmadığı “yeraltı ekonomisi”ni yerüstüne çekme vaadi, başlı başına yeni bir politikayı yansıtıyordu. Ama bugüne kadar bu tür vaatlerin hep kulak ardı edildiğini de biliyoruz. Koltuğa oturunca dengelerin değiştiğini de...

Bu program MHP’yi kitlesel parti yapar mı?
1) Ekonomik vaatleri inandırıcı mıydı? Dinleyen seçmen kitlesi için evet diyebilirim.

2) Bu konuşma MHP’nin kitleselleşmesini sağlayacak yenilikler içeriyor mu? Esas bunu tartışılmalı. MHP yüzde 15 oyun altında. Baraja bile takıldığı yıl oldu. Ama 1999 seçimlerinde, puanını 9.8 arttırarak yüzde 18 de aldı, en yüksek oran... Fakat siyasi kriz yaratılarak hükümeti yıkması ve seçimlere gidilmesi tarihin görebileceği en büyük siyasi gaflardandı! Halk büyük bir şans vermiş ve partiye kitleselleşme yolunu açmıştı! Bunu kullanamadılar! Bu “karanlık dönem”in öyküsü henüz yazılmadı! 2002 seçimlerinde bunun bedelini yüzde 9.8 oy kaybederek, yüzde 8.4 oy oranıyla Meclis dışı kalmakla ödedi... 2007’de yüzde 14.3 puanla yine Meclis’teydi. 2011’de yüzde 13 aldı.
3) MHP’ye büyük sıçrama veren 1999 seçimleri olağanüstü koşulları içeriyordu! Kriz ve talan ülkeyi sarmıştı. Sorumlular ANAP ve DYP gibileri yok oluş sürecine girmişti. Şimdi yine olağandışı koşullardayız... MHP 1999 sıçramasını tekrarlayabilir mi? AKP’nin eteklerinde epey MHP’ye gelecek seçmen var. 2011 ve öncesinin AKP/RTE büyüsüne kapılan, ANAP/DYP vb’den oraya giden “milliyetçi” oylarda önemli bir hareketlenme var MHP’ye doğru...
4) RTE’nin çözüm süreci masasını devirmesinde esas etken bu. Şimdi tek vatan tek millet tek dille ortaya çıkıp ortalığı kasıp kavuran ve bu çözülüşü engellemeye girişen RTE’ye, Bahçeli’nin yanıtı dün çok sert oldu. Onu ve şürekâsını mahkemeye bile çıkartacağını söyledi. 2013 vizyonunu hırsızladığını belirtti. Dünkü konuşması, “milliyetçi oylar” üzerinde, RTE/AKP ile MHP arasında kıyasıya bir kapışmanın dışavurumuydu. Peki? Dün Bahçeli’nin ortaya koyduğu “milliyetçi söylem” karşısında RTE boşa kürek çekiyor, bu oyları geri alamaz, ne kadarını durdurur bilemem.
5) Ama sorum duruyor: 1999’un yüzde 18’inin üzerine çıkar mı? Çıkarsa MHP’nin önünde ucu açık bir kitlesel parti yolu olabilir. Tabii, buna uygun “milliyetçi” düzeltmelerin de sonradan arkadan gelmesi koşuluyla. Bahçeli’nin en önemli liderlik işlevi, MHP’yi, sokakta vuruşanların partisi niteliğinden ve görüntüsünden çıkarmak için çalışmak oldu. Bu kolay bir iş değildi. Bunu, yeni politikalarla nasıl sürdürecek? Kilit mesele.

Kırmızı çizgileri
6) Kürt Meselesi, tabii iktidarın hırsızlıklarıyla, yolsuzluklarıyla ve ekonomik başarısızlıklarıyla birleşince, AKP’nin düşüşünde önemli etken oldu. Bahçeli, Kürt Meselesi’nin çöküşü ile de RTE’yi hançerliyor. Şu doğru: Ne PKK silah bıraktı ne militanlarını geri çekti. Kürt Hareketi’nin çözüm süreci üzerindeki silahlı vesayeti, Bahçeli’ye bu konuda gaz verdi. RTE’ye bu başarısızlığın faturası ne kadar?
Peki Bahçeli, iktidara gelince Kürt meselesinde bu kadar kaolacak mı, ama kırmızı çizgilerini açıkladı: Etnisite, mezhep temelinde, çeşitli kimliklerin anayasaya yazılmasında sınır çekti. Özerkliğe yol açabilecek “yerel düzenlemeler”e de karşı.. Bir santim verecek “vatan toprağı yok” dedi. “Bu bizim son vatanımız, ya burada yaşayacağız ya burada tamamen yok olacağız.. ya burada kardeş kardeş yaşayacağız ya da son nefesimizi vereceğiz...” Kararlılığa bakın. 
7) RTE’nin Başkanlık hayalleriyle iyi dalga geçti. RTE’nin ülkeyi kaportası dökülmüş eski moda bir arabaya benzetmesine, üzerindeki gömlek Türkiye’ye dar geliyor demesine “Türkiye dört lastik üzerindeki vitrin süsü değildir” dedi. Parlamenter sistemi savundu...
Tabii RTE aslında gömleğin kendisine dar geldiğini söylüyor... Ona, Ramsey’den iki No büyük gömlek ısmarlamakla bu işi çözülebilir, anımsatırım...
Bahçeli ise şöyle dedi: “Türkiye’nin değiştirecek gömleği yok, gömleğimizde şehitlerimizin çıkmayacak kan izleri vardır... Parlamenter sistemde ne istedi de ne hedefledi de yapamadı?.. Gönlü hasta, dili yalan, niyeti parçalayıcı...”
8) Sosyal dayanışma: Daha çok şey var analiz edecek ama bitirelim. Muhalefet partileri, fikir birliği halinde: Sosyal dayanışma, yardımlaşma ön planda. Hepsi halkın geçim ve gelir düzeyini, sosyal yaşam standartlarını yükseltmeyi öncelikli görev biliyor. Bu iyi bir şey. AKP’nin iktidara durmadan muhtaç, el açan sadaka toplumu politikası yerine, devletin resmi politikasıyla desteklenen bir sosyal adaletçi ve dayanışmacı bir toplum modelini öne çıkartıyorlar. Peki bu açıdan MHP mi CHP mi? Her ikisinin de ortak paydası fazla... MHP aile “sigortasına” de el atmış.
Bu seçimin can alıcı özelliği, halka vaatlerle bir sosyal devlet olgusunun gündeme gelmesi. Seçimler nelere kadir! Hadi bakalım..
AKP, ihale verdiği şirketlerine, seçmen kitlesine de paket paket yardımı dayatıyordu. Bu milletten oy çalma sıradanlığını parçalayacak sosyal devlet politikalarıyla, insana insan gibi davranan bir dayanışmacı topluma gidişin başlangıcı mı? İnşallah.
Peki MHP AKP ile koalisyon yapar mı? 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları