Mustafa Aysan

Zorla Yaratılan Türk Krizi

30 Temmuz 2011 Cumartesi
\n

\n

Çok sayıda felaket habercisidünyanın gelişmiş ülkelerinde ve bizde yeniden ortaya çıktılar, ekonomik krizin kapının arkasında olduğu konusunda insanları telaşa verdiler.

\n

Birçok ekonomi uzmanımız, gelişmiş ekonomilerin aşırı tüketimden ve finansal spekülasyonların körüklenmesi yüzünden borç krizlerinden doğan önemli hastalığını örnek göstererek, ülkemizi de kriz korkusu çalkantıları içine sürüklemiş bulunmaktadır. Bunda, 12 Haziran seçimini izleyen yedi hafta içinde, ekonomik ve sosyal sorunlarımıza yoğunlaşamamış, kendileri de gaza gelerekfelaket haberciliğine soyunmuş birçok siyaset ve hükümet adamımızın da payı vardır. Bunların içinde çözümler üreterek, ekonominin geleceğini kararlarıyla etkileyecek ve toplumumuzun bireylerine iyimserlikaşılamak zorunda ve görevinde olanlar ile ekonomik kriz geliyor; ayağınızı denk alındiyenler de vardır ve onlar, ekonomimizin gücünden güç alarak onu ilerletmek için gece-gündüz demeden çalışan milyonlarca insanımızın hevesini kırmaktadırlar.

\n

Borç krizleri çok yaygındır; çünkü kapitalizm, dünyaya yayıldıkça, hemen tüm ülkeleri (bizimki dahil) fazla borçla, hızlı tüketime ve spekülasyona yöneltmiştir. 1950leri izleyen büyük teknolojik gelişmelerden sonra çok sayıda finansal harika çocuk”, karşılıklı ve üst üste borçlanmalar ve kâğıt alışverişleriile servetlerini artırarak yüksek tüketim yolunu seçmişlerdir. Hemen her çalışan daha fazla üretmeden, daha fazla tüketmenin yollarını aramaktadır!” “Küreselleşmeadı altında kapitalizmin dünyaya yaydığı bu aşırı tüketim eğilimi, bütün toplumumuzu da etkisi altına almaya başlamıştır. Ama çok şükür ki, ülkemizde bu eğilimler, gelişmiş toplumlarda olduğundan daha az gelişmiştir. İşte bu nedenle dünya ülkelerini saran borç krizleri ülkemizi fazla etkilemeyecektir; borç krizleri tüm Batı toplumlarını sarsacak ama ülkemizdeki etkileri sınırlı kalacaktır.

\n

Aslında; aşağıdaki ekonomik önlemleri alarak ekonomimizi kriz yaşamadan, daha düşük bir büyüme hızıyla, uzun vadeli bir sağlıklı yapıya kavuşturabiliriz:

\n

1. Yılın ilk yarısının büyüme hızı (% 9) ekonomimizin tasarruf/yatırım ve döviz kazanma gücünü aşmıştır; yavaşlatılmalıdır. TCMB kendi faizlerini yükseltmiyor; bankalar kredi faizlerini artırmaya başladılar; bu faiz yükselmesi, yatırımları azaltabilecektir.

\n

2. Tüketimi, alışverişi hızlandıran, aldatıcı ve aşırı reklamcılık yasaklanmalı; reklam harcalamaları üzerindeki vergiler artırılmalıdır.

\n

3. Uluslararası antlaşmalarımızın elverdiği ölçülerde ithal edilen mal ve hizmetler üzerindeki vergiler artırılmalı; yerli mallar kullanılması teşvik edilmelidir.

\n

4. Her türlü tüketimin tasarruflu ve yerli malından yapılması teşvik edilmelidir.

\n

5. Merkez Bankası, ekonomiye zarar vermekte olan hızlı döviz fiyatı artışlarını durdurmanın bir yolunu bulabilmelidir. Biz TCMBnin, döviz varlıklarından önemli tutarlarda harcama yapması gerektiğini düşünüyoruz.

\n

6. En önemlisi, siyasi partilerde ve hükümette, kamu kurumlarının üst düzeylerinde bulunan yetkililer, Kriz geliyor!edebiyatını terk etmelidirler. Görevleri laf değil, iş üretmektir. Kriz geliyordiye laf etmek yerine, krizi önleyecek icraat yapmalıdırlar.

\n

7. Mevduat zorunlu karşılıkları indirilmeli; TCMBdeki mevduat zorunlu karşılıkları üzerinden bankalara faiz ödenme yöntemine geri dönülmelidir.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları