Kardeş payı kardeşliği mi?

07 Mayıs 2015 Perşembe

Siirt’te miting yapıyor.
“Tarafsız” olduğu için de ağzına zinhar parti adı almıyor.
Hatta “eski!” partisinin Barış Süreci’nin 3.5 attırıp önce kaybolan sonra eklenen seçim bildirgesinden bile hiç söz etmiyor.
Seçim bildirgesi yerine aynı kalınlıktaki Kuranıkerim’i sallıyor...
Kuran’a kim itiraz edebilir?
Ancak inanmayanlar!
Onun da zaten amacı bu.
Kuran’a karşı çıkanlara suçüstü yapmak!
CHP’liler itiraz ediyor.
Çünkü onların zaten dinle imanla ilgisi yok.
HDP ise zerdüşt!
Sırf HDP’liler için özel olarak tercüme ettirdiği Kürtçe Kuranıkerim’e gösterilmeyen ilgiyi diline doluyor.
Düpedüz “nankörlük” bu.
Zaten “nan” da “ekmek” demek, Kürtçe!
Ekmeğe olduğu gibi Kuran’a da kör bakıyorlar!..

***

Siyasetin eksiği demokratlık ve dürüstlük.
Bunun tartışmasına girmektense “kim daha dindar” atışması ağzına tat vermiş bir kere, vazgeçmiyor.
Tam bu noktada Kuran’a ve hükümlerine ne kadar saygılı olduğunu kanıtlamak istercesine sahneye yanına Egemen Bağış’ı davet ediyor.
“Egemen kardeşim buraya” diyor.
Bağış kardeşi, attığı tweet’lerden, Kuranıkerim’i ayet ayet bildiğini dünya âleme kanıtlamış bir yol arkadaşı.
Amerikan Dışişleri Bakanlığı’nın Washington’daki resmi tercümanlığından bakanlığa ve başmüzakereciliğe terfien ve asaleten getirilmiş yol arkadaşı.
Arkadaşlığı aşan yakını...
Bu onu cümle âleme karşı kimbilir kaçıncı kez “Kardeşim” diye çağırışı?
Bu kardeşlik dileyelim, “Hakara- Bakara” anlayışını paylaşmalarından kaynaklanmıyordur...
“Kardeşlik” inşallah dünyanın malumu olan AKP’deki “Hediye Sistemi”nin “Kardeş Payı Esası”na göre yürütülmüş olmasından da kaynaklanmıyordur!..
Ama yine de bu “kardeşlik hukuku” sorgulamaya muhtaç bir keyfiyet.
Seçim zaferi kutlanırkan parti balkonunda aile fertleriyle birlikte...
Uçakta, gezide, davette hep yanında, en yakınında...
Bu “kardeşliğin tecelli biçimi” Cüppeli Ahmet Hoca’nın bile sinirine dokunmuş.
Cüppelinin paralel ile falan işi olamaz.
İlmine, hoşgörüsüne ve mizahına da kimsenin diyecek bir sözü olamaz.
Partili martili de değil.
Ama Cumhurbaşkanı ile Bağış arasındaki “kardeşlik hukuku”nu belli ki dine imana, akla izana saygısızlık olarak niteliyor.
“Bu Bakara, iyi makara diyen biri ile diyaloğunu ve ilişkisini, hiçbir şey olmamış gibi, sürdürenler!..” diyor...
Erdoğan’ın, TÜMSİAD Genel Kurulu’nda fotoğraf çekimi için onu yanına çağırmasını yadırgadığını ilan ediyor:
“Bakara suresine ‘makara’ diyen bir insanın suratına bakabilir miyim acaba? Güleç yüzle bakabilir miyim ve onunla oturabilir miyim acaba?
Hâlâ adamla oturanlar, kalkanlar var; hâlâ adamla muhabbet edenler, yüzüne gülenler var. Allah, beni muhafaza eylesin, yani samimi söylüyorum, dünya bir araya gelse, acaba bana ne teklif etseler, şantaj yapsalar -Allah, büyük konuşmaktan muhafaza eylesin- yani Bakara suresine ‘makara’ diyen bir insanın suratına bakabilir miyim acaba? Ne farkımız var, ben de Müslümanım sen de Müslümansın. Bu ne ya?” diye isyanını açıklıyor.

***

İslamda en büyük günah “şirk” koşmak..
Yani bir tür “paralel yapı” günahkârlığı.
Erdoğan’ın gözüne girmek için AKP ileri gelenleri, ileri gidenleri her gün bir “şirk” sahneye koyuyorlar...
Nasıl olsa, IŞİD henüz topraklarımızda icrai sanat etmeye başlamadı.
Buna güveniyorlar.
Üsküdar Belediye Başkanlığı’nın Üsküdar’da Mekke şubesi açması, Kâbe’nin maketini yapıp vatandaşa bedavadan “tavaf” hizmeti sunması son 13 yılın en çılgın propaganda projesi idi.
Ne yazık ki Erdoğan’ın dikkatinden kaçtı.
O dev Kâbe maketini, miting yapacağı alanlara taşısa ve karşısına sahne kurup elde Kuranıkerim, yanına da Bağış’ı alıp nutuklar atsa...
400 milletvekili garanti.
Cüppeliye göre öteki cehennem de bonus!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Erdoğannâme... 14 Nisan 2024
At binenin 7 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları