Erinç Yeldan

Büyük Durgunluk Sürerken TC Merkez Bankası

10 Ağustos 2011 Çarşamba
\n

\n

Önce 2011in güncel tespitlerini bir kez daha anımsayalım:

\n

Küresel kapitalizmin büyük durgunluk diye de adlandırılan 2008 sonrası krizi yeni bir yavaşlama evresine sürüklenmiş durumda. 2011de yüzde 4.5 büyümesi beklenen dünya ekonomisinin büyüme hızı son öngörülere göre yüzde 3ün altında olacak.

\n

AB ülkelerinde yaşanan yüksek hacimli borç yükü sonucunda bu borçların çevrilmesi için daha yüksek faiz oranlarını gerekli kılmakta, bir yandan da enflasyonist baskıları körüklemekte. Ancak, yüksek faiz baskısı ve enflasyon tehdidi finansal varlıkların değerlerini erittiği için finans sermayesi açısından kabullenilemez bir olgu olarak durmakta. Küresel finans dünyasının derecelendirme kuruluşları ve piyasa yorumcuları panik halinde güvenilir liman arayışı içinde...

\n

Türkiyenin makro ekonomik dengeleri son derece sarsılmış durumda. Türkiyenin milli gelirine oran olarak yüzde 10a ulaşması beklenen dış açığı, içeride tasarruf yatırım açığı olarak ortaya çıkmakta. Tamamen özel sektör kaynaklı bu dengesizlik ile mücadele etmenin araçları ise ana akım (neoliberal) iktisat öğretisinde henüz geliştirilebilmiş değil.

\n

***

\n

2008 küresel krizinin merkez bankacılığı açısından en büyük dersi tek başına fiyat istikrarını gözetmenin genel anlamda makro ekonomik istikrarı sağlamaya yetmeyeceği gerçeğiydi. Sadece fiyat istikrarına odaklanmış, enflasyon hedeflemesiyle sınırlandırılmış merkez bankası politikaları, finansal sistemde oluşan aşırı risk ve finansal varlık fiyatlarındaki köpüklerin yarattığı istikrarsızlık ile mücadele edememekteydi.Serbestpiyasaların, uluslararası finans şebekesinin derecelendirme kuruluşları ve diğer kurumları aracılığıyla kendi kendini denetleyebileceği beklentisi ise açıkça boş çıkmıştı.

\n

Bu derece net olmasa da, bu tespitlerin giderek yaygın kabul görmesiyle birlikte TC Merkez Bankası da geçen kasım ayından başlayarak politika araçlarını daha genel anlamda finansal istikrarı gözetmeye yönelik biçimde zenginleştirme yoluna gitti. Bu amaçla TCMB politika faizi ve (kabaca Merkez Bankasının kısa vadeli borç verme ve borç alma faizi arasındaki farktan oluşan) faiz koridoru politikalarının yanına bir de zorunlu karşılık oranları aracını ekledi.

\n

TCMB 2010un son aylarından başlayarak sıcak para sermayesi girişlerini dizginlemek için politika faizlerini düşürmeyi, iç piyasada talep artışından kaynaklanacak enflasyonist baskıları dizginlemek için de zorunlu karşılık oranlarını yükseltmeyi denemekteydi. Yurtdışı sıcak parayı caydırmak üzere ayrıca faiz koridoru geniş tutularak piyasalara kontrollü ölçüde belirsizlik yansıtılmaktaydı. Geçen hafta sonunda olağanüstü toplanan Para Politikası Kurulunda ise faiz oranında (yüzde 0.5) gerileme; döviz satım ihaleleri yoluyla döviz likiditesinin arttırılması ve (borçlanma faizinin yükseltilerek) faiz koridorunun daraltılması hedeflendi.

\n

Bu kararlar piyasa oyuncularıtarafından kuşkuyla karşılandı ve TCMBnin piyasalarda belirsizlik ve güvensizlik doğurduğu ve hatta U dönüşüşeklinde hareket ettiği biçiminde yorumlandı. Piyasa yorumcularınagöre MB, beklenmedik politika çıkışlarıyla piyasaları tedirgin etmekteydi.

\n

MBnin kararlarını doğru yorumlayabilmek için her şeyden önce MBnin amaçlarının doğru algılanması gerekmektedir: TCMB geçen kasım ayından bu yana ulusal ekonomide finansal istikrarsızlığın ana unsuru olarak küresel ekonomide aşırı bollaşan kısa vadeli sıcak paranın Türkiye finans piyasalarına büyük hacimlerle yönelmesi tehdidini görmekteydi. Son PPK toplantısında ise finansal istikrarsızlığın ana unsurunun daha çok dış açığın (cari işlemler açığının) düzeyi ve küresel ekonomide beklenen yavaşlamanın yaratacağı sermaye girişlerinin azalması sonucu döviz fiyatlarında aşırı oynaklık tehdidi olarak değerlendirilmekte olduğu anlaşılmakta.

\n

***

\n

MBnin daha aktif olarak finansal istikrar hedefine odaklanıyor olması bağlamında, zaman içinde finansal istikrarsızlığın kaynaklarının biçim değiştirmesi nedeniyle, merkez bankası politikalarının da aktif biçimde sert yön değiştirmesini gerekli kılacaktır. Kanımızca MBnin finansal istikrar hedefine daha aktif olarak odaklanması kendi içerisinde tutarlı ve doğru bir yaklaşımdır. Ancak, yine kanımızca, MBnin politika araçlarını daha doğrudan ve sıcak para işlemlerinin kaynağını hedefleyen finansal işlem vergisi, sermaye hareketlerinin doğrudan kontrolü/denetim altına alınması gibi tedbirlerle doğrudan kontrol altına almaya çalışması daha doğru ve verimli bir yaklaşım olacaktır.

\n

Son gözlem olarak, “piyasa oyuncularının MBden, 2008 öncesi dönemde olduğu üzere, sadece fiyat istikrarına ve enflasyon hedeflemesine odaklanarak geri kalan her türlü finansal aktiviteyi piyasanın kendi güdümüne bırakacağı günler artık geride kalmıştır. Bir gerçek son derece açıktır: Küresel kapitalizmin dizginleşmemiş finansal işlemlerinin ve merkez bankalarının her şeyi piyasaların tahakkümüne terk eden edilgen konumunun 2008 ve sonrasında yaşananların ardından tekrar gündeme gelemeyeceğinin anlaşılması gerekmektedir. Bu gerçeğin finans sermayesinin yürütücülerince de kabullenilmesi, küresel kriz sonrasında şekillenmesi olası yeni finansal üstyapının da daha sağlıklı işlemesini kolaylaştıracaktır.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları