Ertan Kılcıgil

Otorite

09 Ocak 2014 Perşembe

Sosyal felsefeci Lawrence M. Friedman’a göre günümüz toplumu “yatay toplum”dur. Yatay toplum, modern dünyada otoritenin zayıflaması şeklidir. Ana babanın çocuklarına, patronların işçilerine, devlet başkanlarının ve yaşlıların da kendisinden alttakilere karşı otorite zayıflığı vardır ve bu modern yaşamın bir sonucudur.
Yatay toplum, daha çok gelişmekte olan toplumlarda ve modern yaşamın geçiş dönemlerinde görülür. Hiçbir otorite yanlış yaptığına inanmaz. Bu yüzden de tepki verilmesini artırır. Otorite; kendi eylemlerinin her zaman doğru olduğuna inandığı sürece bocalar ve yanlışlarını artırır. Bu yanlışlar, otoriteyi sağlamlaştırmak adına yapılır.
Modern yaşam, medya denetimine ve propagandaya dayanır. Yatay toplumu yaratan teknolojilerden etkilenir ve bireyseldir. Otorite tarafından toplum menfaatlarını düşünmek de olanaksızlaşır.
Birçok önemli siyasi ve sosyal gelişmenin ve değişimin yaşandığı 1980 sonrasında, taraftar profili ve “taraftarlık dozu” da değişime uğramıştır. Her türlü kitle iletişimi ve dijital teknoloji spor yayınlarını canlı sunmaya başladığından beri, taraftar olmayanlar etki-tepki nedeniyle bir takımın taraftarı olmaya, taraftar olanlar da taraftarlıklarını ‘keskinleştirmeye’ başlamışlardır
Yatay toplumda insanların davranış eylemleri, adları eskiden lokanta olan restoranlardaki mönü listeleri gibi kalıplaştırılmıştır. Nerede yemek yiyeceklerinden tutun da nerede eğlenecekleri, hangi AVM’ye gidecekleri, neyi nasıl yapacakları ve ne giyeceklerine kadar belirlenen mönü listelerinin dışına çıkmak olanaksızdır. Var olan mönüyü değiştirmek olanaksız veya çok zordur. Çünkü ‘cafe’ mönüsünde olmayan bir içeceği istemek gibi bir şeydir. Mönü hazırlayıcıları; farkında olmadıkları güçlerdir, oradaki kafe sahibi bile değildir. Bu güçlerden en önemlisi “medya”dır. Yönetir ve yönlendirir. Modern iletişim; modern olanaklar sunarken yönlendirme ve etkilemede kutupların belirlenmesi ve keskinleşmesi gibi bazen kaygı verici sonuçlara da neden olabilir.
Futbol taraftarları, bu kaygı verici sonuçların bir üretimidir. Evinde hareketsiz televizyon izleyen bir taraftar, dışarı çıktığında sözleriyle, eylemleriyle hareketlidir. Düşünme şekli ve inançları yeni bilgilerle donatılmıştır. Çünkü eski düşünceleri bu yatay toplumda silinmiş; var olan değer ve düşünceleri de ‘tüketim mesajlarıyla’ yenilenmiştir. Bu mesajlar hiçbir zaman ‘yak yık parçala’ değildir, hatta ‘spor dostluk ve kardeşliktir’ kalıp sözlerinden bile başlar.
Peki bu yeni üretimler nelerdir?
Sonuna kadar hatta ‘ölümüne’ her türlü konumda ve her zaman takımını savun. (‘Ölmeye ölmeye geldik, bu maçı almaya geldik’ sloganı) Taraftar gözlüğünü sakın çıkarma. Takımının yatay toplumda ezildiğini hissetsen bile, bunu sakın kimseyle paylaşma, rakiplerine duyurma, onların eline koz verme. Hatta “bu fırsattır” deyip rakibinle ilgili eski dosyaları aç. Çünkü rakibin bir zamanlar toplum önünde senin takımına yenilmiş veya hezimete uğramıştır. Takım yöneticilerinin ve taraftar yazarların söylediği her şey doğrudur, sakın başka doğru arama. İşte ‘otorite’ budur.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yanal’ın Promete’si 23 Ağustos 2014
Hukuk ve Spor 7 Mart 2014
Otorite 9 Ocak 2014

Günün Köşe Yazıları