Hukuka kırmızı kitap!

14 Mayıs 2015 Perşembe

Ergenekon davasının sanıklarından biri daha kansere yenildi ve yaşamını yitirdi. Hemen her meslek grubundan temsilcilerin yer aldığı, dünyanın en yaşlı “terör örgütü” davasında deyim yerindeyse “mafya kanadını” temsil eden Sami Hoştan öldü.
Hoştan, Ergenekon dalgalarının dördüncüsünde gözaltına alındı, tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Daha sonra kumar operasyonunda tutuklandı, böylece Ergenekon davasının da tutuklu sanığı muamelesi görüp bizim duruşmalara dahil edildi. Aynı hapishanede tutulunca duruşmalara gelip giderken doğal olarak selamlaştık, konuştuk. Her şeye karşın yaşama rahat bakan bir yanı vardı. Yanılmıyorsam 2 kez cezaevine cep telefonu sokmak isterken yakalanmıştı, 2 koğuş aramasında da cep telefonu bulunmuştu. Bunlardan da ayrıca yargılanınca öteki davalarla birlikte dosyası hayli kabarmıştı.
O günlerin bir sabahında erkenden duruşma salonuna getirilip prefabrike odada bekletilirken yarım tebessümle bana dönüp seslendi:
“İşte böyle Sayın Balbay, sizin yüzünüzden buralarda yatıyoruz...”
Şaşırdım, “Nasıl yani” diye sordum.
Kestirme bir yanıt verdi:
“Siz olmasanız öyle ya da böyle bu davalardan biz sıyırırdık... Ama işte sizleri içeride tutmak için bizi de bu davaya yamadılar...”

***

Geçmişte adı Hollanda, Kolombiya ekseninde uyuşturucu ticaretine karışan, kumarhaneler kralı diye bilinen Ömer Lütfü Topal cinayetine bulaştığı öne sürülen, işlettiği kumarhaneler nedeniyle başı sık sık derde giren, Susurluk operasyonuyla yıllarca hapis yatan Hoştan, şimdi de Ergenekon’un bir parçası yapılmıştı. Kendi deyimiyle davaya onu da yamamışlardı.
İşte Ergenekon davası böyle bir şeydi.
İnsanları tutuklayıp zorla bir adaya getirerek bile örgüt üretememişlerdi. Ama inatla yargılamaları tutuklu sürdürdüler.
Duruşmalara katılan deneyimli avukatlardan bazıları sık sık şu saptamayı mahkeme kayıtlarına geçirttiler:
“Biz 12 Eylül döneminde de duruşmalara katıldık. Evet darbeydi, hukuku ortadan kaldırmışlardı. Kendi koydukları kurallara kanun diyorlar, buna uyulmasını istiyorlardı. Ama bu dönem daha da beter. Ortada uyulacak kanun da yor. Aynı maddeyi bir gün başka uyguluyorsunuz ertesi gün başka...”

***

Yukarıdaki saptamayı doğrulayan bir uygulama daha dikkati çekiyor. Erdoğan önceki gün buyurdu ki; bundan böyle kırmızı kitapta ne yazıyorsa, o uygulanacak. Artık yasaların ve anayasanın üzerinde bir güç daha var; kırmızı kitap kriterleri. Erdoğan’ın başkanlığında toplanan Milli Güvenlik Kurulu’nda biçimlenen kırmızı kitap zaman zaman yenileniyor, özellikle “tehdit unsurlarının” tarifi yapılıyor.
Örneğin kırmızı kitap “ulusalcı düşünmek terör faaliyetidir” dedi mi, iktidar sahipleri bu çerçevenin içine istediği kişiyi sokup terörist ilan ediyor. Cemaati bu kapsama sokunca bu kez cemaat terörist olarak yargılanıyor.
Her an suçun ve cezanın yeniden tarif edildiği bir ülkedeyiz.
Gelinen son nokta budur; kırmızı kitapla anayasaya, hukuka kırmızı kart gösterilmiştir.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İYİ Parti çıkmazı! 18 Nisan 2024
Zafer sorumluluğu... 17 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları