Sungu Çapan

‘Şen Dul’un duygu dünyası

10 Ocak 2014 Cuma

Paulina Garcia’ya Berlin Film Festivali’nde en iyi kadın oyuncu ödülünü kazandıran ‘Gloria’, yeni yılın kaçırılmayacak filmlerinden biri

> “Gloria” filminin kahramanı, kendi başına yalnızlığıyla yetinmesini bilen, düzen ve çevre baskısını pek iplemeden erkeklerle flört eden, özgür, şen ve çekici bir babaanne.

Popüler Latin şarkılarının kıvrak nağmeleriyle dans eden orta yaşlı çiftlerin tıklım tıkış doluştuğu bir diskotekte başlayan “Gloria”, 60’ına merdiven dayamış, boşanmış ama yaşam enerjisini hiç yitirmemiş, hayattan zevk almaya devam eden, yetişkin bir oğul ve bir kız büyütmüş, torun torba sahibi Gloria (Paulina Garcia) adındaki Santiagolu, orta sınıftan sıradan bir kadının, sıra dışı hayatını anlatıyor.
Daha çok “La Sagrada Familia-Kutsal Aile”yle (2006) tanınan, Şilili yönetmen Sebastian Lelio’nun senaryosunu Gonzalo Maza’yla yazdığı bu filmin kahramanı, kendi başına yalnızlığıyla yetinmesini bilen, düzen ve çevre baskısını pek iplemeden dünyaya açılıp geceleri diskoteklerde, gece kulüplerinde zevk sefa maceralarına çıkarak kesiştiği erkeklerle flört eden, özgür, şen ve çekici bir babaanne olan Gloria.
Hem yeni baba olmuş müzisyen oğlu Pedro’nun (Diego Fontecilla) ve İsveçli dağcı bir delikanlıdan hamile kalıp İsveç’e gidecek, yogacı kızı Ana’nın (Fabiola Zamora) hoşgörülü, sevecen annesi o, hem de “ikinci bir bahar”dan çok sürgit devam eden, bitimsiz baharları yaşayan, “yaşlı bir sürtük”.
Aşk, macera arayışlarında hep umut, heyecan durumları ya da hayal kırıklıklarıyla yüz yüze Gloria bir gece tanıştığı, onun gibi bir yıldır boşanmış, hiç çalışmayıp hep baba eline bakan, iki sorunlu genç kadının da babası olan centilmen Rodolfo’yla (Sergio Hernandez) mercimeği fırına veriyor, ama eski mutsuz yaşamından ve sürekli onu rahatsız eden kızlarından yakasını kurtaramayan, değişmek istediği halde hep yalancı çıkan, ansızın ortadan kayboluveren, bungee jumping yapılan, Vertigo adlı bir eğlence parkı işleten, uzun yıllar deniz kuvvetlerinde nakliyecilik yapmış, sonunda paintball tüfeğiyle intikamını aldığı, korkak ve aciz Rodolfo’yla ilişkisini yürütemiyor.
Eski kocasıyla yeni, genç karısının da katıldığı Pedro’nun doğum günü kutlamasına Rodolfo’yu da götürüyor Gloria, ama Rodolfo onu bir türlü sıyrılamadığı eski ailesinden gizliyor. Tüysüz, fare kuyruklu, yarasa gibi kedisinin sık sık Gloria’nın dairesine kaçtığı, hep sinir krizi geçiren, annesinin bile arayıp sormadığı, üst kattaki “ot”çu komşusuna dahi hoşgörülü Gloria’nın, Laura Branigan’ın 1980’lerde meşhur ettiği, filme de adını veren, dillere düşmüş Umberto Tozzi bestesi, o popüler şarkısı eşliğinde dağıttığı hüzünlü bir finale çıkan “Gloria yönetmeninin ifadesiyle, yaşam coşkusuyla canlılık duygusu barındıran, “basit ama aynı zamanda karmaşık, Bossa Nova’yla Salsa karışımı” bir film.
Gözlüklü, anlamlı yüz ifadesi, mimikleri ve beden diliyle tüm hissettiklerini anında seyirciye geçiren, muhteşem yorumuyla baştan sona hikâyeyi çekip götüren, tiyatro kökenli oyuncu Paulina Garcia’nın Gloria rolünde unutulmazlaştığı ve geçen Berlin Film Festivali’nde en iyi kadın oyuncu ödülünü sonuna dek hak ettiği, iyi yazılmış, çekilmiş ve oynanmış, danslı, müzikli, şarkılı bu ödüllü Şili yapımı, kuşkusuz yeni yılın kaçırılmayacak filmlerinden biri. Kameraman Benjamin Echazarreta’nın, filmi görsel bir şölene dönüştüren görüntülerine de dikkat.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları