Kefen Nereden Çıktı?

19 Mayıs 2015 Salı

Mısır’ın devrik lideri Mursi’ye verilen idam cezasının bizim seçimlerin gündeminin başına çekilmesini anlayabiliyorum. Dahası Cumhurbaşkanlığı yetki ve sorumlulukları, tarafsız kimliğine ilişkin yasal düzenlemeleri yok sayarak, gönlündeki başkanlık sistemini gerçekleştirebilmeye yönelik, devlet kaynakları ile çok yoğun bir seçim kampanyasını yürütmekte olan Erdoğan’ın, kendileriyle özleştirerek bu karar üzerinden oy istediği seçmeni etkileme çabası sürpriz değil. YSK’nin seçim yasaklarının ayaklar altına alınması suçuna seyirci kalmasının, AKP-Erdoğan lehine, seçime katılan tüm diğer partiler aleyhine yarattığı ağır adaletsizlik, haksızlıkların hukuksal hesaplaşmasının nasıl olabileceği üzerine de söz söylemenin anlamı kalmadı gibi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, paralel konuşmalarında Başbakan Davutoğlu’nun, Mursi’nin idam kararını eleştirmenin ötesinde iç siyasette, seçimlerde kullanma ve kendi seçmenleri katında oya çevirebilme yöntemleri şaşkınlık verici. Bu ülkede Mursi’nin bir darbe ile devrilmesini savunmaya kalkışan muhalefet partisi, siyasetçi çıkmış mıydı ki, Mursi’nin idamı üzerinden suçlanabilsinler... Mursi’nin idam cezası kararının hemen ardından tüm muhalefet parti liderleri de idam cezasına karşı çıkarak olayın iç siyasette malzeme yapılmasına karşı çıkmış oldular.
Benim anlayamadığım, Mursi’ye yapılan darbe sürecinde olduğundan da daha çarpıcı bir doz ve özdeşleşme ile idam cezası kararının nasıl olup da iç siyasette, öncelikle de Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik bir tehdit olarak muhalefet siyaset liderleri tarafından kullanıldığı, kullanılabileceği... Kefen edebiyatı nasıl, nereden çıktı? Türkiye’de günümüzde darbeyi savunan siyasi lider mi çıktı? Çok daha vahimi, Cumhurbaşkanımızı iktidarları icraatları ile eleştirenlerden, darbeyle, idamla tehdit etmeye kalkışan çıkabilir miydi ki... Ülkemizde darbe istemek suç, Cumhurbaşkanı’na hakaret bile ağır suç. En yaşamsalı da demokrasimizin geldiği süreçte idam cezaları tarihe karıştı...

***

Türkçesi Cumhurbaşkanı’nın eylemleri nedeniyle yargılanmasını istemeye kalkışanlar, ellerinde somut suç kanıtları oluşturabilirlerse, olsa olsa hukukun elverdiği koşullarda, ölçekler içinde ancak yargılanmalarını isteyebilirler. Hepimiz bu ülkede yaşıyoruz, duyduğumuz kişisel en ağır beklenti, gerek Başbakanlık süreci gerekse günümüze dönük fiiller, suçlamalara ilişkin yargılanma istemi ötesine çıkılmış değil... Kaldı ki Cumhurbaşkanı Erdoğan Batı dünyasını, ABD politiklarını, bir bölümü ile çok haklı insan haklarına aykırı ikiyüzlükle suçlarken, Mısır’da darbeyi desteklemekle sorumlu tutarken... En yakın siyasal ilişkiler içinde oldukları Suudileri neden uyarmıyor, hele de son idam kararı karşısında duruş beklentilerini dillendirmiyorlar. Üç muhalefet partimiz, liderlerinin uyarıları tam da bu noktadan... Bence Mursi’nin gerçekleştirilebileceğine inanmak istemediğimiz idam kararı üzerinden bizim seçimlere dönük ekmek yok. Cumhurbaşkanımızın kendi gelecekleri ile yarattıkları özdeşleştirmeyi anlamaya ise hiç ama hiç olanak yok... Bizde siyasal işlenmiş suçların, halka, kamu yararına aykırı büyük olanları için olsa olsa Yüce Divan yolu açık oluyor...

***

Bizim bu hafta sonu ülkemizi kuşatan şiddet sarmalından asıl korkmamız, kaygı duymamız gerekiyor... Sokaktaki vatandaş, seçmenler hep birlikte zaten, en çok demokrasimizin gelişimine zarar verebilecek seçimlere yönelik suçlar, hilelerden tırmandırılan gerilim, şiddetten çok kaygı duyuyor, korkuyoruz... Yüreğimiz ağzımızda ülkemizi iç savaşa çekebilecek, Irak-Suriye’de hafta sonu da tırmanan çatışmaları kaygıyla, içimiz sızlayarak izliyoruz... Şimdilerde bir kez daha Balkanlar, Makedonya’da yeniden tırmandırılan ırk-din eksenli provokasyonlar, çatışmaların ülkemize sıçratılmasından, sorumsuz gerilim provokasyonlardan çok ama çok korkuyoruz...
Ortak korkumuz sayesinde toplumsal sağduyumuz ne kadar güçlü olursa olsun, gözlerini karartmışların, iç-dış odaklı kirli çıkar hesaplarıyla ya da kaybetme paniğinde yapabileceklerinin sınırı yok ki... Dünün yaşanılanları bile kaygıların katlanmasına yetiyor da artıyor...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bugün 23 Nisan... 23 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları