Paralel megalomani

19 Mayıs 2015 Salı

“Büyüklük hezeyanı ve büyüklük kuruntusudur. Kişinin kendisine gerçekle uyuşmayan üstün nitelikler yakıştırmasıdır.”
Tanıma ikisi de uyuyor.
Devamı da var:
“Megalomani, derin bir ruhsal sorunun belirtisidir.”
Onu da megalamonlar düşünsün!
Diyemeyiz.
Çünkü bu paralel megalomani ülkemizin sorunu olmaktan çıkıyor...
Şam’da, Kudüs’te namaz hezeyanı ile başladı.
Anadolu’ya yayıldı, Kızılay üzerinden Edirne’deki trafik ışıklarına kadar dayandı.
2 milyonluk “el avuç açar gezgin bir millet” yarattı.

***

Saraylı önce kendine “Dünya Lideri” sıfatı yakıştırdı.
Çankaya Köşkü “şagili” de kendini Mustafa Kemal gibi hissetti ki:
“Hattı diplomasi yok, sathı diplomasi vardır. O satıh da tüm dünyadır!” diye ortaya çıktı.
Ata’nın o ünlü sözünü eğip büktü, altına kendi imzasını attı, aylarca Dışışleri Bakanlığı’nın resmi internet sitesinde yayımlattı!
İsmail Dümbüllü tarzı bu meddahlığa gülüp geçmek mi gerekir belki.
Ama yapan kişi “Prof. Dr.” unvanını taşıyor.
Üstelik Başbakan da oldu!
Bu açık bir intihal, aleni bir fikir hırsızlığı idi.
Siyasette belli ki olağan. Ama bilim dünyasında mahkemelik bir suç!
Bu köşede birkaç kez yazdık ama çıt yok.
Hırsızlığın ayakkabı kutularıyla icra edildiği bir ülkede “fikir çalmanın” lafı bile olmazdı. Olmadı da!

***

Narsisizmleri, mağrur halleri yetmezmiş gibi bir de sinir bozucu nobranlıkları var.
“Asrın Lideri” kesmeyince bir ara “Ümmetin Önderi” de oldu.
Öteki ise “Kitabi bir karakter”. Kendine biçtiği “Tarih yapıcılığı” misyonu ile yetinecek.
Tarihin kürsüsünden konuşur gibi, destansı bir eda ile nutuklar atıyor.

***

Birine trilyonluk kaçak sarayı az geliyor.
Ötekinin çok şükür malda mülkte pek gözü yok.
Tek hedefi var:
- Tarihe geçmek.
Bunu “yazılı eser” ile ve eseri pratiğe dökerek yapmak istiyor.
Köşk’e çağırdığı Havuzcu meslektaşlara vakitsizlikten yakınıyor.
Son eserine “Medeniyet Harmanı” adını vermiş. Hâlâ dosyalarda bekliyor.
Bir özelliğini daha öğrendik.
Onu da kendi ağzından okuyalım:
“Ben her şeye olumlu bakarım. Geleceğimize dönük karanlık tablolar çizmek tam da art niyetli çevrelerin arzu ettiği bir şeydir. Her kriz özellikle medeniyetlerin yükseliş dönemlerinde bir şanstır. O şansı şimdi hepimizin soğukkanlı şekilde değerlendirip doğru yere koymamız lazım!”
Başbakan’ın “her şeye olumlu bakması” elbette sevindirici!
Ama bu medeniyet, kriz, yükseliş dönemi, şans, soğukkanlık ve doğru yer dediği ne?
Bir sözcük aşuresi mi derinlikli yeni bir stratejik - trajik eser mi?
Ve sabah akşam destansı bir üslupla ahkam kesmesi belli ki her şeye olumlu bakmasının sonucu. Biz vatandaşlar da bakmalıyız. (Ve bu seçimlerin çok şeyi çözeceğine inanmalıyız!)
Star’da yer alan bu laf dizisinden ne anlamamız gerekiyor?
Ve “Karanlık tablolar çizmeyi art niyetli çevrelere bağlaması” neyin nesi ki?
Daha üç dört gün önce yardımcısı Ali Babacan gidişattan mutlu olmadığını ilan etmedi mi?
Babacan da mı art niyetli?
Belki de!
Siyaset bu belli mi olur?

***

“Ben her şeye olumlu bakarım!” diyen birisinin şu sıralarda meydanlarda “Şehadet şerbeti içmeye hazırız” diye dolanıp durması ne mana?
Tarihe kestirmeden geçmek için mi?
Yoksa “Biz bu yola kefen giyerek çıktık!” diyen patronuna gizli bir meydan okuma mı?

***

“Medeniyet Harmanı” adıyla piyasaya çıkacak yeni eseri, Stratejik Derinlik gibi 100 baskı yaparsa, onun için muhalefete düşmek tehlike olmaktan çıkacak.
Ama “Her kriz, medeniyetlerin yükseliş dönemlerinde bir şanstır” demesi neyin fesi?
Bu kriz bizdeki bir kriz mi, yoksa başka medeniyetlerin krizi mi?
Başkalarınınki ise bize şans getirmesi için patronu gibi servetin birazını dövize bağlamamız mı gerekiyor?
Hem o yükselen medeniyet ne tarafta?
Avrupa’da mı, Ortadoğu’da mı, Uzak Asya’da mı?
Bir tiyö lütfen!
Ki şansımızı nereye koyacağımıza iyi karar verelim!

***

Her megaloman, kendisine hayran olacak bir başka megalomanı her devirde ve her daim bulabilir.
Asla benzetmek gibi olmasın (zaten olmaz da; ikisi değil aynı partiden, aynı milletten bile değildi!) Hitler de Mussolini’yi bulmuştu.
Ülkelerini paralel paralel yönettiler.
Tarihe paralel olarak geçtiler.
Bizimkilerin de geçmesi için, önce Paralel’e açtıkları savaşı kazanmaları, sonra da birbirlerinden kurtulmaları gerekiyor.
Çünkü bir ipte iki paralel oynamaz!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Erdoğannâme... 14 Nisan 2024
At binenin 7 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları