Seçim dürüst olacak mı?

23 Mayıs 2015 Cumartesi

Türkiye’nin ilk serbest seçimlerinden birinde geçen öyküyü dostum rahmetli Hüseyin Baş anlatmıştı.
Oylama sırasında önceden hazırlanmış pusulaları sandığa atıverdik. Yaptığımız işten memnunduk, aferin alacağımızı umarak olanları parti yetkililerine anlattık. Aldığımız cevap ne olsa beğenirsin:
- Sağ olun! Ama boşuna zahmet etmişsiniz. Biz o sandığı başkasıyla değiştirdik zaten.
Dün bu sütunda, çok kritik gelişmeler olmasına, olayların denetimden çıkması ihtimalinin kuvvetliliğine karşın yine de seçimin ertelenmeyeceğini belirtmiş, ama esas sorunun seçimin dürüst bir seçim olup olmayacağı olduğunu söylemiştik.
Türkiye’de AKP iktidarı yıllandıkça, seçime hile karıştığı söylentileri artıyor. İktidar ve yandaşları bunun iftira olduğunu söylüyorlar.
Ne var ki yabancı kaynaklar da seçimlere iktidar tarafından hile karıştırıldığı görüşündeler. ABD’nin Türkiye’deki iki eski büyükelçisi Morton Abromovitz ve Eric Edelman Gölgeler ve Kuşkular” adlı raporlarında 30 Mart yerel seçimleri sırasında ülke çapında hileler yapıldığını belirtiyorlar ve bunların bireysel olmayıp, merkezi planlamayla yapıldığını ileri sürüyorlar.

***

Görülüyor ki seçimlere hile karıştırıldığı yolundaki iddialar Türkiye’yi iyi tanıyan yabancı gözlemciler tarafından da dillendirilir olmuş durumda.
Son olarak, Türkiye Gençlik Birliği de aynı konuya dikkati çekti, seçime hile karıştırılmasını engellemek için “Oyları Kurtar Timi” (OKUT) oluşturduklarını açıkladı ve yardımcı olmak isteyen gönüllüler için bir de başvuru numarası (0850 396 23 18) bildirdi.
Dürüst seçim dendiğinde akla ilk gelen oyların çalınması oluyor.
Bu milli irade hırsızlığının en rezil şeklidir kuşkusuz. Ama seçimin dürüst olmasıyla kast edilen yalnız oy çalınması değildir.
Her şeyden önce yargının tarafsız ve adil olması gerekiyor.
Türkiye’nin adil ve tarafsız bir yargıdan söz edilmesine imkân olmayan bugünkü durumunda, yargıya dolayısyla YSK’ye nasıl güvenecek ve dürüst bir seçimin güvencelerine nasıl inanacaksınız ki?
Nitekim Abromovitz ve Edelman’ın yukarıda sözünü ettiğim raporunda da, YSK hakkında endişe belirten ifadeler yer alıyor.
Seçim kampanyası sırasında, anayasa, ilgili yasalar sürekli çiğneniyor. Yandaş olmayan medya, tehditlerle sindirilmeye çalışılıyor, partilerden biri, sürekli saldırıya uğruyor ve saldırıların önü nedense alınamıyor.

***

Seçim kampanyası sırasında koşulların eşitliğini sağlayamazsanız, dürüst seçim olamaz.
Dürüst seçim olabilmesi için tarafsız ve özerk kurumların bu niteliklerinin işlemesi gerekmektedir.
Oysa öyle olmuyor.
Örneğin, yandaş TV’lerde seçim yasakları sürekli çiğneniyor, ama bunlar Başkan Dursun ve AKP’li üyelerin baskılarıyla rapor edilmiyor, görmezden geliniyor. Hatta hakaretlere bile göz yumuluyor. Buna karşılık iktidarı eleştiren kanallar ile ilgili olarak RTÜK’ten çıkmış birçok rapor var.
Hoş bu raporlar yazılsa ne olacak? En sonunda YSK’ye sunulacak değiller mi?
Bir kere insanın yargıya güveni sarsılmaya görsün, seçimin dürüstlüğüne güveni kalabilir mi?
Deniz Feneri davasında hırsızlık olmadığı kararını veren bağımsız yargı, yarın oy hırsızlığı yapılmadığı yönünde karar verirse, buna ancak Deniz Feneri’nde hırsızlık olmadığına inanan kadar insan inanacaktır.
Seçim sonuçlarını beklemeye gerek yok.
Şimdiden söyleyebilirim. Seçimler dürüst olmuyor, olmayacak.
Yargının bağımsız olmadığı yerde seçimin dürüst olmayacağı ana kuraldır.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları