Bağış Erten

Bu mudur yani?

24 Mayıs 2015 Pazar

Tersten başlayalım. Bu akşamki maçı Beşiktaş kazanırsa, 3 gün önce Bursaspor maçında, kendi evi Saraçoğlu’nda elde kalan 3-5 seyircisine de kendini yuhalatan Fenerbahçe son haftaya lider girecek, öyle mi? Aksi durumda Galatasaray sezonun şampiyonu gibi. Hangi Galatasaray? Geçen hafta belki de şampiyonluğu getiren maça 30 bini zor aşan tribünlere oynayan, sezonu 3 başkan, 2 teknik adamla bitirecek olan... Kaybeden kim? Konyalar’da, Ankaralar’da eloğlunun stadını kendini evi zanneden, ‘olimpiyat’ sürgünü Beşiktaş.
Hamza Hoca faktörü
Ama bu oyun bir garip. İlk düdük çalınca heyecan geliyor bir şekilde. Hele de Galatasaraylılar için. En azından yenilmemeyi başarıp şampiyonluk ipine sadece bir eşik bırakacaklar. Yapabilirler mi? Açık söyleyelim. Hamza Hoca olmasa zordu. Ama direksiyonda o var, ve belki de Sarı-Kırmızılıları bu sezon çekici kılan en önemli faktör olarak burada bırakacak gibi gözükmüyor. Cruyff’un o meşhur sözünün teyidi gibi Hamza Hamzaoğlu: “Futbol ayakla değil beyinle oynanır.” Eğer ondan önceki 4 haftada 8 gol yiyen bir takımken, son 5 maçta gol yememeyi başarıyorsan, eğer başkanın ortalığı bir kez olsun germiyorsa, eğer teknik adamının ağzından çıkan her söz beyne uğramadan söze dönüşmüyorsa, o zaman ipi en önde senin göğüslemenden doğal bir şey de yok.
Sezonun tek tesellisi
Oysa bu sezonun esas oğlanı Beşiktaş gibiydi sanki. Sezonun ‘izlenebilir’ tüm maçlarında onların imzası vardı. Coşkuluydular, hızlıydılar, gençtiler... Avrupa’ysa Avrupa’ydı, deplasmansa deplasmandı, teknik adamsa teknik adamdı. Diğer takımların en sıkı taraftarları bile ‘biz olmayacaksak onlar olsun’cuydu. Fakat, futbol böyle bir oyun işte. Ara istasyonlarda ne yaptığına değil finiş çizgisine geliş hızına bakıyor. Koca bir sezon bazen 3 maçtaki beceriksizliğe sıkışıyor. Bu akşam sahaya belki de kurtarma sözlüsü için çıkacak Beşiktaş. Şampiyonluğu kaptırdığı takımı yenmenin havası şimdi koca sezonun tek tesellisi.
İstemez miydik?
İşte ligin final maçının pür melali. Oysa istemez miydik Hamza Hamzaoğlu ve Bilic üzerinden iki akıl oyunu izlemeyi? İstemez miydik “İki büyük takımın bu büyük mücadelesinde bir kilometre taşı daha” diye başlayan cümleler kurmayı? Ama olmuyor işte. Karizmatik Bilic, akil adam Hamza Hoca, ‘Wakabayashi’ kıvamına gelen Fernando Muslera, ‘en çok gelecek vaat eden oyuncuGökhan Töre, şimşek santrfor Burak Yılmaz, türbesi dikilecek Demba Ba’dan bahsedip Sneijder’le Sosa’yı kantara çıkarmak, ‘kim yener’ beyin jimnastiği yapmak ne yazık ki kendini kandırmak gibi duruyor.
Vallahi benim içimde bir derbi sevinci, son düzlük merakı yok. Maça da gitmeyeceğim. Heyecanlı mıyım? Yalan yok, o düdük çalınca insan derdi, tasayı unutuyor; bir taşikardi başlıyor. Ama sevmek bir ömür sürüyor, Türkiye’de bir futbol maçı artık sadece 90 dakika.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bu sezon o sezon değil 2 Eylül 2018
Herkes biliyor 29 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları