Aydın Doğan’ın şanssızlığı

24 Mayıs 2015 Pazar

Aydın Doğan’ın birinci şanssızlığı Abdülhamid devrinde yaşamıyor olmasıdır:
Abdülhamid devrinde yaşıyor olsaydı, yöneticileri hangi sözcüklerin yasak olduğunu öğrenir, haber sitelerini, gazete ve televizyonlarını ona göre yönlendirirlerdi...
Onun da başı ağrımazdı.
Abdülhamid devrinde yasak olan sözcükleri şöyle bir anımsayalım:
Suikast, anarşi, dinamit, dinamo, infilak, kargaşalık, Kanun-u Esasi, müsavat, istibdat, beynelmilel, veliaht, cumhuriyet, mebus, yıldız ve burun.
Elbette “yüzde 52” gibi masum bir oran ifadesinin sakıncalı olacağı kimsenin aklına gelmezdi.
İşte tam bu noktada Doğan’ın ikinci şanssızlığı ortaya çıkıyor:
Yüzde 52, hem Mısır’da ölüm cezasına çarptırılan Mursi’nin hem de Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı seçildiğinde aldığı oy oranını gösteriyor.
Bu nedenle de 16 Mayıs’ta, Hurriyet. com.tr’de “Dünya şokta! Yüzde 52 oy alan Cumhurbaşkanı’na idam” başlığıyla verilen haber, aynı sözleri kendisi de söylemiş olmasına rağmen, Erdoğan’ı ve adamlarını rahatsız ediyor...
Ya da mağduriyet edebiyatı için bunu kullanmaya çalışıyorlar.

***

İktidarların bağımsız ve özgür medyayı pek sevmediği bilinir...
Otoriter iktidarlar ise kendi denetimlerinde olmayan medyayı doğrudan doğruya düşman ve hain görürler...
Çünkü onlar için medyanın görevi sadece iktidarın yaptıklarını övmektir!
Doğan’ın üçüncü şansızlığı burada ortaya çıkıyor:
Ne kadar ödün verirse versin, iktidar müttefik değil, köle aradığı için, herhangi bir uzlaşma zemini bulamıyor.

***

Gazete ve televizyonların var olması, okunmalarına ve seyredilmelerine bağlıdır.
Doğan da varlığını sürdürebilmek için gerekli olan asgari koşullara uygun yayın yapmaya çalışıyor...
Bu nedenle gazeteleri okunuyor, kanalları izleniyor...
Tam bu noktada da Doğan’ın dördüncü şanssızlığı ortaya çıkıyor:
Havuz ve aşk medyalarının satış ve izlenme oranları yerlerde süründüğü için, bu başarısı, iktidar medyasının başarısızlığını vurguluyor ve bu medyanın da hedefi haline geliyor!

***

Doğan’ın, Erdoğan’ın suçlamalarına karşı yayımladığı bildiri ve Erdoğan’ın Doğan’ı kişisel olarak muhatap alarak yanıt vermesi, sürtüşmeyi tırmandırıyor...
Türkiye’deki medya özgürlüğü zaten yerlerde süründüğü için, işe Uluslararası Basın Enstitüsü de (IPI) karışıyor, haklı olarak “Doğan Medya Grubu’na ve Hürriyet’e karşı sürdürülen karalama kampanyasının derhal durdurulması” çağrısı yapıyor!

***

Medya özgürlüğü en temel demokratik hakların başında gelir...
Kimin adına ve kime karşı olursa olsun, mutlaka korunması gerekir.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yeni anayasa tuzağı 19 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları