Tehcir ve soykırım XIII

26 Mayıs 2015 Salı

İnsan art arda bir dizi yazı yazarken, araya giren güncel olaylardan dolayı başka konuları da ele alınca, sürekliliği sağlamak için koyduğu sayılarda yanlışlar yapabiliyor...
Ama Cumhuriyet’in okurları cin gibi...
Yazarın atladığı veya yanlış yaptığı yeri derhal görüp uyarıyorlar!
Bugün son yazısını yazdığım bu mini diziyi bitirirken, okurlarıma ilgileri için çok teşekkür ediyorum:
Kimileri yazıları okumadan, önyargılarla sövgü mesajları yolladı, kimileri de bu yazıları kesip biriktirdiklerini söyledi.
Dikkatli bir okurum da, yazılara numara koyarken yaptığım yanlışı belirtmiş:
10 Mayıs günkü 4 İlginç Kitap’ adlı yazınızın 9. kabul edilmesini belirtmiş ve bugünkü (14 Mayıs) ‘Her Savaş Bir SoykırımdırX’ başlıklı yazınızda, 9. yazıyı 10 Mayıs günü yazdığınızı ifade etmişsiniz.
Oysa Ermeni Soykırımı içerikli yazılarınızın 9. su ‘Holokost ve Tehcir IX’ başlığıyla 7 Mayıs günü yayınlandı.
M. Şefik Balkanlı
Evet, ‘4 İlginç Kitapbaşlıklı yazı onuncu, Her Savaş Bir SoykırımdırXbaşlıklı yazı ise onuncu değil, on birinci olacak! 

***

Ermeni Tehciri konusundaki esas sorun bunun bir soykırım (genoside) olup olmadığıdır.
Yoksa kimse artık Birinci Dünya Savaşı sırasında yaşanan trajedileri, karşılıklı katliamları yani “mukatele”yi inkâr etmiyor.
Soykırım” (genoside) İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra icat edilmiş uluslararası bir hukuk terimi; geriye işlemiyor!
Osmanlı İmparatorluğu’nun buna göre yargılanması olanaklı değil.
Zaten bu nedenle Ermeni Devleti ve Diyasporası uluslararası mahkemelere gitmek yerine, ülkelerin meclislerinden siyasal kararlar aldırıyorlar.
Türkiye açısından konu önemli, çünkü bu suçun işlendiğinin kabulü, tazminat ve toprak talebi gibi bir dizi yaptırıma yol açabiliyor.
Ayrıca işin bir de “1915’te gerçekten ne oldu? Yapılanlar bugünkü soykırım suçuna girer mi?” yönü var.
Bu açıdan, bugünkü uluslararası hukuk anlayışına göre, Tehcir sırasındaki bazı uygulamaların soykırım olarak kabul edilebileceği konusu tartışmaya açık.
Ama Ermeni Tehcir’i ile Yahudi Holocostu’nu bir tutmak, ne tarih, ne hukuk, ne de vicdan açısından olanaklı:
Günlerdir yazdığım ve “Tarihimizle Yüzleşmek” adlı kitabımda da anlatmaya çalıştığım gibi, iki olay tümüyle farklı süreçlerin sonuçları ve birbirinden çok farklı uygulamalar.

***

Esas olan, Ermenilerin bugünkü Türkiye’de barış ve güvenlik içinde, eşit vatandaşlar olarak, kendi kültürlerini geliştirerek yaşamalarının sağlanmasıdır.
Tarihe bakalım, konuyu irdeleyelim, ama düşmanlık, kin ve nefret üretmek için değil, barış ve dostluk üretmek için!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yeni anayasa tuzağı 19 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları