Biz Seçimlere Kilitlenmişken...

26 Mayıs 2015 Salı

Evet, biz anlamı, önemi bir seçim döneminin siyasi iktidarını belirlemenin çok üstünde; insan hakları, demokrasi, hukuk devleti düzeni, anayasal yasal düzenimiz, laik Cumhuriyet rejimimizin güçlendirilerek yaşatılabilmesi, parlamenter demokrasi-sivil diktatoryal başkanlık sistemine geçişte kilit önemde seçimlere kilitlenmişken...
Kafası çok karışık, kararsızı çok seçmenin sessizliğinin okunamaması bir yanda, İktidarlarının, kayıplarının tehdidi, paniğinde, her şeyin göze alındığını gösteren haksız, hukuksuz iktidar gücünü, açık suç işlenerek kamu kaynaklarını kullanma pervasızlığı... Birini hukuk yolu ile durdurmaya çalışıken, bir diğeri bir diğeri ile karşı karşıya kalmanın çıkmazında, hak aramanın zorlanması, çırpınışlarında... Seçim güvenliği, tarafsızlığı adına olmazsa olmaz her yasa, ilkenin, her gün sayısız ihlaline tanıklık etmek öte yanda... Şunun şurasında geriye sayılı günler kaldı... Seçmenin akıllara durgunluk verecek boyutlarda sessizliğini sürprizlere, hayra yoranlar çok...
Gelişmiş demokrasiler ile farklı İslamcı şeriat yorumlarıyla yoğrulmuş Ortadoğu, İslam dünyası diktatörlükleri arasında sıkışıp kalmış seçmenin, kafasının en çok karıştırıldığı, en kirli siyaset oyunlarının iç-dış odaklı oynandığı süreçlerde nasıl tipki vereceği hiç belli olmamıştır...

***

Kurtuluş Savaşı destanının yazıldığı yıllarda Mustafa Kemal önderliğinde, kurtuluş ve kuruluş destanlarının yazıldığı yıllardan, 1. Meclis’ten o tarihlerde yaşayan son 19 milletvekili ile 23 Nisan için hazırladığım yazı dizisini anımsadım... İnönü, Bayar, Dersimli Ağa, dış siyasette otorite Tengirşek, dönemin ilk solcularından Carım.. çok ağır bedeller ödemiş, yorgun, yılgın, yoksul, aynı ölçeklerde direngen, kahramanlık yaratabilen bir halkın çelişkilerini, ikilemlerini, gitgellerini.. örnekleyivermişlerdi... Ülkemizde yasaklı Nâzım’ın şiirindeki gibi.. “NATO’nun en ucuz, en bilinmeyenli Türk askeri gibi, korkaklık ve kahramanlıkların tepkilerini içinde barındıran.. askerine dair..” dizelerini, Nâzım’ın adını koyamadan, 19 günlük yazı dizisinin başına oturtmuştum... Diziye ortak anlam katacak bir giriş yapmayı becerememiştim...
Sonrası yıllarda çok tanıklıklarım oldu... Evren’in mitinglerinde alkışlayan kalabalıklara şaşkın, üzülen Batılı gazetecilere gülümseyerek, “Aldanmayın, demokrasi kültürü, değerlerini, örgütlü, uzun soluklu kullanamamış, hak arama yollarını bilincine kazıyamamış insanımızın, kendini koruyarak günü kurtarma refleksi... Sandığı yakaladığında tersine tepkisini sizde olamayacak kadar değişken verecektir..” dediğimi, öncesinin somut toplumsal olayları ile örnekleyerek açıklamaya çalıştığımı anımsıyorum. Elbette sivil diktatoryal, hukuk devleti, laiklikten, Cumhuriyet kazanımlarından sapmalarla, siyasal İslamcı yürüyüş, rejim değişikliği için askeri darbe karşıtlığını siyasi araç olarak kulananlarla asla aynı çizgiye düşmeme çabası içinde kalarak...

***

Sözü uzatmadan bu çok olasılı sonuçlara açık dönemeç seçimlere gün sayarken, çok haklı olarak aklımız, ruhumuz kendi seçimlerimize, olası sonuçlarına bağlı gelişmelere kilitlenmişken... Dünyamızda, hele de çok yakınlarımızda, İslam dünyası, komşularımız, sınırlarımız odaklı, seçim sonuçlarımız kadar bizi çok boyutlu etkileyecek, çok kanlı, çok insanlık dışı boyutlu tırmanışlar yaşandı... İŞİD’in artık dünyayı tehdit eden vahşeti, gücünün katlanması ile dünya çapında yeni stratejilerin oluşturulması sürecinde... Biz galiba Kobani’nin ABD bombardımanı desteğinde, özerk Suriye Kürdistanı adına kurtarılması, koruyamayacağımız Suriye toprağındaki türbeyi sınırımıza taşıma operasyonları öncelikli bir noktada kalmıştık...
İŞİD yeniden Suriye ve Irak’ta çok stratejik yerleri işgal ediverdi... ABD bombardıman desteklerini artırmak zorunda kalmış, her iki ülke topraklarında stratejik, petrol, güvenlik ve de tarihi miraslar bağlantılı merkezlerin İŞİD’e geçmesini durduramamıştı. İki ülkenin sınır geçişleri, Suriye topraklarının önemli parçaları tümden İŞİD denetimine geçmiş, tarihi mirasın incisi Palmira’dan, İŞİD’in tarihi katliamı öncesi, çocuk ve kadın ağırlıklı 400’ü aşan Suriyeliyi katlettiği haberleri gelmişti. ABD bombardımanlarında öldürülen İŞİD’lilerin arasında '79üzlerce Türk’ün olduğu bildirilmişti... Irak ve Suriye halklarıyla birlikte seçim sonrası başımız çok daha ağır sorunlarla belada... Bizi bulaştırmış İktidarları ile yürümenin bedeli kuşkusuz çok daha ağır olacak...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bugün 23 Nisan... 23 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları